‘’KUYUCAKLI YUSUF’’ – Alican Bayar
zaman çukur kazıyor benim için ikiye bir boyutlarında akrep ve yelkovan bir cesedin iç cebinde esareti haykırıyor tik-tak ben Küba’da puro işçisiyim yahut Eiffel kulesinde sallanan kızıl bayrak dünya büyük,acımasız oysa küçücük ellerinin arasına Kuyucaklı Yusuf gibi gizlenebilirim yüksek kayalıklara esir deniz fenerleriyle dolu kalbim ve boynumda dalga dalga soğuk,paslı zincir sevgilim… buda böyle bilinsin […]
Büyük Eleştirmenlerin Canı Cehenneme ! Sen ‘’KENDİ ŞİİRİNİ’’ Yaz – Ömer Harmankal
Evet, düz yazıya nazaran serbest vezinle yazılsa dahil şiirin bir matematiğe sahip olması gerekliliğine katılıyorum. Şairin, Edgar Alan Poe’nin tabiri ile ya da benim anladığım kadarıyla ‘’GÜZELLİK’i’’ arama kaygısı olacaktır… Ama mesele Poe’nin bir makalesinde belirterek yaptığı gibi, Eleştirmenleri ve okuyucuyu göz önüne almak ne kadar doğrudur? Genç bir ‘’şiir yazan’’olarak benim fikrim,’’güzel bir şiir’’ […]
HASRETLİK AŞKLAR – Erdem Özçelik
Rüzgarın uğultusuyla uyanmıştı yeni güne. İçinde tatlı bir huzur vardı sebepsiz. Gülümseyerek açmıştı gözlerini. Yerinden kalktığında güneş yeni doğuyordu. Yatağının ucuna geldiğinde saçı başı karışmış bir haldeydi. Sonra küçük ellerini başına getirerek saçlarını havalandırdı. Tıpkı tatlı bir melodi gibi. Ayakları üstüne doğrulduğunda garip bir enerji hissetti içinde. Sanki dünyaya yeniden gelmiş gibi hafifti. Ve bu […]
SİYAH SES PEMPE KURDELE – Burak Savaş
Bana bu saatten sonra kim seslenecekti ki? Hangi pembe kurdele bilecekti, Bendeki esintiyle solduğunu? Hangi neden döndüre bilecekti beni yolumdan? Bir vukuat olsaydı diye yanacak içim şimdi. Keşkelerle son buldu yine, Sonların en korkuncuydu… Bahsetmeyin artık yazların böylesinden. Güçtür son demde kıskanması Ve zordur böyle gecelerde şafağın ılık yelini beklemesi. Ah bu gece ki ızdırapların […]
Labirent’e dair mahrem bir mektuplaşma…
Seninle tanıştığıma memnun oldum… Bu cümleyi ilk kez bu kadar anlamlı bir şekilde kuruyorum. Şu an kitabının derinliklerindeyim ve gittikçe, yaşadıklarımla çok benzer anılara gömülüyorum. Okurken, artık çok uzaklarında olduğum anlarıma yeniden yaklaştırdı beni. Her kelimesini kendim yazmışım gibi, yazdığın her sürece şahit olmuşum gibi, hem sana hem kendime hem anılarıma yakınlaştırdı. Kimi zaman Aylin, […]
NE GECE GECE OLABİLİYOR NE DE GÜNDÜZE İZİN VERİYOR GECE – ÖMER HARMANKAL
bir gündüz ile bir gecenin en kavgalı olduğu zamandı o zaman zamanın adı akşamüstü olacak kadar basit değildi zaman esrik kuransız ve bu endekste de kuralsızdı dışarının koridorundan geldin kapıyı çalmadan girdin anlamının çokta önemi kalmayan birkaç şey zırvaladın ve gittin işte o zaman bir gündüz ile bir gecenin en kavgalı olduğu […]
YAŞANDI DİYE ÜZÜLME BİTTİ DİYE SEVİN – MUHARREM DEMİRDİŞ
Ulus’ta her şeyi yıkıyorlar Zerrinn. Seni bulduğum ve bulamadığım her şeyi. Sanki bir tragedyanın son sahnesindeyiz ve dünya, yıkımını her zerresinde yaşayacak; ve biz! Yapraklar ve tapınaklar, kale ve yaban üzümleri, oteller ve ayak izleri… Her şey titreyecek; yıkım, sahnede bu kez gösterilecek ve birebir yaşatılacak, seyircisiz bir tragedyanın tüm ezgileri yek bir ağızdan söylenecek. […]
YANIK İZİ – TUBA KIR
(Türk Kahvesi) Tevfik Bey, oturduğu binanın merdivenlerini yavaş yavaş çıkarken, başına gelecekleri henüz bilmiyordu. Dik basamakları ağır ağır tırmanırken, yorgun dizleri iki yana esniyor, kambur sırtı iyice ağırlaşıyordu. Her tırabzan başında devam edebilmek için durup, dinleniyordu. Üçüncü kattaki dairesine yaklaştığında, taşıdığı poşetindeki dört portakal ve bir kepekli ekmek, kocaman kayalarla yer değiştirmişti. Hava alma bahanesiyle, […]
BUĞU – BERRİN EFLA FIRAT
Karanlık Dölledi karasından kendini. Güneş Eridi Göz çukurlarından doğduğunda ses. İnanmak: Kaktüsün serabı… Aşk, Kendini kendine kurban eden tanrı! Libas, Kırk kat mürekkep… Mor: Kayboluş soluğu Gök ve Tan labirentinde. Zaman: Kalbine esiş Kuşa esir aralığı Avuçlarındaki çöl. Taş-taşı atan-kuyu Hepsi bendim Şimdi ses ve sesi duyanım. Ve SEN Dişleri günahımda kalanımsın.
FARELER VE İNSANLAR – SERHAT ÇAKIN
Fareler ve İnsanlar, John Steinbeck’ in sarsıcı ve en önemli romanlarından biri olup; modern dünya edebiyatı içinde güçlü bir yere sahiptir. Gerçekçi bir yazar olan Steinbeck, burada Amerikan Toplumu’nda geçen yüzyılın başında kırsal kesimde, çiftliklerdeki çalışma hayatını çalışan emekçilerin gözüyle yansıtmış, onların duygu ve düşüncelerini, yaşam biçimlerini, hayal ve özlemlerini anlatmıştır. Eserinde, ekmek parası için […]
TOPAL MARTI – ZEYNEP GÜLÇİN
Ortak noksanlıklardı bizi bir arada tutan. Böyle bir cümle okumuştum. Bu yüzden mi Suat’ı seçmiştim tek arkadaşım olarak, Suat’ı seçtiğim için mi böyle düşünüyordum, şu an bilmiyorum. Akşam balığa çıkacağız, sözleştik. Kendi ellerimizle adam ettiğimiz sandalla hem de. Uzun süre vereceğimiz isim hakkında tartışmıştık da sonunda Topal Martı’yı uygun bulmuştuk. İlk kimin aklına geldiğini, kimin […]
MÜSTESNA, ANNE VE GERİYE KALANLAR – DENİZ ÇANTAY
Daha on sekizini bitirip rüştünü bile ispat etmemişti, ama o gün babaannesiyle konuşurken öğrendikleriyle sanki birden büyüyüvermişti Müstesna…Ya da herkesin bildiği adıyla “terzi Müstesna”. 1929 yılında, sıcak bir temmuz günü, Bursa’da doğmuştu. Yeniden nüfus cüzdanı çıkarmakla uğraşmak zor geldiğinden, kendisinden iki yıl önce doğup birkaç ay içinde ölüp giden ablasının nüfus cüzdanını ona vermişlerdi. Aile […]
YUSUF ADIN NE YUSUF – edenzysino
– “Yusuf Bey, Yusuf Bey. Kum kapıda saati 9:30 ettik, Üsküdar’da güneş doğdu mu?” – Vapur iskeleye şimdi yanaştı, yarım saate kalmaz yazıhanedeyim. – Patronunda sabrı kalmadı bak, acı kahvesini de istedi, falına bakmasın. Lanet herif. Her sabah “günaydın, saat kaç?” yetmedi, artık telefonla da soruyor. Her şeyden haberi var. Yazıhanenin gediklisi. Şirket binası yapılırken, […]
Son Yorumlar