Gelmedin. Bekledim. Saatler geçti.. Masam sessiz, boş tabaklara takılı kaldı gözlerim. Garson uğradı birkaç kez. Alaycı bakışları kenetlendi yüzüme önce, sonra hüzne döndü gözleri. Bekledim. İnsanlar geldiler, gittiler. Kadınlar, erkekler. Evli olanlar, bizim gibi sevgililer, öfkeyle birbirlerine bakanlar, bıkkınlar, oradayken yalnızlar, aşk kokanlar…Arkadaşlar, dostlar, akrabalar…
Cebimdeki hediyeye çıkarıp baktım defalarca. Sana layık mı diye çok düşünmüştüm alırken. Aylar öncesinden planladığım bu gece gibi. Elim telefonuma gitti birkaç kez fakat aramak istemedim seni. Başta evden çıkamamışsındır diye düşündüm, sonra bu yalana kendim de inanmadım.
Garson masayı donatmış fark etmedim. Tapenade Verte yanında soğanlı, ançüezli, zeytinli küçük tartlar. Beş yıl önceki aynı menü. İlk bu restorana getirmiştim seni hatırlarsın. Bir daha da denk gelmedi, gelemedik. Terastaki bu masaya oturduk, koyu bir sohbet geçti aramızda. İlişkilerden konuştuk. Yalnızlığına dem vurdun çokça. Yüzeysel dostluklardan yakındın. Yüzüne dokundum ilk kez. Utandın. Böyle şeylere alışkın olmadığını söyledin. Kelimesi kelimesine hatırlıyorum. Bir de erkekler detayları hatırlamaz derler. Palavra. Beş senenin her dakikasını anlatırım size. Seyahatlerimizi, yediğimiz yemekleri, dinlediğimiz şarkıları, izlediğimiz filmleri, gittiğimiz konserleri, her şeyi.
Ona dair ne varsa bilirim. Hangi marka ruju kullandığını, en çok hangi renk ojeyi sürdüğünü, kuaförünü, çantasının, ayakkabısının markasını, arkadaşlarını ve sevdiği sevmediği ne varsa hepsini. Siz sevdiğiniz kadınla ilgili bu tür şeylerle ilgilenmezsiniz. Zor gelir öğrenmek. Anlamazdan gelirsiniz ya da. Ben bilirim oysaki. Faruk’ta bilmez. Zannedersiniz ki bütün bunları öğrenmek kadını şımartmaktır. Hadi oradan! Sevgilinizi, karınızı tanımazsınız ve sonsuza kadar sizi sevmesini beklersiniz. Siz ve Faruk gibiler.
Orkestra yerini almış. Historia de un Amor…
Artık yanımda değilsin sevgilim
Ve ruhumda sadece yalnızlık var
Gelmedin. Kalktım artık. Üstüme giydim şarkıyı. Dışarıya çıktım. Hava soğuk. Ayaz yüzümü kesti. Yine de yürümek istedi canım. Gecenin koyu karanlığına sığınmak. Kimsenin beni göremeyeceği kuytu yerlere çaresizliğimi gömmek ve günün hiç doğmamasını dilemek. Telefonum çaldı.
‘‘ Öldü,’’ dedin. Sesin titrek ve cılızdı.
‘‘ Kim? ’’
‘‘ Faruk.’’
Duraksadım bir an.
‘‘Ani bir kalp krizi.’’
‘‘ Hastanedeyim.’’
‘‘ Geliyorum ,’’
‘‘ Yok olmaz, şimdi olmaz.’’
Derinlerden bir hıçkırık kulağıma yerleşti, telefonun kapanmadan önce. İnce, içten samimi bir hıçkırık. İnanamadım. Belki yanılıyorumdur ,belki de gelemediğinin acısıdır bu, belki….
Gözlerimle görmeliydim seni. Hastaneye gittim. Uzaktan izledim her halini. Etrafın kalabalıktı. Ağlıyordun. Gözlerinin altı torba torba olmuştu, sesini duydum belli belirsiz. Kısık, acılı sesin yankılandı beynimde.
Bıraktım orada seni. Bir sigara kondurdum dudaklarıma. Sigara paketini çıkarırken sana aldığım hediye geldi elime. Kaldırıma fırlattım. Üç beş kere sekti yerde. Adımlarımı yavaşlattım ağır ağır geceye karıştım.
Tanrı beni neden sana aşık etti
Daha fazla acı çekmem için mi ?
BİR YILDÖNÜMÜ HİKÂYESİ -Didem Sayat
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın