MÜZEYYEN – Sülbiye Yıldırım
Gök gürültüsü ve arkasından çakan şimşekle sanki kıyamet kopuyor, gökyüzü yere iniyor sanırdınız. Böylesi zamanlarda Müzeyyen’in çocukluğundan bu yana yenemediği korkusu depreşir, yalnızlığını ve yoksunluğunu derinden hissederdi. İçerden yün battaniyesini aldı, pencerenin yanındaki koltuğuna oturdu. Kendisi gibi gök gürültüsünden korkan Pisagor saklandığı yerden ok gibi fırlayıp bacaklarına örttüğü battaniyenin altına girdi, insanı sakinleştiren mırıltılarıyla kucağına […]
Tek Dizeli Şiirler – Turgut Say
1) Rüzgarın yalnızlığını okşar ağaç! 2) Yaşlılığım otururken koltukta, hala sallanıyor o salıncakta çocukluğum! 3) Araladın perdeyi ve gökyüzü seni yuttu! 4) Bağlıyor ölüm sarı yaprakları rüzgarın kuyruğuna… 5) Kim ölümü satınalacak kadar zengin? 6) Süküt altınsa bile bir tatlı söz kadar değeri yok! 7) Uçurtmayı bıraktım rüzgara bulutlar benim oldu! 8) Aynalarda çoğalsamda yalnızlığım […]
ALDATMAK – Özgür Karakaya
İnsanlık tarihinin en eski çağlarından beri güncelliğini kaybetmemiştir. İnsanlar üzerinde yarattığı etkilerden dolayı da tartışılan bir konudur. Bağlanma sorununu da beraberinde getirmektedir.Ataerkil toplumlarda kadını elde etmek erkek için kendini kanıtlama ve bir güç olarak algılanmaktadır. Başka biriyle birlikte olduğunu sevgilini, eşini, kocana haberdar etmemek olarak açıklanmaktadır aldatmak. Gözden düşüren, sevgi azaltıcı ve kişiyi de sıradanlaştıran […]
Masum öğrenme – ayhan kelam
Mutluluk paylaşmaksa Canla paylaşacaksın hayatını Yani ne türü seni ilgilendirecek ne cinsi nede kökeni Sardunyada olacak bahçende En nadide çiçeklerden orkidede Camımın önünde Mutluluğa açılacak penceren mutlaka Sevmeyi hatırlatacak doğan her gün Sevmek dediysem sahip olmadan sevmek Bir gün olmayacağını bileceksin hayatında Sevmeye devam ederken Mevsimler değiştiğinde Terk edeceğini bileceksin kırlangıcın Yağmurun ortak payda olduğunu […]
ÜÇ – Ilayda Zengin
Gölgeliklerden istifade bir güç çağırıyor ellerimi Uykusuzluğum günü doğuracak Gülüşlerim yarın memleketine gidecek Aldatmalarla dolu dünyada Karşımıza çıkan her yalan da bizi aldatsa Raylar yerine oturacak Neyse gecenin 3 ünde Böyle böyle çağırılıyor ellerim Kafa yormamamaların bozgun sağanağında Yine bir şiir kitabına giden ellerim Tramvaylar sen beni öptüğünde geçer hep yanıbaşımızdan Fark etmediysen çok da […]
REHA – Makbule Kocabıyık
Şimdi istimdâd istiklaldedir Şifa göklerde.. Mesafe denense Avuç avuç gözyaşlarıyla geçilmekte Ve acı, insan olanın kalbinde Düşünebilen boğulur kederde Tebessümleri kurumuş bu çölde Rahmet Rabbin elinde Rahmet duası dilimizde. Bir çocuk inlerde duymassa kulaklarımız Asıl sağırlık kalplerde Ve kör dilsiz ibadetlerimizde.. Maarif çıplak kalır edepsizde Edep, ruha hem gıda hem elbise. Merhamet bir damla düşerse […]
Cahilin Zekâsı – Selim BAKİ
Gözlerini duvarda asılı tabloya dikmiş, dakikalardır seyrediyordu. Görmek istediğini göremediğinden mi yoksa görmek için bir şeyler aradığından mı bilinmez, sürekli kafasını sallıyordu. — “Kırmızı ve siyahın yoğunlukta olduğu insan motifleri, tabloda bir bacayı andırır şekilde verilmiş galiba. Yok, baca değil, ağaç gibi sanki. Yanan bir ağaç galiba, üstünde dumanı da var. Düşündü bir daha. Yok, […]
BEN OLSAYDIM… – semih bilgiç
bakıyorum da en son bıraktığım yellere kaldın hala yerinde durmaktasın oysa ben olsaydım… sarayım dediğim açık yara daha da büyümüş diyor görenler elini süren olmamış ona orada ben olsaydım… zor günlere kaldım demişsin kimsesizlik ayrılığın tam ortasında o gün nedense görmek istemedin yalnızlığında ben olsaydım… kurumuş saksımdaki fesleğenlerim gözün ne sağı ne solu görüyormuş öyle […]
BÜYÜ’DÜM – nazlı özlemiş
Altıncı yaşımı hatırlıyorum. ‘Büyüdün Efsun’ diyordu annem. Diyordu ve çekip gidiyordu işe. Bir kap yemek koymak için önüme. Altıncı yaşımın saflığından olsa gerek önüme bir kap yemek koyan herkesi annem sanıyordum. Ve anneler ölmez diye biliyordum. Öldü annem. Babamı hiç tanımadığımdan olacak, babasızsın deyip tutup kolumdan yetimhaneye ittiler beni. ‘Yetim’ ne demek bilmeden o hücrenin […]
Barış – Ersan Arif
Ağızlarından barışı Hiç düşürmeyen insan kılıklılar Omuzlarından silahı hiç bırakmadılar Barış için direnen insanları Kana buladılar Analar, bacılar barış diye ağladılar Babalar, kardeşler barışı haykırdılar Barış koydular yeni doğan bebeklerin adını Barış onların memleketlerine uğramadı Bırakmadılar barışı insan kılıklılar 04.01.2016
Oyun Çağı Çocukları -Hikmet Güzelkokar
Bilir misiniz Oyun çağı çocuklarını Kurşundan misket Kovandan yuva yapar arılara Su taşır karıncalara Birdirbir oynar İp atlar Uçurtma salar semalara Aldırmaz kızanlara, oyun bozanlara Ormanda koşar dal toplar Kurşun kalem yazanlara Kırk haramiler Yedi cüceler Uyuyan güzel İnanmaz başka masallara Ve büyüdükçe dar gelir ufuklar Gün gelir Yeşile boyarken nehirleri Kumsallardan mavi bakan çocuklar […]
Barış – Günay Karakuş
01.12.1990 Erzincan doğumluyum, ailem aslen Gümüşhaneli. 3 kız kardeşin en küçüğüyüm, 1992 yılında depremden sonra İstanbul’a taşındık maddi imkansızlıklardan ötürü iki yıl sonra Erzincan’a geri döndük. Erzincan Göktürk ilköğretim okulundan mezun oldum ve Erzincan lisesini bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesinde eğitimime devam ettim, üç yıldan sonra 2012 de tekrar sınava hazırlanıp adana Çukurova Üniversitesinde İngilizce öğretmenliği […]
UZLAŞMAK- Özgür Karakaya
” Uzlaşmaz iki sınıf: Zenginler ve yoksullar” ! Maksim Gorki Uzlaşmak, pozitif bir algı yaratan sözcük olmasına rağmen, dillerdeki en sevimsiz sözcüklerdendir. Söylerken de zoraki gülümsemeyi getirmektedir. Erdemmiş gibi de yansıtılmaktadır. Kapitalizme özgü olan bir kavramdır. Sistemin kendini kabul ettirmek için akıllara saldığı bir çimentodur uzlaşmak. Adeta güçsüzün, güçlünün potasında erimesi gibidir. Benliğin tüm katmanlarını […]
Son Yorumlar