Karneye geri sayım,, ve hatta köy ilkokullarına gıpta ediş
o zamanlar okullarda mayıs bayram ayı,,
maarif sıkıştırmıyor son yazılı, giriş sınavı,karne parası diye ..önlükler atılıp annemizin diktiği bembeyaz bluzlar, şortlar giyiliyor, özgür, mutlu ve kendimizi seve okşaya koşuyoruz okula.
okulda ilkyaz havası, heyecanla tatil planları yapılıyor , geçen yaz maceraları o küçücük beyinlere şimşek hızıyla gelip yerleşiyor yeniden ..öğretmenimiz dersleri boşluyor, anlattıkları hep hayata dair güzel şeyler,, büyüme isteği buharlı bir lokomotif gibi göğsümüzün tam ortasında hızla yol alıyor..
bizlere ne’ler olabileceğimizi anlatıyor, bir bilim insanı, bir sanatçı ,bir öğretmen, bir astronot….hayallere öylesine sürüklüyor ki bizi paydos ziliyle eve koşup annemize bilmem kaçıncı kez “büyüyünce olmak istediğimiz ‘ i anlatıyoruz,,ah ! o karne günü…o zamanlar hepimiz mahallemizdeki okula gidiyoruz, yaya ve ” tek başına “..
okul kapısında ebeveyn kalabalığı yok,,kontrollü bakışlardan uzağız, otokontrol bizim içimizde..
çığlık şamata ter içinde eve elimizde bayrak gibi salladığımız karneyle koşuyoruz, ..bisiklet ya da başka bir hediye umMAdan !
annemiz bizi hemen anneanne-babaanne el öpmesine götürüyor elimizde karne.Ve tüm gün mutfaktan çıkmayarak şahane bir kutlama yemeği hazırlıyor akşama…
baba da gelince hep birlikte, kırmızı bir şişe gürültüyle açılıyor, mis gibi Fransız mönüsüyle çatal-bıçak-peçete kuralı ihmal edilmeden , tatil planlarının son rotüşları yapılıyor masada
sonrasında pikaba bir mireil metyu plağı konulup anne-babanın o küçücük salonda vals yapması uykulu gözlerle izleniyor…tatilin iLK günü ! annemiz çoktan , sümerbank’tan bir metre basma alıp, üzerine donumuzu koyup biçmiş, bir şort yapıvermiş bile , babamız da cumartesi olduğundan elimizden tutup cami altındaki tek ayakkabıcıdan gelenekSeL beYaz SaNdaLetlerimizi alıyor.. İŞTE sokaklarda eylül ayına kadar koşmaya haZırıZ !Ve illâ ki kısa da olsa bir deniz kampı…erdek, çeşme,kuşadası,bodrum…hele bodrum köy o zamanlar, kıyıda bisiklet sürmek, tommiks teXas okumak, kumru ötüşlerinin ninnisiyle öğlen uykularına yatmak ,
akşamüstü tahta sandalyelerde oturup denize karşı gaZoz içmek,
şehirde her gece yazlık sinemaları dolaşıp, filmin tam sonunda uyumuş numarasıyla eve kadar kucakta taşınmak
ileride büYük adaM olma hevesiyle külahta çiğdem satışına adım atan ağabeye çıraklık etmek,,, su savaşları….Velhasılı ….ege’nin çocukları kimilerinin dediği gibi ne TEŞHİRCİ, ne de kendini beğenmiş değiLLerdi !!
Onlar ” İKLİMİN ÇOCUKLARI “ydılar .. İçteN, Dürüst,Hayat dolu..
Ne istediğini bilen ve Özgüvenli…
CiNSiYETSİZ DOSTlukların NESLİ’ydiler !!!….. /
Çocukluğumun Yaz’ları-Ruhsar Ünsal
Yorumlar: 1
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal