11 Mart’ta ülkemize giren koronavirüs salgını üzerinden tam altı ay geçti. Bu altı ay içerisinde otuz büyük şehir ve Zonguldak’ta hafta sonları sokağa çıkma yasağı getirildi. Okullar tatil edildi ve günler önce üniversitelerin yıl sonuna kadar kapatıldığı açıklandı. Cumhuriyetimizin 100. Yılını balkonlardan kutladık.
Öğrencilerin geleceğini belirleyen sınav ekonomik takvime göre belirlendi. Yıllardır sürdürdüğümüz bayramda el öpmek ziyaret etme gibi gelenekler raf kalktı. Herkesin dilinde kurban bayramında biter sözü damağımızda takılı kaldı. Çünkü biz büyüklerimiz zarar görmesin diye onları ziyaret etmek yerine tatil köylerini ziyaret ettik ve virüsün yayılmasını kesinlikle engelledik. Çene altımızdaki maskeleri hiç kıpırdatmadan dolaştık. Bahanemizde nefes almak oldu ama şunu bilmiyorduk, çoğu kişin o anda solunum cihazına bağlandığını. Bir şey olmaz ki bizim aileden değil zaten diyerek geçtik. Çünkü insanın bir şeyi ciddiye alması için ilk önce onu yakından yaşaması gerekir.
Ne olsa sayıda düştü dedik çenemizin altındaki maske ile dolaştık durduk. Şimdi ise vaka sayıları artıyor. Resmen zaman makinası bulduk, iki üç ay geriye götürüyor bizi. Şu her an sosyal medyada lanetler saydırdığınız 2020 yıllana lanet yağdırmaya devam edeceğiz gibi duruyor.
Asılda her şey bizim elimizede biz ne kadar önem alırsak, sadece 30 Ağustos’ta bulaşan virüsü her gün bulaştığını düşünürsek o kadar hızlı bir şekilde kurtuluruz bu virüsten ya da çenemizin altına bir maske daha ekleriz bekleriz bakalım vaka sayıları düşüyor mu diye.
Bir cevap yazın