Yanındayken ne kadar uzağım sana
Uzaktayken aramızda duran
sessizliği kırarak nasıl yakınım
Aklımda senin adın
Gökyüzü ben yıldızların kadarım
Soluğumda mağrur bir lalenin kokusu
Barut esmeri rüzgarda yanmış tenin
Eski Datça sokaklarında
O eski koyda
O eski şark yeliyle dokunsam
O eski ölmüş dostları hatırlayıp
Ellerim kırılsa
Yüzünü yüzüme değdir
Kayın ağacı gibi yaslandığın baban
Iyileşir umarım zira hüzün yakışmıyor sana
Vakitlerden kırlangıç vakti
Arzu’nun yerinde rakı içelim yine
Esmer ellerin açılmıştır kış geldi
Yaz öylece gitti
Bir daha göremedim seni
Gözleri yıldızlara bakıyor
Acıların ağrıların ve ayrılıkların
Çoğalttım yine başkalarının dertlerinde dertlerimi
Herkes dalıma kondu
En çok dertliler
Gülmedim
Gülmek ayıptı bunca dertlerin arasında
Efkar bağlamak hastı dallarıma
Dünyayı kendi hayallerinde sanan ne çoktu
Hepsi gencecik gitti
Mevsimler değişmez mi sanırlar
Bazı sözler yalnız karanlıkta söylenir
Bazıları hiçbir zaman
Söylenmemiş sözlerin güvenliğinde
Kalkıp gidenlerin ölüp kalanların
Mahpusların duvarların dilini yazdık
Seninle aynı işaretler geçip geldik bugüne
Aşk gibi sarılalım yine gelecek yazda
Datça da Arzu’nun yerinde…
21.11.2017 Mehmet Özgür Ersan Üsküdar
Bir cevap yazın