Vedâ Divânı şairine…
azdım çok azım kendime siyah yağmurlar gibi
ağrılı, aydınlıksız üşüdüm kapıda
anahtarı biri bulsa çevirse çevirse kendine
şeref parmağıyla bassa ney’in do sesine
açılsa koyu dünyam yükselsem
sonra gelsen
işte bunu gül gibi bekledim
kar uyurken boy verip açar mı eflatun çiçekler
eski ellerimle ev yapabilir miyim cam bulutlara
tutunur muyum okyanusa asi rüzgârın düşürdüğü yerde
bilmem ki şair…
hadi ‘çaldır kendini’ duyduğum yeşil ses
tutuşturdu bahçemi
seyrettim dünyayı flaubert’in yaşında
kıvrıldım göğsüme süslü gül gibi
azdım, çoğaldım imlâsız hayallerimle
başka divânda yaşadığımı
kalp yurduma basa basa hissettim
öptünüz kabuğumdaki eflatun yarayı
suyu dinle toprağı anlat seni unutma* hadi
çaldır kendini! ihbar et suçu
süslü gül gibi
belki de hiçbir zaman
mavi huzur yaşanmayacak bu kadar
uzun ölmeyeceğim ney odalarındaki aşk gibi
bir daha kalp yurdumu iki kelimeyle
en militan kırmızı çalmayacak
Bircan Çelik
*Ahmet Telli
Bir cevap yazın