Hayat umutlar, bekleyişler, sevinçler, hüzünler yumağı. Bazen hüsran. Bazen bir sürpriz. Çözülmez bir bilmece. Kurgusuz, rasgele yani bir balıkçının avını beklemesi gibi. Plânların çoğu zaman suya düşebildiği tanımsız bir süreç. Ne büyük hayallerle evlenir gençler. Aşklarına kavuşmuşlarsa hele. Mutlu olmamaları için bir sebep yoktur ortada. Bal ayları…Cicim ayları…Geçim ayları…İstemeseniz de uzanır eller, ağu saçar yabancı diller üstlerine vazifeymiş gibi. İnsanların en büyük gıdası dedikodu. “Kim? Kiminle? Nerede? Ne zaman? Ne yapmış ya da yapmamış? Hiç öyle olur muymuş? Hiç adap, edep bilmiyormuş anam bu yeni nesil. Ayıpmış, hem de çok ayıpmış.” Soruların ardı arkası kesilmez bir türlü. Taa ki onların düzeyine inip ağızlarının payını verene kadar.
“Evlenen benim kardeşim. Size ne yahu? İster kaynanamla otururum, ister ayrı bir evde. İster klasik mobilya alırım, ister modern eşyalarla donatırım evimi. Ben size karışıyor muyum ayol? Size ne benim çocuğumun olup olmamasından. O ne çirkin bir söylem öyle…Kısır falan…Nasipse olur. Hem teknoloji oldukça gelişti. Her sorunun çaresi var tıpta. Kısır bile olsak tüp bebek denilen bir uygulama var günümüzde. Hem ben çok seviyorum tüp bebek uygulamasını. Aşı bir tutarsa var ya…İkiz, üçüz, dördüz çocuklar doğuyor bir seferde. Hepsi bir büyür, ele gelirler, ne güzel olur.”
Dedik ya hani ‘evdeki hesap çarşıya uymazsa’ diye…Bizim evdeki hesap da öyle işte. Uymadı çarşıdakine…Bir ay…Üç ay…Beş, yedi, dokuz, on ay …Olmayınca olmuyor işte. On ay boyunca duymadığımız laf, çalmadığımız jinekolog kapısı kalmadı. Teşhis hep aynı. “Kadın uygun değil hamilelik için. Ön tedavi şart.” Çocuk yapamamakta, özürlü taraf, siz iseniz, önce dünya yıkılır başınıza. Sonra kaynana, görümceler, eltiler, yan komşu, öteki mahalledeki eski kapı komşusu…Yani gereksiz insanlar ordusu.
Tedavi gerekiyorsa olunur, doktorun sözleri emir kabul edilir ve yapılır ne diyorsa. Ara sıra kontrol ister doktor civanım. Harfiyyen uyulur talimatlara. Haplar yutulur kutu kutu. Bingo…
Onbirinci ayın sonunda pozitif çıkar hamilelik testi. O geveze papağanlara hava atma zamanıdır şimdi. Büyüyen karnını gere gere bir salınır ki yollarda bakamaz utancından zevzek ağızlar. En sıcacık dua, her sabah penceresinde oturan kötürüm teyzeden gelir: ” Allah kurtarsın yavrum, sağ salim kucağına alır, büyültürsün. Hayırlı evlat olur inşallah. Biri bulunca pes etme sakın. Buna bir de kardeş lazım kızcağızım.”
Hay ağzın bal yesin teyzem. Allah razı olsun. Keşke herkes senin kadar yüce gönüllü olsaydı. Sen melek oldun, göremedin ama duaların kabul oldu, sağlıkla doğdu bebeğim. Bir de kardeş geldi arkasından çok şükür. Aslanlar gibi iki oğul yetiştirdik devlete. İkisi de çok hayırlı, ikisi de merhametli kocaman iki yürek. Ruhun şâd, ışığın bol olur inşallah.
Bunca yaşanmışlık, derstir bana. Kimseye sormam. “Neden çocuğun olmuyor?” diye. Yahu bana ne? Keyif onların, köy onların. Üçüncü kişiye…
Siz getirin gayrı gerisini.
Yasemin Evren
Kuşadası
Bir cevap yazın