Merkür, Kendi Evinde Retroya Giriyor – Fatoş Ürken
Retro, Latince’de “geriye doğru” anlamına gelir. Merkür retrosunda, elbette Merkür gerçekten geriye doğru gitmiyor. Yılda bazen 3, nadiren 4 kez Merkür’ün dönüş hızı yavaşlar. Bu yavaşlama nedeniyle dünyaya göre, geri gidiyormuş gibi görünür. Bu durum, trafikte aktif bir şekilde araç kullanan herkesin başına birkaç kez gelmiştir. Yan şeritte seyreden araç, hızını düşürdüğü zaman sizin tarafınızdan […]
Yeter – Hatice Dökmen
Yine düştü. Tam baytar kılıklı doktordan çıktığı anda. Allahtan yanından geçen iri yarı bir yardım etti de canını dişime takarak köşedeki parka kendimi atabildi. Bileği zonkluyor. Gözünün sulanması cabası. Ayağını ovalamalı belki ama iki eli de kasıklarında. İçi boşalmış sanki. Ne sancısı var ne de parmaklarıyla yokladığı karnında bir saat öncesine göre bir değişiklik. Ama […]
Gönül Sultanı – Erdal Bila
Sen gönlümün sultanı Canım feda canına Lütfun şüphesiz ki hoş Ama sitemin de hoş Dert de sende, derman da Gel gönlüme şifa ol . Senden gelen hoş gelir İster sitem, ister feryat Bir selamın içim açar Dikeninle dağlanırım Dert de sende, derman da Gel gönlüme şifa ol . Nur yüzünden gelen cefa Ya da gözüme […]
Sokakların Büyüsü – Yasemin Evren
Bizim neslin çocukları, hepimiz ayni mahallede büyümüşüz gibi hissederim zaman zaman. Ne çok benzer anılarımız vardır değil mi? Sanki ayni sokakta körebe, saklambaç, uzun eşek, kiremit yıkmaca, yakan top, beş taş, yağ satarım bal satarım oynamışız gibi gelir bana. Ayni yer sofrasında, ayni karavanadan kaşıklamışız bulgur pilavını. Tarhana çorbasını… Yolda oynarken topumuz huysuz teyzenin bahçesine […]
Pik – Deniz Köker
Resimleyen: Beste Köker Denizin ortasında buzdağından kopan bir parça. Beş metrekare üzerinde bir koltuk, sırtı destekli. Önünde birikmiş yazılacaklar, ruhtan süzülüp çamaşır ipine asılacaklar. Bir kahve makinesi, müzik, kedi ve dalgaların sesi. Koltuktan sıkılınca ayakta denize karşı duran kadın. İleriyi görmeye çalışıyor, çok yakına bakmaktan körleşmiş gözleri. Ufukta ise bir şey gözükmüyor. Buzdan parça eriyor […]
Deli İşi – Berrin Yelkenbiçer
Tüm annelere ithafen – Berke’yle aynı şehri kazanırsak pavyona gideceğiz biz! dedi. Üniversiteye hazırlanan iki delikanlının hayallerini ifşa ediyorum şu an. Biri benim oğlum. Henüz reşit değiller. Pavyonun ne olduğu hakkında fikirleri olduğunu sanmıyorum. Ya da fikirleri vardır da daha ötesi yoktur diyelim. Deli akan kanlarına mecra arayışındalar. Büyüdüklerini ve artık bunu yapabileceklerini düşünüyorlar. Bunu […]
Kerem mi, Kerim mi? – Yüksel Akkuzugil
Kerem’in ismi, sözlük anlamı olarak “büyüklük, ululuk” demekti. Kerem’in babası oğluna bu ismi koyarken kendisi gibi bir işadamına ve köklü bir ailenin veliahtına da bu isim yakışır diye düşünmüştü. Kerem, gerçekten çok tatlı bir çocuktu. Kirpikleri göz alıcı derecede uzun ve kahverengi gözleri eskilerin çok etkileyici anlamında kullandığı sıpa gözleri gibi iriydi. Uzun boyu ve […]
Hüma – Salih Sezen
doldurup avuçlarıma bedeninden kopardığım çakılları duvarları hüma sıvalı kerpiç bir gece kondurdum çatlattı ağzını kırlangıçlar gagalayarak göğüne uçtular ardın sıra sen bir yermişsin gibi bir zaman geldi daha kendinde değilken mavilik bir parça senden verdim bir parça kendimden taş adayanlara raylar bir gökkuşağından geçiyordu bir yutkunuşumla yüzünün sarısından kalkan telaşlı duvak ardından bakan bir parmak […]
Agnostis 3 – Ece Kuru
Otobüsün hareketlenmesi ile başı dönmüştü bile. Düşündükçe inanamıyordu. Ne hızlıydı, korkmuş gözüktü. Oysaki adam bildiği sahillerde dolaşıyor gibiydi. Yüzünde sıradan bir duruş vardı. Ne korkmuş duruyordu ne de şaşkın. Havanın rengi çok güzeldi. Bu kızıllığın hiç bitmemesini umdu. Belki yolda bir kumsalda dururuz diye düşündü. Belki yüzerim, yüzdükten sonra kumsalda dinlenirim ve hava hala […]
Tanrı Aşk Kutsuyor – Cemal Karsavran
çatısız bir mekanda kadehin çin çin sesi sağlığa umuda ve biten güne vuruluyor kırmızılar içinde bir melek gözlerimde yanıyor tebessümü tanrı seni kutsuyor gölgesini kaybederken gün mavinin uçsuz bucaksız büyüklüğünde yakamozların dans ettiği deniz kıyısında ve de güneşin muhteşem sonunda büyüleniyorum tanrı ruhumu kutsuyor bütün renklerin gizemi gözlerimde düş oluyor hayalim denizler aşırı mavinin her tonunda […]
Poe’nin Şiirleri Üzerine Bir İnceleme – Cilasin Özgün
Büyük Bir Adam Ve Poe’ Nun Ruhuna İthafen Öncelikle söylemem gereken şeyler, ne kadar nesnel ve tarafsız yaklaşmaya çalışsam da, bunu başarmak için fazla sebebim pek yok bence. Çünkü Edgar Allan Poe’nun şiirlerini tekrar göz gezdirerek, okuduğumda etkileniyorum… Sonrasında demeliyim ki, bunları düşünmek, eleştirmek, tenkit şöyle dursun sadece, gücünden ve derinliğinden ve coşkusundan bahsetmek için […]
Seninle Nereye Gidiyorum – Kayhan Esen
Seninle nereye gidiyorum.. Tek bir kuşa bakmadan Günler nasıl da geçti Benim kafesim mi olacak Ya da hepsi bir aldatmaca için Kasımpatı.. Ah kokunu nasıl da özlüyorum. Yalnızlığımı terk ettiğim Orman da ürpertici Orada görüyorum.. Şimdi ayrılıyor Tüm papatyalar ve güller arasında Yalnız bir kasımpatı O kızgın dünyadan ne zaman gülümseyecek? Bak yine ayaklar altında.. […]
Ninemin Sandığı – Gülizar Tamer
Epey uğraştırdım, hazırlamaları zaman aldı; kuşların cıvıltılarını, bulutların çizdiği resimleri, gölgemde dinlenenleri hatırlıyorum. Kurumaya bırakıldığımda hatıralarım içimi acıtırdı, damarlarımda ki su çekildikçe sızılarım azaldı. İsmim değişmemişti ama görevim değişmek üzereydi. Yontuldum, kesildim, çivilendim, parlatıldım. Ustamın oflamaları, terlemeleri gittikçe azaldı. Bana baktığında gözleri ışıldar, ellerini ovuşturur oldu ismimin yanına sandık ilave edildi. Yeni görevime hazırdım. Alımlıydım […]
Son Yorumlar