Yine bir kadıköy gecesi,
Koltuğumda,
Gecenin kasvet ve kederi içinde boğuşmalar,
Uyuma ve uyumama arası kararsızlıklar,
Uykusuzluk çıplak yalnızlık, koskoca insan okyanusunda yalnızlık,
Ama uyumak gerekli,
Sabaha efendilerine daha güçlü hizmet edebilmek gerekli,
Sabaha dinç bir uyku,
Minibüste, otobüste asık suratlı insanlar,
Elektronik kapılar,
Kışın keskin soğukları,
Dindar iş ahlakı ile çalışmalar,
Harcanmış zamanlar,
Mesai bitimini sabırsızca beklemeler,
Ve sonra yine kadıköy yolları,
Belirsizlikler, muğlaklıklar zihinlerde…
Gün akışı içinde ani kırılmalar yaşamalar,
Sonra tekrar yenilenmeye çalışmalar,
Geçmişin acıları ve geleceğin kaygıları arasında boğuşmalar,
İki asfalt yoluda seçmeyip aradan yürümeler,
Bu sancıyı atlatmak için sıkça ihtiyaç duyulan carpe diem hapları,
Tüm bunlar uygarlığın laneti mi yoksa boktan ego mu?
Nedir bizi bunca boktan ego’ya sahip kılan
İzlediğimiz temel reisler, ninja kaplumbağalar mı beyinsizleştirdi?
Beklentiler böyle mi yükseldi?
Güç dengeleri ile dost, sevgili edinmeler,
Eşikler belirlemeler,
…
Galiba yine ertelemece…
19.03.2015 Ali Boztemir
Bir cevap yazın