Ne çok seviyoruz birinin hatasını bulup onunla dalga geçmeyi. Hatta onun eksikliğini kendi eğlence konumuz yapmayı. Başkalarının kusurunu konuştukça ortaya çıkardıkça kendimizi yükselteceğimizi zannediyoruz. Bunun kendimizle ilgili büyük bir sorun olduğunun farkında bile değiliz. Asıl kabullenemediğimiz kendi kusurlarımız aslında. Onlarla kavgamız bitmedikçe başkalarının kusurlarını ortaya çıkarmak ve onlar hakkında konuşmak kendimizi gizlediğimiz komik bir maske olmaktan öteye gidemeyecek.Mevlana “Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol” derken kendi kusurlarımızı başkalarının kusurlarını ortaya çıkararak gizleyemeyeceğimizi ve daha çok ortaya koyacağımızı da anlamış olsa gerek. Verdiği öğüt yine bize ayna tutuyor, önce kendimize bakmamızı önce kendimizden başlamamızı vurguluyor. Özgüveni en yüksek insanlar kendi kusurlarından kaçanlar değil onları bilen kabul eden ve gururla sergilemekten korkmayanlar. Bizlerse onlara baktığımızda o kusurları değil en güzel parçalarını görüyoruz. Ne kadar da ironi değil mi? Bir de bu insanlar sadece kendilerinde kusurlarla değil her türlü kusurla barışık olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Baktıkları yerde kusur aramıyorlar ya da birine iltifat ederken cimri davranmıyorlar. Onlar için kusurlar bile ayrı güzellik. Tabi eğer bahsettiğimiz fiziksel kusurlarsa. Hatalara gelirsek en iyi öğrendiğimiz şeyleri hata yapa yapa öğrenmedik mi? En iyi dersleri hatalarımızdan çıkarmadık mı? Utanmak ya da birilerini utandırmak niye? Kendi yolumuz, doğrularımız, zevklerimiz ve yaşam şeklimiz bir başkasına benzemiyor ve aynı hataları yapmıyoruz diye ondan daha üstün olduğumuza nasıl bu kadar emin olabiliyoruz anlamıyorum. Öte yandan aynaya baktığımızda gördüğümüz yüzde bizi rahatsız eden şeyleri gerçekten biz mi sevmiyoruz yoksa başkaları beğenmedi, eleştirdi, dalga geçti diye mi kendimizi her gün daha çok, daha fazla kusursuz kılmak için çırpınıyoruz? O kadar çok soru sorabiliriz ki bu konuda kendimize, sordukça anlamaya başladıkça zamanımızı ve mutluluğumuzu nelere heba ettiğimizi görmek oldukça üzücü olmaya başlıyor.Gelelim bu güzel öğüdün ana temasına. Gece gibi kusur örtmek. Gece dışarıda çevresine baktığında insan ne toz görür ne de toprak. Gözler sadece ışığa odaklanır. Işığın olduğu her yere. Eğer biz de birbirimizin kusurlarını ortaya çıkarmak yerine gece gibi örter ve öyle bakarsak birbirimize sadece özümüzde var olan ışığı göreceğiz. Güzelliği… Ali Eren Yildiz#alierenyildiz
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol – Ali Eren Yıldız
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın