Standard Post Format With Custom Sidebar And Without The Featured Image
Curabitur pharetra interdum suscipit. Nulla varius accumsan mauris, quis elementum neque volutpat vitae. Fusce ornare dolor faucibus sem adipiscing bibendum. Donec sollicitudin rutrum purus, et dapibus sapien lacinia eget.
Hiç Bitmeyen Yolculuk / Okan Akıncı
Gözlerimi açtığımda sadece bembeyaz bir görüntüyle karşılaştım. Tamamen beyaz, onun dışında hiçbir şey yoktu. Beyaz bir duvar ya da onun gibi bir şeydi. Ama biraz da ışıldıyordu. Tam burnumun ucundaydı. Derin uykumdan uyandığımda böyle bir manzarayla karşılaşmak canımı sıkmıştı. Bu mudur yani? İnsan daha güzel bir manzaraya gözlerini açmak ister. Bense belli belirsiz bir ışık […]
Bütün Dilleri Seviyorum / Ayhan Kelam
Bütün dilleri seviyorum Özgürlüğe adanmışsa şarkıları Bir dalkavuğun savaş çığlıklarına eğmemişse Boynunu Ve savaş terminolojisi barındırmıyorsa bağrında Bu benim dilimdir arkadaş Bunu iyi tanı Körpe kadere askıntı olmasın kart zampara Ve kader kahpe olmasın artık Bu teknik çağda Temizle dilindeki bütün şiddet içerikli kelimeleri Ne barış senin simgen olsun Ne de ateşkes Gel […]
Barış Beynim Barış / Abdullah Mustafa Aydoğdu
Allah benden “Barış”tan bahsetmemi istedi. Nasıl mı? Ben peygamber olmadığıma göre birilerinden vasıta birileri ile telefonum çaldı -“Konumuz barış ve sizin gibi farklı alandan birisinden de barışla ilgili bir yazı bekliyoruz” dediler. Dünyadaki etiketim bir kişisel gelişim uzmanı olmak. Benim deyimimle ben Holistik Şifa Uzmanıyım. Bu yazıyı yazıp yazmamakta kendi vicdanımla çok savaştım. Çünkü […]
Oldukça Olası / Emel Dinseven
Sadece İnternet’e düşürülen yeri , kaynağı belirsiz video görüntüleriyle, devletlerin yargılanmayacağının ve uluslarası barışın bozulamayacağının dersini verdi İngiltere parlamentosu. Sınırlı bile olsa, Suriye’ye bir askeri harekatı İngilizlerin de çoğunluğu istemiyor. Oylama yapıldı. Ret çıktı. Barış üstün geldi sonunda. Beklediğim de buydu. Yerinde bir karar. Sanki sınırlı askeri operasyonlarda kimseler ölmeyecek gibi bir algı yaratılması da […]
ölümlerden doğmak / Selah Özakın
beni bir alnında “yakın ölünecek” yaftası taşıyan menekşeler üzer bir de üstüne geceyi çekmen senin hani o sabahçı kahveleri vardı ya eskiden saat başı öne sürülen mecburi çay hani o parasızlık ve yurtsuzluğun baş belası hâl yarısı dün kalanı sabah olan allı morlu duygular yani anlat bana aklının erdiği kadar nerede bıraktılar şu ölümüyle ölünmeyen […]
“BİJİ BİRAYETİ GELANE” / Ayfer Feriha Nujen
Biraz da Birhan Keskin’e ithaftır. ”tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi? adaletin içinde bir zalim oturur…” Dünya neden bu kadar samimiyetsiz? Ne var yani ne olmuş dilleri, renkleri, tercihleri başkaysa yurttaşların… Kim icat etti, oyuncak tabancalarla oyunmuş gibi adam vurmayı çocuklara? Vicdandan süzülüp yok olan ne? Toprağı avuçlayıp dağıtsak, kime yetmeyecek? […]
Oradaydılar / Yelda Karataş
Kuşkusuz önce Turgut’u gördüm, Büyük Saat’in yanında Tevfik Fikret’le duruyorlardı, hiç şaşırmadım. Cemal, Edip, Melih, Tomris ve diğerleri katıldı onlara… Can Baba doğal olarak oradaydı, Aziz ağabeyle yeni küfürler, espriler arıyorlardı Gezi Parkı ile kafiyeli. Birden Kemal Türkler’e takıldı gözüm. Kederli bakıyordu nedenini sormadım, biliyordum. Uğur geldi yanına, sonra Bahriye Üçok ve Behice Boran, Ruhi […]
Kızıl Karanfil / Yelda Karataş
Che sana Latin diyorlar, inanmıyorum Bizim Deniz’in gözlerinde asılısın sen Bolivya dağlarında yakalandığın yalan Son gördüğümde al- yeşil entarinle Taksim’deydin Çocuklara yol gösteren Ethem’din, Suphi’ydin Bir ceviz ağacı heybetiyle yüzünde güneş parlıyordu Dersim’de açan o ölümsüz Sakine gibi Yoldaşlığı her dilde söyleyendin Ve şimdilerde Atina’da, Brezilya’da görüyorum seni O soylu barikatların ardında Perslerin sabrıyla […]
Zaman Atışları / Mine Köker
Elimle dokunduğum kâğıdın yüzündeki yazılar çivi yazısı gibi kabarıktı. Gözlerimi eski pencereden uzaklara bıraktım. Deniz sakin değildi. Beyaz köpükler çok kızgınmış gibi geldi. Sahile vurdukça, masayı yumruklayan insanları hatırladım. Kahvemden bir yudum aldım. Karşıma gelin çeyizi gibi serilen bu yalnızlığın ardı, okuduğum romanların giriş bölümüydü sanki. Sonra kendi işime döndüm. Bir reklam ajansında, üstünde çalıştığımız […]
Miguel De Unamuno’nun “Sis” Eserinden Güçlü Sorular ve Cevaplar / Mustafa Kemal Gültekin
· Doktorlar ikilem içindedirler: Ya hastayı öldürmekten korktukları için ölüme terk ederler ya da ölüp kalır korkusuyla onları öldürürler. · İnsanların eşyalarından kullanmak zorunda kalması bir mutsuzluk. Kullanma bozuyor, hatta bütün güzelliğini yok ediyor. Nesnelerin en soylu görevi seyredilmektir. · Peki şimdi, nereye gidiyorsun? · Bütün mesafeleri yok ederek ilerliyor da ne oluyor? · Daha başka bir şey öğrenmek ister […]
Sanatçının Bir Genç Kadın Olarak Portresi: Yüzüm Kitap / Çiğdem Y. Mirol
Kitapçı raflarında sanki diğer kitapların üstünü iki eliyle kapatır gibi onlarcası yan yana dizilmiş “onu alma beni al” diye bağıran, otobüste, metroda ev oturmasından dönen kadınlardan yorgun yüzlü öğrencilere kadar herkesin elinde gururla sergilediği, falanca kitapçının en çok satan kitaplar listesinde kaç aydır falanca sırada olduğu her gün bir yerlerde tekrar edilen, popülerleştirilmiş, nesneleştirilmiş, kişiliksizleştirilmiş […]
Sahisi, En Sahisi / Mine Yörük
Durup bekledi orada. Elindekini sıkıp,oturduğu yerin tam karşısındaki duvara, aşağıya dikti gözlerini. Hiç ayırmadı. Yummadı da. Bakamazdı insan. Kesintisiz bakamazdı o ‘bakma’ya. Duvar delinirdi, harç dökülür, tuğla patlar ve kahır yağardı üstüne insanın. Öyle de olmuştu. Sağında bir köşede yer tutmuştuk. Dik değil bükülü durduk. Patlayan tuğlanın içindeki suretlerin utanmaz oylumu dik durmaya engeldi. Gidilmez […]
Son Yorumlar