Belki bir gün gideriz yüreğim , farkında olmadan üstlendiğimiz sorumlulukları sırtlanmadan omuzlarımıza , ne dersin ? Var mısın bu şehrin kilitli kapısının anahtarını birlikte bulup çıkarmaya , ömrümü bir mahkum gibi dört duvarlarda hapis geçirmekten yana değilim bilirsin.Bırakıp gitmek fikri bu şehri , yüreğime her seferinde aynı sızıyı düşürse de gitmeliyiz yüreğim , çünkü sokakları küçücük ceplerimizi büyük sevinçlerle doldurarak çıktığımız Ali Amcanın bakkalına , çocukluğumuzun görkemli masal diyarlarından annemiz çağırmasın diye telaşla beklediğimiz , minik ellerin duvarlara sobe diye dokunarak küçük izler bıraktığı yerlere çıkmıyor artık.Sahiden çocuklar nerde yüreğim ? hadi gel bulup çağıralım onları sokaklara , bıraktıralım ellerindeki tuşsuzdan çok ruhsuz telefonları ve onlardaki o yapayalnız oyunları , birini öldürmek olmasın oyunun kazananı , zaten yeterince öldürüyoruz birbirimizi kalan şimdi de ekranların içindeki yanılsamadan ibaret düşmanlarımız mı?.. Gelmezler mi dersin , anneleri izin vermez mi , haklısın belki de kimbilir bizim bile yanımıza gelmezler ,gelemezler çünkü onlar sıkı tembihliler tanımadıklarıyla konuşmayacaklarına , şeker uzatan abinin şekerini almayacaklarına…Gitmeliyiz çünkü sokakları zamana ha yenik düştü ha düşecek insanların anlamsız acelesiyle dolu artık , kimse bakmıyor ötekinin yüzüne çünkü gezecek görecek bir sürü mağaza yetiştirmeleri gereken onca fotoğraf var hesaplarına.Fotoğraflar , hani hep mutluymuşuz gibi görünen sahneden bakılınca , arkaplanı ise yıkıntılarla dolu çeşitli maskeler ve onlara uygun kostümlerin enkazı ile dolu olan. Ama biz güçlü olmalıyız yüreğim sevmekten yenilmekten korkularımızdan bahsetmek yakışmaz bize , bir plak gibi hep iyiyim demeli ve bu yalana kendimizde inanıyormuş gibi yapmalıyız , ama nasıl yaşayabiliriz böyle , nasıl gülebiliriz gerçekten , sahiden ? onca öykünün gözlerimizin önünde yitip gittiğine şahit olurken.İnsana verilmiş en büyük ceza budur sanırım , yanıbaşında katledilen insanların çığlıklarına derman olamamak , elinden bir şey gelmemesi ,sadece izleyebilmek, izlemek mecburiyetine getirilmek ve ben mecbur olmak istemiyorum , bırakın dans edeyim yıldızlarla , gözlerinin gülmesine izin verilmemiş çocuklarla , acının tatsız tuzsuz tarifini verebilecek insanlarla , cinsiyetim için dinim için rengim için düşüncelerim için yargılanmadığım bir şehir yoksa öldürün beni.Evet öldürün , çünkü yaşamak bu değil ,ölmekte şu dünyada nefes alma fonksiyonunun işlememesi ,organların iflas etmesi , beynin ölümünü gerçekleştirmesi yahut kalbin durması değildir zanımca , ben yaşarken defalarca ölmüş insanlar biliyorum.Korkuyorum , yaşamaktan korkuyorum , sevmekten sevilmekten korkuyorum. Umut etmekten korkuyorum , ben onları özene bözene büyütürken her gecemde , gündüzümde , gözlerimin daldığı her dakika ve her saniyede hayallerimin rengarenk dünyasında , öldürülmelerini istemiyorum gözlerimin önünde , acımasızca. Dünya ölüyor albayım , dünya ölüyor usul usul , yavaş yavaş.İnsanlar ise kalplerini bırakmışlar kaf dağının ardına. Buranın kuralı , bir kağıt parçası misali buruşturulup fırlatmak olmuş en temiz duyguları , gerçek sevinçleri , gözyaşlarını.En pahalı , en marka makyaj malzemelerinin kapatacağı sanılmış en kıyak üzüntüleri. Yırtık bir kıyafet ama güzel bir hayat yerini dışı güzel ama içi yırtık hayatlara bırakmış.Şu sokaklar diyorum yüreğim , düşlüyorum da , düşünmeden , korkmadan , gülümseyerek farkında olmadan , bana zarar vermeyeceklerini bilerek etrafımdakilerin , çıkarken kapıyı 3 kere kilitlemeyerek çantaya koruyucu bir alet koysam mı diye düşünmeden çıkıp yürüdüğüm sokaklar olsaydı keşke derken telefonuma bir bildirim sesi geliyor ben bunları yazıp düşünürken , İstanbulda bir canlı bomba saldırısı daha diye.Bombanın bile canlı olabildiği bir dönem diyorken bu hayaller bana çok uzak bir yerden el sallayıp veda ediyor teker teker , görüyorum ama gitmeyin diyemiyorum.Güle güle hayallerim gelin gerçekler diyor içimdeki hissiz ritimsiz ses , ritimsiz sesler beni hiçbir zaman memnun etmemiştir ey ritimsiz sana bunu söylemeliyim, size ısrar ediyorum insanlar dinliyorsanız beni peşimden gelin gelmiyorsanız da ben yüreğimi de yanıma alır çocuklarımı sokaklara çağırmaya giderim.
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın