FAL – ASUMAN Z. GÜNAYDIN
Adamın adı girdi evvel gönlüme; SADIK. Benim olsun istedim ismi Sadık olan bir adam. Cisimsizdi benim Sadık’ım o zamanlar, sessiz, kokusuz, bir bende canlı. Çok sonra gördüm ben Sadık’ı Müjgân’ın yanında. O vakitler Hereke’de çalışırmış, ayda bir iki gelirmiş eve, girdi mi de pek çıkmazmış sokağa. Kurak Müjgan’ı gebe bırakacak ya, herhalde ondan. Yahu tarlada […]
BİR GÖKKUŞAĞININ HİKÂYESİ – MUSA YILDIRIM
Yağmur tanelerinin yeryüzüne düştüğü anları unutmayın. Yağmurdan sonra çıkacak olan gökkuşağının bir çığlığıdır çünkü. İnsanı mutlu eden her başlangıç unutulmazdır. Her anımızı dile getirirken, başlangıçları anar ve hayıflanırız; eğer kaybettiysek. Çok kaybedenleri düşünün. Her başlangıcın heyecanını, yaşayacakları o güzel ihtimalleri de katın. Bir macera yolunun her adımını düşünerek atmadıysak, yaşadığımız anların muhasebesini de yapmayacağız. Yaşadığımız […]
EKİM MORU – BERRİN EFLA FIRAT
Kalem bir efsun-u badeye raks eder yalnızlığında. Kimbilir kaçıncı yüzyılını yaşamakta gönlü aşkın kıblesinde! Nazenin yalnızlığının bahçesinde gördüğü her yaprak, Kendi gizeminin ayetleriydi suretini aradığı… Gördüğü her yaprak, Kendi gizeminin aynalarıydı suretini gördüğü… Çıplak ayakları çimenlere bastığında Çiyler battı topuklarına, parmaklarına Ağladı. Renkleri karşısına dizdi. “Kısa sürecek bir ayrılık olacak” diyerek Mor’a veda etti. Uzattığı […]
KEÇİLER BERBER İKEN, DEVELER TELLAL İKEN, MANDALAR HAMAL İKEN – MURAT SERDAR ARSLANTÜRK
Gülizar kasıklarında ateşli bir acıyla uyanır uyanmaz yüzündeki kurumuş tükürük kokusunun bulantısıyla helâya koştu. Öğürdü, aksırdı, genzinden ve burnundan acı sular geldi fakat kusamadı. Soluk soluğa doğrulup elini yüzünü yıkarken, lavabonun deliğinden haleler halinde yükselen bir ejderha, kızın çilli burnuna ve kıpkırmızı kesilmiş suratına bakarak alevlerini savurdu. Karşısında apansız peydah olan ve bir görünüp bir […]
ATEŞBÖCEĞİNİN YALNIZLIĞI – CENNET GÜVENÇ
Yalnızlığın gölgesinden kaç adımda kurtulurum Zıplasam daha mı çabuk ulaşırım sonuca Gölgemi mi takip etmeliyim yoksa Yalnızlığın adımlarını mı saymalıyım Şarkı söyleyip ıslık çalsam Kaldırımlarda yürüsem Islansam Kaldırım taşlarının yüksekliğinde Uzaklaşır mıyım kendimden Sadece bir adım atıyorum Sonra yine ben ve yine sen İkimizi toplasam gölgemizi sıfırlasam, Elde var iki İkimizde birbirimizden yalnızız İkimizde birbirimizden […]
SAZ SEMAİSİ – OĞUZHAN BOZKURT
Câvid Bey gün boyu düşündüklerini yazıya geçirmek üzere odasına girdi, cevizden oyma masasına oturdu. Kâğıtları önüne düzgünce koydu. Onca düşünce arasından özenle seçtiği ilk cümlesini yazacakken kalemin mürekkebi olmadığını fark etti. Odasında bir iki aradıysa da bulamadı. Büsbütün canı sıkılmıştı. Koskoca odada yazı yazacak bir şeyler elbet bulurdu; ancak siniri onu bu azimden mahrum bırakmıştı. […]
ÖZGÜRLÜK-NURAN KARA
İsyanları bastırılmış Şehrime, Ölüm yağıyor, Şimdilerde, Gözbebekleri katlediliyor, İnsanların. Masum bakışlar, Gömülüyor sessizce. Yüreklere kor, Umutlara gölge düşüyor. Kekremsi kaygıların, Damaklarda bıraktığı, Nefestir artık, Özgürlük.
YÜK – TUBA KIR
Gül yatağa girdiğinde bütün gece uyuyamayacağını gayet iyi biliyordu. Kocasının başını yastığa koyar koymaz huzurunu kaçıran horultularına kulak tıkayıp, sadece düşündü. Sonrasını hayal etti. Kafasında, ilk karşılaştıklarında kuracağı cümleleri tasarladı. Her seferinde beğenmeyip değiştirdi. Lafları evirdi çevirdi, endişe, heyecan ve merak içinde bir o yana, bir bu yana dönerek, sabahı sabah etti. Bir gün önceden […]
1967 – MEHMET ALİ BOZGEYİK
İlk çığlığımda isyan vardı Çin’deki safer sarhoşluğundan Almış rengini Terazisi bozuk dünyaya Ve ilk çığlığımda Zeytin ağaçlarının budanmasına Hayıflanmıştım biraz da Yunanistan’da Çatıda guruldayan beyaz güvercinler Kırmızıyla lekelenmesin diye Dis-k-alifiye olmuş işçiler Yeniden sahne alırken Yeni bir kalbe kavuşmuştu Güney Afrika’da bir ölümcül vaka Dr. Christian Bernard’la Canım ay ayaklar altına alınmamıştı daha Nijerya’da kırmızı-siyah […]
OLMAYAN PARMAKLAR – ZEYNEP UÇAR
Bir sabah uyandığımda parmaklarım yerinde yoktu. Beş yaşındaydım. Parmaklarımın elime bağlı olduğu eklemden mavi mürekkep rengi bir sıvı akıyordu. Çok korkmuştum elimi yüzümü yıkarken beyaz lavaboya akan mavi mürekkebi gördüğümde. Çığlık atarak evin içinde koşmaya başladım. Başım dönüyor, duvarlar dönüyor, duvarlardaki tablolar çerçeveler, yapraklarının çoğunu kaybetmiş takvim, Atatürk portresi, hemen yanındaki anneannemim portresi, hepsi dönüyordu. […]
BALIK BIÇAĞI – BÜŞRA PALTAOĞLU
Kendimi bembeyaz ve yüksek tavanlı, denizi gören kısımları boydan boya camla kaplı ve tıklım tıklım dolu bu yerde bulduğumda şaşırıyorum. Buraya nasıl geldiğimi, kim tarafından davet edildiğimi hatırlamazken boş sandalyesi olan bir masa görüyorum. 6 kişinin oturduğu masanın en baş köşesindeki gri kadife koltuk, buradaki tek boş yer. Oraya doğru gidiyor ve izin alırcasına dikiliyorum. […]
FLAMENKO GECESİ – DİDEM SAYAT
Bir ağıttı, içinde acı, zulüm ve ölümü barındıran. Bir matadorun hikâyesiydi belki de. Genç erkek dansçının kıvrak hareketleri bana bunu çağrıştırıyordu. Sıkı pantolonu, bedenine neredeyse yapışmış gömleği ve daracık ceketiyle baştan aşağıya siyaha bürünmüştü. Koyu kumral saçlarını geriye taramış, yüzünün her ayrıntısı tamamen ortaya çıkmıştı. Dansçının arkasına sıralanmış gözleri yarı kapalı gitaristler çaldıkları müziğin içinde […]
ESMER BİR YAĞMUR – ÖMER TOKAT
Esmerim Bu gün yine yanımdaydın Mutlu bir Çarşamba Güldü geçti Bizimle beraber Bu gün yine yanımdaydın Sen ne kadar yanımdaysan Yağmur o kadar esmer O kadar hızlı yağdı Yağmur siyah gözlerin için Toprakla,ağaçlarla Benle savaştı Sen ne zaman yanıma otursan Bulutsu,sevinçli bir duygu akıyordu İkimizi yakınlaştıran İkimizin arasında Bulutsu duygular içinde Bir gülümseyişin Bir sesin […]
Son Yorumlar