İçerideyim. Burası karanlık. Yalnızım. Burası sessiz. Acı çekiyorum bedenim hissiz. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum, burası uzakta. Duvarlara vuruyorum, burası arafta.
Beni yok etmeye yeminli gibi her şey. Nefes alışıma düşman bu gece. Sevgime imkansız o adam. Odamı aydınlatamıyacak kadar hiç artık hayatımda. Son dalımdı o dal kırıldı. Küçük bir melteme hatta bir fırtınaya beni bıraktı. Uçsuz bucaksız gökyüzüne itti beni. Bilmiyor muydu? Benim gökyüzüm onun gözleriydi. Giderken hiç mi düşünmedi? Yüreği, bedenime eşitti. Donuk, yetersiz, çaresizdim.
Kanadımı kırıp bıraktığı fırtınada uçmamı bekledi. Enkaz altında bırakıp yaşa dedi. Duygularımı alıp yaşa dedi. Duygularımı alıp mutlu olmamı istedi. Ömrümün en güzel hayaliydi. Bitmez sandığım rüyadan uyandığımda, dipteydim, gitmişti. Çünkü bu işler böyleydi. Onun bir gün gitmesi gerekecekti, benim ise kalan olmam, yaşama tutunmam gerekti.
Kokusunu bilmedim hiç, tenine dokunmadım, yüzünü avuçlarımın içine alıp öylece bakamadım. Hiçbir şey demeden, susup o gözlerde kaybolamadım. Yanında geçmedi saatlerim, onu özlemekten başka seçeneğim olmadı benim. Ama vazgeçmedim. Mutluydum halbuki. Kandırılsam da, huzura erdiğimi sandığımda gitmişti de olsa, hissedebildiğim için ümitliydim.
Ümit beni besledi. Bekle dedi, elbet bir gün, gün olur da seni hatırlar, son defa bakar gözlerine. Sayılması gereksiz birkaç saniye için sarf ettim günlerimi. Her zaman boşa çıksa da ümidime güvendim. Yine aynı yerdeyim ben, yine bekleyen.
Bir cevap yazın