“ Beyaz Geceler” Ünlü Rus Yazarı Dostoyevski’nin en ünlü yapıtlarından biri olup; elinize
aldığınızda soluksuz okuyabileceğiniz ve okuduktan sonra da üzerinde uzun süre durup düşüneceğiniz
bir eserdir. Eserde, hem Petersburg (Leningrad) şehrinden, hem de bu şehirde yaşanan bir aşktan
ve bu aşkın onu yaşayanlar üzerindeki etkilerinden, onların duygularını ve yaşamlarını nasıl
değiştirdiğinden bahsedilmekte; gerçek bir aşkın ne olup olmadığı ya da ne olabileceği sorgulanmaya
çalışılmaktadır. Bu eseri okuduğunuzda, eserde bahsedilen saf ve temiz aşktan etkilenecek;
günümüzde de böyle aşkların olup olmadığını sorgulayacaksınız.
Hikâye, Petersburg’ un ve ilkbaharda uyanan doğanın tasviri ile başlayıp; Petersburg’ da
yaşayan insanların ve evlerin özellikleriyle ve yazarın şehir ve doğa karşısındaki duygularıyla devam
etmektedir. Yazarın şehrin ve insanlarının özelliklerinden bahsetmesi, kısmen Orhan Kemal’ in
İstanbul’dan Çizgiler adlı kitabındaki hikâyeleri andırıyor. Ancak İstanbul’dan Çizgiler’ de şehrin
insanların özellikleri ve yaşantıları daha uzun ve ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır. Bunun nedeni
burada daha çok bir aşkın, aşk duygusunun söz konusu olmasıdır. Bu aşk hikâyenin kahramanının
geceleyin şehirde dolaşırken bir kanalda sarı şapkalı bir kızı hüzünlü bir biçimde ve ağlayarak nehre
bakarken görmesiyle başlamakta ve kahramanın kızı takip edip onu sırnaşık birinin elinden kurtarıp
tanışmasıyla güçlenmektedir. Kahramanımız, henüz yirmi altı yaşında olup kadınlarla fazla ilişkisi
olmayan, insanlara uzak, yalnız yaşayan bir erkektir. Tanıştığı ve ismi Nastenka olan kız da tıpkı
kendisi gibi toplum içinde yalnız biri olup, ninesiyle birlikte yaşamakta, diğer insanlarla fazla bir
ilişkisi olmamaktadır. Ayrıca o da erkekleri fazla tanımayan ve bilmeyen bir kızdır. Bu özellikleriyle
eski çağların tipik bir saf ve masum kızı görünümündedir. Kızın bu yalnızlığının bir nedeni de otoriter
ve görme özürlü ninesinin ona olan güvensizliği ve onu sürekli yanında tutmak isteyerek kontrol
etmesidir. Annesi ve babası olmayan kıza ninesi hem analık hem de babalık yapmak istemektedir.
Tanışmadan sonra kahramanımız Nastenka’yı yakından tanır ve ondan iyice etkilenir.
Bu da ona olan aşkının kuvvetlenmesine ve kalbinin yaşama sevinciyle dolmasına neden olur.
Ancak kızın daha önceden tanıştığı ve sevdiği bir erkeğin olduğunu öğrenmesi onu üzer ve hayal
kırıklığına uğratır. Nastenka daha önceden ninesini de atlatarak ve ikna ederek tanışıp konuştuğu,
sayesinde tiyatroya giderek ilk defa toplum içine karıştığı genç adamın söz verdiği halde kendisiyle
buluşmamasından ve kendisine mektup yazmamasından dolayı derin bir üzüntü ve hayal kırıklığı
içindedir. Kahramanımız Nastenka’nın sıkıntı ve acılarını onunla paylaşır, onu sevgilisinin dürüst
biri olduğuna, elinde olmayan nedenlerden dolayı kendisini aramadığına ve sevgilisine bir mektup
yazmaya ikna edip; yazılan mektubu Nastenka’nın söylediği adrese bırakır. Bu sırada Nastenka’ya
âşık olmasına rağmen onun içinde bulunduğu durumdan, sevgilisinin onu arayıp sormamasından
yararlanmaya kalkmaz ve ona büyük bir güven verir. Bütün bunlar kızı yeniden mutlu eder ve
kahramanımıza arkadaş olarak büyük bir sevgi duyar. Ancak mektuba cevap gelmemesi Nastenka’yı
yeniden hüzne ve acıya sürükler ve Nastenka kahramanımıza dürüstlüğü ve yardımseverliğinden
ötürü arkadaş olarak büyük bir sevgi duyduğunu söyler. Kahramanımız onun bu hüzünlü haline
dayanamaz, onun ümitsizliğe kapılmamasını ister ve sonunda ona duyduğu derin aşkı itiraf eder.
Kız bunu duyunca önce şaşırır, sonra ise içindeki güven duygusunun etkisiyle ve eski sevgilisinden
ümidini kestiği için kahramanımıza yakınlaşır. Kahramanımız artık mutluluktan uçmaktadır. Ancak
eski sevgilinin tam bu sırada ortaya çıkmasıyla Nastenka’ nın onu görüp boynuna atılması bir olur.
Bu durum önce kahramanımızı üzer; ancak kızın kendisine içtenlikle teşekkür etmesi, mektup yazıp,
bu mektupta kendisini bir arkadaş olarak sevdiğini söylemesi ve kendisinden de arkadaşça bir sevgi
beklemesi kahramanımızı mutlu eder ve ona duyduğu aşk onun mutluluğunu kendi mutluluğundan
üstün tutmasını sağlar. Kahramanımızın senelerce yaşadığı yalnızlığın içine yeniden dönmesiyle
birlikte onu avutan en önemli şey bu mutluluktur.
Bu eser çarpıcı ve sürükleyici dili, kısalığı ve kahramanlarının azlığı ama üzerlerinde
yoğunlaşılmasıyla çok nitelikli bir öyküdür. Öyküde gerçek aşkın, bencilce sahiplenmeye,
köleleştirmeye dayanmayıp, karşısındakinin duygu ve düşüncelerine en az kendisinin ki kadar değer
vermeye, onun tercihlerine saygı duymaya ve onun mutluluğunu yürekten istemeye ve bundan
mutluluk duymaya dönük bir edinim, en insancıl bir duygu olduğu ortaya konmaktadır. Bu eser, aşkın
metalaştırılmaya çalışıldığı günümüz toplumları için de iyi bir derstir.
Beyaz Geceler: DOSTOYEVSKİ
Çeviren : Nihal Yalaza Taluy. Varlık Yayınları İkinci Basım: 2012
Bir cevap yazın