bir ceviz içi kadardı yalnızlık
küçük bir kabuktan
büyük bir yutağa
bu savurganlık
bu dolanbaçlı sözler
tabiat şairleri nerdesiniz
biraz aşk’a ara verip
geceyi şarabıyla unutun
bir fecir vakti
maviyi dudaklarından özgürce
güvercin kafalarından martı tırnaklarına kadar
bırakın
bırakın çıkartmadan geceliğini gündüze
o topuklarından göğüslerine kadar sevdiğiniz
kadınları
aşkı ilk soluğunda
bırakın
ökseli dalların yapışkanlı kuşlarını
küfelere takılan çocuk parmaklarını
avuçlarında yeşil ayrılıklarla
anlatın.
kızarmadan domatesleri dişleyen
kargaların bakışlarını
o ezilmiş üzümlerden doğma
şehvet fıçılarını
gugukkuşlarının bir ağaçtan bir ağaca sıçrayışını
pencere aralığından
erik ağaçlarına uzanan minik elleri
anlatın
bırakın sevdayı güneşe
bırakın
kışa hazırlanan bir anneyi
hatırlayın
tarhanasını serdiği güneşli damları
acısını parmak uclarında iplere
kurusun diye biberleri
hep kaygılı
konserve kutularında ki ezmeleri
bulguru patatesi soğanı
telisleriyle
hatırlayın
bırakın bu nesli
bırakın aşk’a sevdayı
bırakın
Bir cevap yazın