Oldukça Olası / Emel Dinseven
Sadece İnternet’e düşürülen yeri , kaynağı belirsiz video görüntüleriyle, devletlerin yargılanmayacağının ve uluslarası barışın bozulamayacağının dersini verdi İngiltere parlamentosu. Sınırlı bile olsa, Suriye’ye bir askeri harekatı İngilizlerin de çoğunluğu istemiyor. Oylama yapıldı. Ret çıktı. Barış üstün geldi sonunda. Beklediğim de buydu. Yerinde bir karar. Sanki sınırlı askeri operasyonlarda kimseler ölmeyecek gibi bir algı yaratılması da […]
ölümlerden doğmak / Selah Özakın
beni bir alnında “yakın ölünecek” yaftası taşıyan menekşeler üzer bir de üstüne geceyi çekmen senin hani o sabahçı kahveleri vardı ya eskiden saat başı öne sürülen mecburi çay hani o parasızlık ve yurtsuzluğun baş belası hâl yarısı dün kalanı sabah olan allı morlu duygular yani anlat bana aklının erdiği kadar nerede bıraktılar şu ölümüyle ölünmeyen […]
“BİJİ BİRAYETİ GELANE” / Ayfer Feriha Nujen
Biraz da Birhan Keskin’e ithaftır. ”tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi? adaletin içinde bir zalim oturur…” Dünya neden bu kadar samimiyetsiz? Ne var yani ne olmuş dilleri, renkleri, tercihleri başkaysa yurttaşların… Kim icat etti, oyuncak tabancalarla oyunmuş gibi adam vurmayı çocuklara? Vicdandan süzülüp yok olan ne? Toprağı avuçlayıp dağıtsak, kime yetmeyecek? […]
Oradaydılar / Yelda Karataş
Kuşkusuz önce Turgut’u gördüm, Büyük Saat’in yanında Tevfik Fikret’le duruyorlardı, hiç şaşırmadım. Cemal, Edip, Melih, Tomris ve diğerleri katıldı onlara… Can Baba doğal olarak oradaydı, Aziz ağabeyle yeni küfürler, espriler arıyorlardı Gezi Parkı ile kafiyeli. Birden Kemal Türkler’e takıldı gözüm. Kederli bakıyordu nedenini sormadım, biliyordum. Uğur geldi yanına, sonra Bahriye Üçok ve Behice Boran, Ruhi […]
Kızıl Karanfil / Yelda Karataş
Che sana Latin diyorlar, inanmıyorum Bizim Deniz’in gözlerinde asılısın sen Bolivya dağlarında yakalandığın yalan Son gördüğümde al- yeşil entarinle Taksim’deydin Çocuklara yol gösteren Ethem’din, Suphi’ydin Bir ceviz ağacı heybetiyle yüzünde güneş parlıyordu Dersim’de açan o ölümsüz Sakine gibi Yoldaşlığı her dilde söyleyendin Ve şimdilerde Atina’da, Brezilya’da görüyorum seni O soylu barikatların ardında Perslerin sabrıyla […]
Zaman Atışları / Mine Köker
Elimle dokunduğum kâğıdın yüzündeki yazılar çivi yazısı gibi kabarıktı. Gözlerimi eski pencereden uzaklara bıraktım. Deniz sakin değildi. Beyaz köpükler çok kızgınmış gibi geldi. Sahile vurdukça, masayı yumruklayan insanları hatırladım. Kahvemden bir yudum aldım. Karşıma gelin çeyizi gibi serilen bu yalnızlığın ardı, okuduğum romanların giriş bölümüydü sanki. Sonra kendi işime döndüm. Bir reklam ajansında, üstünde çalıştığımız […]
Miguel De Unamuno’nun “Sis” Eserinden Güçlü Sorular ve Cevaplar / Mustafa Kemal Gültekin
· Doktorlar ikilem içindedirler: Ya hastayı öldürmekten korktukları için ölüme terk ederler ya da ölüp kalır korkusuyla onları öldürürler. · İnsanların eşyalarından kullanmak zorunda kalması bir mutsuzluk. Kullanma bozuyor, hatta bütün güzelliğini yok ediyor. Nesnelerin en soylu görevi seyredilmektir. · Peki şimdi, nereye gidiyorsun? · Bütün mesafeleri yok ederek ilerliyor da ne oluyor? · Daha başka bir şey öğrenmek ister […]
Sanatçının Bir Genç Kadın Olarak Portresi: Yüzüm Kitap / Çiğdem Y. Mirol
Kitapçı raflarında sanki diğer kitapların üstünü iki eliyle kapatır gibi onlarcası yan yana dizilmiş “onu alma beni al” diye bağıran, otobüste, metroda ev oturmasından dönen kadınlardan yorgun yüzlü öğrencilere kadar herkesin elinde gururla sergilediği, falanca kitapçının en çok satan kitaplar listesinde kaç aydır falanca sırada olduğu her gün bir yerlerde tekrar edilen, popülerleştirilmiş, nesneleştirilmiş, kişiliksizleştirilmiş […]
Sahisi, En Sahisi / Mine Yörük
Durup bekledi orada. Elindekini sıkıp,oturduğu yerin tam karşısındaki duvara, aşağıya dikti gözlerini. Hiç ayırmadı. Yummadı da. Bakamazdı insan. Kesintisiz bakamazdı o ‘bakma’ya. Duvar delinirdi, harç dökülür, tuğla patlar ve kahır yağardı üstüne insanın. Öyle de olmuştu. Sağında bir köşede yer tutmuştuk. Dik değil bükülü durduk. Patlayan tuğlanın içindeki suretlerin utanmaz oylumu dik durmaya engeldi. Gidilmez […]
Anna Karenina: Opera mı Sinema mı? / Okan Akıncı
Anna Karenina’nın geçtiğimiz yıl sinemalarda boy gösteren yeni bir uyarlaması, belki de klasiklerin bugüne kadarki uyarlamaları arasında en enteresan olanıydı. Çünkü bu film oldukça farklı bir tarzda çekilmişti. Aslında uzun zamandır beklememe rağmen sinemalarda yayına girdiğinde kaçırmıştım ve izlemek bugüne kalmıştı. Filmi merakla beklememin tek nedeni Anna Karenina’yı çok seven bir kitap tutkunu olmamdan ibaret […]
Tyger / William Blake / Didem Öykü Aydın
Tyger! Tyger! burning bright In the forests of the night, What immortal hand or eye Could frame thy fearful symmetry? In what distant deeps or skies Burnt the fire of thine eyes? On what wings dare he aspire? What the hand dare sieze the fire? And what shoulder, & what art. Could twist the sinews […]
Unuttuğunu Unutanın Hikâyesi / Melek Ekim Yıldız
Gözünü deliğe dayayıp gelenin kim olduğunu gördüğünde aklından peş peşe üç düşünce geçti: beni eve kadar takip etmiş. Verdiğini geri istiyor. Gözlerindeki hüznü büyütmüş. Geriye çekilip ne yapacağını düşündü. Kapıyı açacak mıydı yoksa evde olmadığını düşünmesini sağlayacak bir cevapsızlığa gömülüp, geldiği gibi gitmesini mi umacaktı? Böyle olacağını daha onu ilk gördüğü anda biliyordu. Bildiğinin sıkıntısı […]
Zeytindağı / Falih Rıfkı Atay / Güler Kalay
Romanda, Osmanlı İmparatorluğu’nun son sürecini, devletlerin emperyalist paylaşım savaşındaki politikalarını, döneme damgasını vurmuş üç Osmanlı Paşa’sını ve savaşın döngüsünü bir asker ve gazeteci gözüyle savaşta tuttuğu notlar, mektuplar ve yazışmalardan yola çıkarak, sade bir dille anlatılmıştır. Aynı zamanda romanın yazarı olan Falih Rıfkı Atay, yedek subay olarak orduda yer almaktadır. Genç ve İttihatçı fikirlere sahiptir […]
Son Yorumlar