sabah güneşi çözüyor
bileklerimize yapışan düğümleri
düş değil yaşadığımız hayatlar
kalbur üstüne çıkan günlerden azdır
senin yoluna değindiğim zamanlar
kaç odalı bir evden boşanmış soluğum
güvercin konumu yaşadım bütün balkonları
göğsümde çocukların o keskin bakışları
belleğin kıvrımlarını çabuk geçiyor
arkamızdan dökülen su
.
en çok harcadığımız umut oldu
karşılığı çok uzun bir süre bekleme
şükür duvarına çizdiğimiz resimler soldu
ben ayrılık değilim yüreğim un tozu
yemyeşil dillerin çağlayanı gövdem
taşına gücü yetmeyen değirmen
bir avuç tohuma bağlamış geleceğini
beni taşıran sınıfsız öğretmenlerin yolu
.
daha hiç yazılmadığım okullar var
gök alacası yollardan kavuştum denize
bizim bostanların yaprağı göbekli lahana
akranımız itkin acıların yazı baharı
taşlara çizilen kuş resimlerinden beri
yolumuzun üstüne düşer bu çiğit gölge
gökyüzü bir yerden yakalar bizi
yalnız senin için ayırdım ıssız yanımı
içimin sayları yağmur püreni geceler
divit damlası gözlerin öyle
Bir cevap yazın