GÜN NEYE GEBE -semih bilgiç
gün neye gebe ne bileceksin oynarken körebe bir gün ne büyüyeceksin sonra her demdeki o ağır tahribe ne içerleyeceksin onu bırak asıl boşsa heybe kime ne diyeceksin ya olan talebe ne yüzle cevap vereceksin sakın gelme galebe boşuna zaten ne üzüleceksin her son ayrı bir darbe baştan bilsen ne göreceksin kötü deme garibe yok yere […]
Yazı- Berk Bozbel
Ramazan çok boyutludur her insan için. Bir kapıdan girersin diğer kapıdan çıkarsın. Yada ilk girdiğin kapıdan sonra yere çömelip gökyüzünü uzunca seyredersin. Fırsat üstüne fırsat, gülmeler, eğlenmeler ve en sonunda karanlık bir köşeye çekilip inziva vakti. Geçen Ramazan babamın doğum gününde ona birkaç sene evvel maddi imkansızlıklardan dolayı satmış olduğu “Adler” markalı, 1979 doğumlu daktilosunun […]
O YAZIN MUTSUZLUĞUNU RESMİ BİR GAZETEDEN ÖĞRENDİ NEVZAT – Efe Nazım Arslançelik
Yağmurun gelişi ile pencerenin yanına oturdu Nevzat, buğulanan cama bir kalp çizdi. Kalbin yarısı yoktu hiç olmamıştı doğduğu ilk andan beri kalbinin yarısı eksikti, gençliğinin baharı nasıl eksikse hep daha fazla eksildi Nevzat, yıllarca hayalini kurdu yağmur yağsın cam buğulansın eksik olan ne varsa tamamlansın, olmadı olmadıkça olabilecek şeyleride kırdı Nevzat, önce yağmur damlalarını […]
Hikayenin Başı -Yakup Taş
Geçenlerde ofiste oturuyorum. Kapı çaldı. Otuz yaşlarında bir adam geldi. Ben de isterim tabi bir sekreterim olsun, randevu sistemim olsun, kapım bu kadar sürpriz açılmasın ama yaşam koçluğu, henüz toplumda hakettiği ilgiyi görmüyor. Hem, insanların para ödemesi gerekiyor hizmet almak için. Sağlık sigortaları yaşam koçluğunu karşılamıyor. Sigorta karşılasaydı, kapının önünde birikmiş onlarca insan olurdu […]
ŞEYTAN İLE RUH PAZARLIĞI -MERVE BALCIOĞLU
‘Düş gücü bulunmayanların son sığınağıdır tutarlılık.’ Oscar Wilde. İnsan yaşamı boyunca bir kez seviyorsa, bu onun kalbinin bu kadarcık sevgi kaldırabildiğini gösterir. Bu yaklaşım, denizin çekildiği, yosunlu bir sahile benzer. Bugün sadakat olarak süslediğimiz his, düzene girmiş bir hayatı, riske atamayacak kadar rahatlığa düşkün bir ırk olmamızdandır. Başkalarının alacağından korkmasak, düşünmeden yok edeceğimiz birçok […]
AŞKIN LÂL HALİ – Metehan ÖZKÜN
Zamansız açmıştı bu sefer gökyüzü. Ruhumuzun bulutlu hali, halâ ihtiraslı bir biçimde nüfuz ediyordu gözlerimize. Ellerim terliyordu. Elleri soğuktu. Göz pınarlarımıza ağır gelen yaşları büyük bir gayret ile saklamaya çalışıyorduk. Sormadığı halde, “ Sorma.” dedim, sırf sorsun diye. Sustu! Sevmediği halde, “Sev” demiştim , sırf sevsin diye. Güldü! “Aşk, bir gülme biçimiydi oysa. […]
DAĞLAR DENİZE DÖNÜŞÜR MÜ? – DİDEM SAYAT
Bu aralar tuhaf bir huy edindim. Başladığım kitapları bitiremiyorum. Bir, iki bilemedin üç sayfa okuyor, kaldırıp başka birine yöneliyorum. O da benim bu maymun iştahlığımdan nasibini alıyor. Oysaki hiç sevmem bir işi yarım bırakmayı. Huyum mu değişti yoksa? Burası beni başka birine mi dönüştürdü? Geleli dört ay oluyor neredeyse. Şu yaşıma kadar İstanbul […]
DİKİŞİ SEYRELMİŞ YARA – Süheyla Altinkaya.
Ben çok sesli sustum Sofia, Ay suya düşmüştü, İçime kurduğun krallığın, Ve sofistike bir gündü, O sabah, Güvercinlerin, Bayat ekmek kırıntıları, Toplaması kaldırım uçlarından, Yarım ağızdan şarkılar söyleyen, Çocuklar gördüm, Tütün kokan bir kadın, Karanlığa mum yakan, Dişi bir yarasa, Suyun üstünde selamımı alan, Gümüş renkli balıklar gördüm. Her şeyi gördüm Sofia! Ama onu görmedim, […]
Kısır-Döngü – Volkan BAĞÇECİ
Kanımda dolaşan şarap gibi kışkırtıcısın… Her yağmur damlası sıcak bedenime vurduğunda irkiliyorum sığ sularında, derinlerde boğulan bir balık misali.Artık kızmıyorum yaşama…O kadar mutlu ve içten gülümsüyorum ki; sanki bir tiyatro da bir drama oyununda ki komedi oyuncusuyum.Her çelişkinin çarptığı yerdeydim,(Kısır-Döngü) kavramlarını akrep, yelkovanı her öpüşünde ezberlediğim bir dua gibi yinelerken.Artık ayaklarım nasır, bastığım yerler […]
ZAMANIN YOLCUSU – Cennet Güvenç
Yalnızlığın başkenti yine yüreğim Bir kadeh, bir sigara külü, İçim ürpertiyle dolu Hem boşluktan çıkma Hem boşluğa dalma Çıksam değişirim korkusu Çıkmazsam boğulurum endişesi Öyle bir ikilem ki bu Yalnızlıkla örülmüş duvarları Zamanın tik takları Yakıp kavuran bir hasret Bir duvar saati Eski bir fotoğraf Ve gri Soğuk bir kent Her yanımı sarmış bu […]
Şeb-î Ârus – Canan Tuncer
Ve bir gün cümle Can’lılar yerde ,gökte yaşayanlar Aslı’na dönecek,iste o gün sağınızda solunuzda bulunan kâtib Melek’ler şahidiniz,davacınız olacak … Ve o gün haberdar Ol’an,haberdar Ol’mayan ve dahi haberdar olup’da haberdar olmayanları saf,saf ayrılacak,yeniden diriltecek… Ve o gün yeniden O’nun izni ile dirilenler can bulacak … Ve o gün ne kaçacak yer,ne hile olacak … […]
Akrep -Efla Berrin Fırat
Uluorta söz verene, Göz ucu kalp. Kesmez katran tuz ve kan, Olmayanı. Ayrılığa sadakattendir Köze toz Butimar! Yoksa hep aynı yerde Aynı yerinde, çizik plak taşımazdı Kavafis’in biri. Sokaklarda milyarlarca ayakkabı numarası, Kabusla uyku çiftleşmezdi. Şüphesiz sevdadandı toza da köz. Gidişi, Ölüşü bile güzel olmazdı yoksa bahçesi olan denizin! Kovulduğun, gömüldüğün… Butimar, senden sonra sahte […]
ÖLÜM NEDEN SOĞUK ANNE -Zeynel KÜRKÇÜ
Özgürlük adına çıkılan yolda Buz gibi denizden geldiğinden mi? Beton duvarların göçüğü altında Güneş doğmadığından mı? Habersizce sokaktan gelen Hain merminin çeliğinden mi? İdam sehpasında sallanan Urganın yağından mı? Cehalet ateşinde yanan bedenlerin Musalla taşıyla tanışmasından mı? Boşu boşuna inatlaştığımız Karanlık azrailin nefesinden mi? Ölüm neden soğuk anne Sen olmadığından mı? Ölüm soğuk […]
Son Yorumlar