OYUNLARI SOKAKLARDA KALAN SON KUŞAK – CENNET GÜVENÇ
Bizi seksenlerin son kuşağı olan çocuklar diye tanımlıyorlar. Sokakta oyun oynamayı bilen son kuşak diye geçiyoruz literatürde. Doğru. Biz ki Adile Teyzemizden masallar dinleyip, Barış Abimizden şarkılar dinleyerek büyüyen bir nesildik. Şimdi ki çocuklardan farkımız biz ağaca tırmanmayı da biliriz, sokak arasında bisiklete binmeyi de, dört tekerlikle sarı patenleri de. Meyveyi dalından koparıp yemeyi bilen […]
DUVAR SAATİ – YASİN ERTAŞ
Yorgundu, başını yastığa koymasıyla uyuması bir oldu. Vakit bu yorgunluğa aldırmadı ve güneş gösterdi takma altın dişlerini salonun penceresinden, biraz sonra da bir kadın, ellili yaşlarda, dişleri görünmüyordu; somurtkan, yarı uykuluydu, girdi salondan içeri; -Hadi, hadi kalk oğlum, hadiii! Salondaki kanepede uyuyordu çünkü odası yoktu. Bıraksalar iki gün aralıksız uyuyabilirdi. Bunu tanrı da biliyordu, kadın […]
ZAMANDAN AZADE EYLEDİM KENDİMİ – MÜNİR BİRCAN
zâmândan a’zâde eyledim kendimi gökkuşağına ekledim düşlerimi simurg iner, çıkar; dolanıp durur zümrüd-ü anka bulutlar dolanır ciğerimde, yağar içime yangınında üşütür sevdâ, yoktur otacı ne vakit ötse borazan her dâim yanılsama ummânlarda solurum şiiri arka bahçemde durup duru felsefe mevlâna’yla da kardeşiz hallâc-ı mansûr’la da soluklanmadan olmaz. hâm değildir yûnûs […]
YANLIŞLIKLA YALNIZLIK – EMRE GÜRKAN KANMAZ
Sessizlik. Kulakları sağar edercesine sessizlik. Gece sanki Adil’in başucunda bir bekçi gibi nöbet tutuyordu. Havada tek bir yıldızın olmayışı biraz ürkütücü olsa da Adil, gökyüzünün başıboşluğuna böyle zamanlarda hep hayran olurdu. Bu yıl otuz birinci yaş gününü kutlayacak olması midesine sancılar girmesine neden olduğu için her yıl sadece bir gün yas tutardı Adil. Babasını ve […]
AYŞEGÜL KAYCI
Işık, form, biçim kafamızdaki estetik algıyı belli şekillere sokan kurallar dizini ve şeklin ham hali ellerimizden çıkıp can bulan başka ifadelerde. Kil, çamur, alçı, boya gibi malzemelerle şeklini alan sanat eserinin görsel bir tema, görsel bir kültür, oluşturması kesinlikle son yüzyılların konusu değildir. İnsan kendi bilincine ermeye çalıştığından beri estetik bağlamda kendi kurallarını yaratmaya başlamıştır. […]
KiMiN KALBiYiZ – BUSE ELLİDÖRT
Bilirsiniz kağıtsızdır sürgünler bir dille ,iki parmak arası sallanış kralın zevkidir. Kölesidir tüm yöneticiler hiyerarşinin katısı ki en katısı düşmektir yeryüzüne gökten sözleşmeliysen Kimin kalbiyiz? Siyah coğrafya da duman ile kırmızısına soğuk diktatörlerin karasına ak diyenlerin mi? Biz! Kimin kalbiyiz? Yetimler,kocasız kadınlar savaşacak her güne ekmeği,bulguru,aşı katacak toprak altında madenci değil emekçiyi yakan yanacak! Savrulmuşuz […]
MANDALSIZ GÜNLER – NESLİHAN ÇELBİŞER
Hüznün kaç karat olduğunu sordu kadın adama. Adam her zamanki gibi onu duymadı. Kadın, pencerenin pervazına açılmış anten deliğinden kayıp giden zamanın hesabını yapıyordu. Daha ne kadar yakması gerekiyordu canını? Kulakları duyuyordu duymasına fakat ruhu sağırlaşmıştı. “Doğalgaz faturası bu ay da gecikti.’’ dedi adam. Kadın tavuğu parçalayıp buzdolabı poşetlerine koyduktan sonra gerçekleştiremediği, boğazında düğümlenen düşler […]
YALNIZLAR OTELİ BU DÜNYA – NİL ALAZ
Yalnızlar otelinde Havalar serin göz kadar odacıklar Çilehane ışıklı caddeye bakar Her akşam bir mülteci gibi Daracık yere sığınır insanlar Yalnızlar otelinde Seni okudum… seni yazdım Bir bardak çayın dumanında Hikâye olan mutluluklar Bitik bir aşkın zil sesi Mani el telefonlar çalar durur Yalnızlar otelinde Gelene geçene nazire Yaşlı, yaslı limonküfü duvarlar Birbirini ısırır d’işli […]
HANFENDİ – AYŞEGÜL CENGİZ AKMAN
Kısa bir an tereddüt ederek bir adım attı. Sonra bir adım daha. Kimse kalbinin ne kadar sıkıştığını farkedemezdi o anda. Olsa olsa çekingen biri olarak algılanabilirdi dışarıdan. Sonra bir adım daha. Adım attıkça parçalanıyordu ruhu, yerlere saçılıyordu dağınıkça. Elinden bir şey gelmiyordu yapabileceği tek şey oradan uzaklaşmaktı. Paramparça etrafa saçılmış ruhunu toparlayamadan ilerlemeye devam ediyordu. […]
DÜŞÜNDÜĞÜN GİBİ – FATİH MEMİŞ
Farkında değilsin henüz denizin, Okyanusun, derinliğin Kısacası yaşamın Susuz kalmamış, kurumamışsın Çekmemişsin bir nefesin hasretini Duymamışsın ciğerlerinde Çırpınmamışsın Bir akıntı geçmemiş üzerinden Boğulmamışsın Yani seni hiç kıyıya vurmamış dalgalar Mutlusun… Acı yok.
SANDIK – MÜNİRE ÖZGENCAN
Dün annemin sandığını açtım ilk kez. Neredeyse bir yıl olacak. Annem zaman zaman açar, içinden bir şeyler alır, bir şeyler koyardı. Pek oralı olmazdım. Havlular, sandık lekesi olmuş dantel masa örtüleri, kenarları oyalanmış renk renk yemeniler, nevresim takımları, seccadeler. Aralara serpiştirilmiş naftalin paketleri. Kahverengi çantasında evlilik cüzdanı, ilkokul diploması, gazeteden kesilmiş bir makale, babama ait […]
İÇİ ACIDI- TUBA KIR
Gün akşama dönmeye başlamış, parktan gelen çocuk çığlıkları azalmıştı. Kadınlar tek eğlenceleri günlerden dönmüş, işten gelecek kocalarına yemek hazırlamaktaydılar. Apartmanlar kuru fasulye, pilav en çok da patlıcan kızartması kokuyordu. Çocuklar okul mesailerini bitirmiş, karınlarını doyurmuş, dinlenmişler, ödevlerini yapmaya nazlanıyorlardı. Köpek sahipleri büyüklü, küçüklü cins köpeklerini tasmalarından salmışlar, tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerini sabırla ve ağır adımlarla seyrediyorlardı. […]
FIRÇADAN AŞK AKIYOR – GÜLBAHAR GÜMÜŞ
Fırçadan a-ş-k akıyor … İnce İşliyor Tualine , rengin , sükutun ince bir çığlığı… Elemli bir siyah , hırçın menevşe , kadife kırmızı , delikan yeşil . Elim kolum yağdan boya mı olur a çocuk ! Yüzüme bir gülücük çiz anne sonsuza dek gülebileyim . … Manası bilinir , Suyun bereketi kurak toprakta , Rahmetin […]
Son Yorumlar