Dondurmayı yiyebilmek için yazın gelmesini beklemiyorum artık. Portakal yiyebilmek için kışın gelmesini de… Eskisi gibi sevemiyorum da zaten onları. Çok sevdiğim bir oyuncağımı çokta sevmediğimi fark etmiş gibiyim. O kuşkusuz, katıksız, sorgusuz sualsiz sevgiyi naftalinli kazakların arasına kaldırmış gibiyim… Ben biraz büyümüş gibiyim. Mevsim gözetmeksizin talep ettiğim an istediğimi bulabilmek mutluluk değil acı veriyor bana. Bir şeylerin, birilerinin yollarını gözlemenin arzusu eski mektuplar gibi bende. Fakat işte… Bir yerde yanlış bir şeyler var gibi. Hiçbir şeyin değeri yeterince ödenmiyor gibi. Büyük marketlerde kış olmasına rağmen dondurmayı gördüğümdeki şaşkınlığımı hatırlıyorum hala. Orada olabilmesinin nasıl mümkün olduğunu eve gidene kadar düşünüşümü. Bana öyle uzak görünmüş olmalı ki almak için anneme tek bir istekte dahi bulunmamıştım. Kışın dondurmanın buralarda ne işi olabilirdi ki? Kışın dondurma için tatil değil miydi? Değilmiş. Onu da değiştirmişler. Küçük bir çocukken seni mutlu eden şeylere verdiğin büyük değerin böylece aşağılanması büyük zararlar verebiliyor insana. Ruhun ilk saygısızlığı acı verici bir biçimde tanıyabiliyor. Benim ruhum ilk darbesini öyle kolay kaldıramadı. E dondurmayı da bir daha eskisi gibi sevemedim. Sonra neden büyüklerin çikolatalı dondurmayı değil de sadesini sevdiğini anlarım diye ellemek istemedim. Gerçi bu aralar elleme diyende yok zaten. Elleme diyen olmayınca da eski tadı kalmıyor galiba. Tutturası gelmiyor insanın öyle tatlı tatlı, çocukça heveslerle yiyesi gelmiyor. Hem artık markete gittiğimde beni o soğuk reyondan çekip çıkaracak kimsemde yok. Market arabasını ben süreceğim diye kavga ettiğim biri de yok. Dondurmaya şaşkın şaşkın bakan büyümüş gözlerimi yanlış anlayıp hasta olursun bu havada yenmez diyenimde yok. Zaten köye motoruyla gelen sakallı amcada yok. Dedemin elinden tutup çekiştirebilecek bağıra bağıra dondurma isteyebilecek bir çocukta yok. Galiba büyüdükçe çoğu şey yok. Üstüne üstlük geçen gün babam elinde dondurmalarla yanımıza geldiğinde bana sadesinden getirdiğini gördüm. Bir süt beyazı dondurmaya, bir babama, birde kardeşlerimdeki renkli dondurmalara bakakaldım. Ben çikolatalısını severimde diyemedim. Utandım. İçimde hiç tanışmak istemediğim biri eteklerini çekiştirip hırkasını önünde toplayarak başını önüne eğdi. -Çikolatalı mı? Yok canım. Bu yaştan sonra?
Bir cevap yazın