Bay Z kafeden çıktıktan sonra doğruca evine gitti. Evi fabrikanın biraz ilerisinde gecekondu mahallesinde yıkık dökük bir evin ikinci katıydı. Böyle bir semti böyle bir evi seçmesindeki amaç maaşının az olması değildi çünkü maaşı oldukça iyiydi. Bu mahallede suç oranı yüksekti. Bay Z de dedektifliği sevdiğinden evini tutmadan uzun süre yaşayacağı yer konusunda araştırma yapmıştı. Suça ne kadar karşı da olsa suç ve suçlularla aynı mekanlarda yaşıyor olmak ona ayrı bir zevk veriyordu çünkü o polisiyeden ibaretti.
Bay Z akşam yemeğini kendisi hazırladı. Masanın ortasına da otuz beşlik rakısını koydu. İşten dönerken balık almıştı. Yanına da kavun ve ortaya da salata yaptı. Kendince hazırladığı mezelerle de masayı süsledi. Masaya oturmadan başucu kitabı olan Katilin Vicdanı adlı kitabı eline aldı ve yemeğe başlamadan kaldığı yerden birkaç sayfa okudu. Bay Z nin en sevdiği alışkanlığıydı bu çünkü yemekten önce kitaptan iki üç sayfa okumak Tanrı’ya ellerini açmak gibiydi. Kitaptan iki üç sayfa okuduktan sonra kitabı masanın yanında bulunan kanepenin üzerine bıraktı. Rakının kapağını açtı. Bardağına buz ve rakı koydu. Bu arada dışarıda olabildiğince yağmur vardı ve gök gürültüsü pencereyi patlatacak derece şiddetliydi. Bir parça balık attı ağzına sonra rakısını kaldırdı. Ardından kavundan aldı. Aklında B vardı. Ona ne cevap verecekti? Onun verdiği işi almalı mıydı yoksa almamalıydı? Dedektifliğe adım atmak da istiyordu ama yine de korkuyordu. Hem fabrikada akşama kadar çalışacak hem de bir yandan B nin eşini arayacaktı. Bu gerçekten çok zordu. Rakı kadehini tekrar kaldırdı:
-Bu işi her ne pahasına olursa olsun kabul etmeyelim. Korkaklığımı yenemezsem hayatım boyunca muhasebeci olarak kalırım ve öylece ölüp giderim diye düşündü. Yine de işi kabul edip etmeme konusu aklına geldikçe saçma düşüncelere saplanıp kalıyordu. Rakı da bitmek üzereydi. Saate baktı. Çoktan gece yarısını geçmişti. Sonunda;
-B den bir süre daha mühlet istemem gerekiyor diye düşündü.
O gece yatağa uzandığında acayip derecede başı ağrıyor kafasının içi zonkluyordu. Sabah uyandığında hazırlanıp evden çıktı. Bir taksiye atlayıp doğruca fabrikaya gitti. Öğle yemeğinde B ye ne cevap vereceği konusunda hala kararsızdı lakin bu işi kabul edip etmeme konusunda daha düşünmek istemiyor bir an önce B ye cevabını söylemek istiyordu. Öğleye kadar uzun süre düşündü yine bir türlü karar verememişti. Kendine bir kahve söyledi ve pencereye yanaşıp sigara paketini çıkardı. Kahvesi gelince sigarasını yaktı. Pencereden dışarıya baktı. Birçok fabrika görünüyordu. Etraf dumandan geçilmiyordu. Duman fabrikaların her yerini sarmıştı ve buna ayazda eklenince havadaki koku Bay Z yi rahatsız etti. Kahvesini bitirince pencereyi kapatıp masasına oturdu. Yanında getirdiği polisiye romanından birkaç sayfa okudu. Saate baktı tam da öğle yemeği vaktiydi. Masasından kalkıp yemekhaneye doğru yürümeye başladı.
Yemekhaneye geldiğinde arka masaların birinde B yi gördü. Normalde B yemekhaneye en son gelen kişi olurdu ama bugün ilk gelen o olmuştu çünkü Bay Z nin cevabını merak ediyordu. Bay Z, B nin oturduğu masaya yanaştı. B yi başıyla selamlayıp B nin karşısına oturdu. B yemeğini çoktan yemişti. Garson Bay Z nin yemeğini getirdi. İkisi de hiç konuşmuyorlardı fakat B konuşmak için can atıyordu ve ilk olarak Bay Z nin konuşmasını bekliyordu. Yemek boyunca tek bir sözcük bile ağızlarından dökülmedi. Bay Z yemeğini bitirince birlikte yemekhanenin dışına çıktılar. Bay Z cebinden sigara paketini çıkardı. B ye uzattı. Çakmağını çıkarıp hem kendi hem de onun sigarasını yaktı. Sigarayı da içtiler ama Bay Z hala susuyor ağzından hiçbir şey çıkmıyordu. Hem soğuk hem de donuktu. Tam o anda:
-Kabul ediyorum dedi.
Bunu duyan B sevinse de pek belli etmedi:
-İyice düşündün mü?
-Gece boyunca düşündüm. Dedektiflik için iyi bir adım olabilir hem dostuma yardımcı olmak benim için daha önemli.
-Bunu dostuna yardım için düşünme. Bana olumsuz bir cevap versen de dostluğumuz eskisi gibi olacaktır.
-Bundan eminim. İstediğin şeyi çok düşündüm çünkü bu işin üstesinden gelip gelemeyeceğim konusunda endişelerim vardı.
-Peki, şu an endişen devam ediyor mu?
-Biraz var bu çok normal çünkü herkes de aynı endişe olurdu.
-O zaman şartları konuşmak üzere akşam kafede buluşalım mı?
-Anlaştık.
-Geç kalmak yok.
-Ben zamanında gelirim merak etme. Gelmeden birkaç bira içmek istiyorum.
-Hım. Tamamdır o zaman.
-Haydi, görüşmek üzere…
-Hoşça kal.
Bay Z işten eve döndüğünde takım elbisesini çıkarıp günlük kıyafetini giyip üzerine de paltosunu ve fötr şapkasını da aldıktan sonra hemen evden çıktı. Doğruca A kentinin en işlek bulvarındaki bir meyhaneye gitti. Meyhane bulvarın girişinin ilk sokağın köşesinde, tarihi bir binanın ikinci katındaydı. Meyhanenin kalın sütunları, yüksek tavanı ve işlemeli duvarları ile tarihi bir zindanı andırıyordu. Burada yalnız kadın garsonlar çalışıyordu. Her birinin üzerinde zarif ve şık önlükler vardı. Garsonların her biri bir masanın etrafında bekliyor masadan istenilen siparişleri hemen getiriyorlardı. Burası pahalı bir yerdi ve burayı tercih edenlerin hemen hepsi lüks meraklısıydı ama bu Bay Z için geçerli değildi. Bay Z nin burayı tercih etmesinin nedeni zindansı mekânın içindeki havanın polisiye kokmasıydı. Bay Z buraya her gelişinde kendini tarihin belli döneminde bulunan suçluların ve dedektiflerin uğrak mekânı olarak düşünmesiydi.
Bay Z bir süre bekledikten sonra bir bira söyledi. Masasının etrafında bulunan garson hemen birayı getirdi. Bay Z birasını bir dikişte içti ve ikinci birasını söyledi. Bu böyle beşinci biraya kadar devam etti. Sarhoş olmamıştı zaten olmak istemezdi çünkü B ile iş görüşmesi yapacaktı. Bay Z için iş her zaman ön plandaydı. Bay Z nin beşinci biradan sonra kafası hafif hoş olmuştu. Biraların parasını ödeyip meyhaneden çıktı. Saate baktı:
-Henüz erken dedi. En iyisi gidip bir lokantada yemek yiyeyim.
Bulvara çıktığında ayazın yerini kar almıştı. Ortalık neredeyse beyaza bürünmek üzereydi. Paltosunun düğmelerini ilikleyip bulvarın biraz ilerisinde balık lokantasına girdi. Karnını iyice doyurduktan sonra bir kahve istedi. Kahvenin yanında sigarasını da içti. Bu arada saat sekize geliyordu. Kahvesini bitirince lokantadan ayrılıp B ile buluşacağı kafeye doğru yürümeye başladı. Kafeye geldiğinde ortalıkta B görünmüyordu. Kafenin arka kısmında boş bir masaya oturdu. Oturur oturmaz da B de kapıda göründü. B, Bay Z yi selamlayıp masaya oturdu:
-Bugün üstleneceğin işle ilgili tüm şartları konuşalım sonradan aramız bozulmasın.
-Tabi ki de konuşalım ama şunu belirtmek isterim ki benim ilk işim olacak. Bu işi bana vermeye kararlı mısın?
-Sana güveniyorum.
-Baştan şunu da söylemek isterim ki ilk şüpheli sensin.
– Nasıl yani?
-Söylediğim şey çok basit ilk şüpheli sensin?
-Böyle bir şey olur mu? Karım ansızın kayboluyor ben de onu bulmak için dedektif tutuyorum ama ilk şüpheli ben oluyorum. Sence garip değil mi?
-Bence bunda bir tuhaflık yok. Sana daha önce de söyledim dedektiflikte belli bir mantık yok. Mantığı işin içine katarsak ilk yapmam gereken olayın mağdurunun en yakınlarıyla görüşmek.
-Neyse bu konu üzerinde pek fazla durmayacağım. Olay üzerinde nasıl istersen öyle çalış.
-Bu iş için ne kadar istiyorsun?
-20000 bin lira.
-Tamamdır.
-Bana kadın hakkında bildiklerini anlatır mısın?
-Bu soruyu soracağın kesindi ben de bu yüzden sana bu zarfı hazırladım. Eşimin içinde fotoğrafları ve bana yazdığı mektupları var çünkü son zamanlarda aramız biraz bozuktu. Evin içinde farklı odalarda kalıyorduk yalnızca mektuplarla birbirimizle anlaşıyorduk.
Bay Z zarfı alıp paltosunun cebine koydu. Bir süre daha konuştuktan sonra kafeden ayrıldılar. Bay Z doğruca evine gitti. Eve vardığında üzerini değiştirdi ve kendine bir fincan kahve yaptı. Perdeyi açtı. Karanlık iyice çökmüş ortalık bembeyaz olmuştu. Pencerenin önündeki sandalyesine oturdu ve bir süre hiçbir şey düşünmemeye çalıştı çünkü birazdan olay hakkında detaylı bir çalışmaya girişecekti. Kahvesini ve sigarasını bir güzel içtikten sonra masa lambasının ışığını açtı diğer tüm ışıkları kapattı. Zarfı cebinden çıkarıp masaya koydu. Masadaki gözlüğünü taktı. Zarfı açtı.
Zarfın içinde bir sürü fotoğraf ve mektup vardı. Önce tek tek fotoğrafları incelemeye başladı. Kadının farklı zamanlarda çekilmiş fotoğraflarına baktıkça kadının ne kadar da güzel olduğunu gördü ve arkadaşına hak verdi. Benim de böyle bir eşim olsa ve ortadan kaybolsa B gibi ben de onu bulmak için elimden geleni yapardım diye düşündü. Kadın siyah kıvırcık saçlı, kumral, bir altmış boylarında, güleç yüzlü, incecik belliydi ama dikkatli bakılınca çenesinin altında bir ben vardı. Bay Z fotoğraflara bakıp önemli ayrıntıları çıkarmaya çalışıyordu. Fotoğraflara baktıkça birçok ayrıntı bulan Bay Z iş için hazırladığı dosyaya notlarını yazdı. Fotoğraflardan sonra mektupları eline aldı ve tarih sırasına göre dizip okumaya başladı. İlk mektup kadının gitmeden iki ay önce B ye yazdığı sıradan bir mektuptu. Mektup aynen şöyleydi:
“ Sevgili eşim,
Seni çok sevmeme rağmen içimde bilinmeyen bir şey senden uzaklaşmamı söylüyor ama bunun neden olduğunu bilmiyorum. Aynı evde farklı odalarda kalıyoruz bu beni çok incitiyor. Sen bir erkeksin ve ben seni anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Kendini hep benden çekiyorsun. Sana ne kadar yaklaşmak istesem de bu durum hep hüsranla sonuçlandı. Daha geçen haftaya kadar aynı yatağı paylaştığım bir insanı anlayamamak bana ne kadar koyduğunu bilemezsin. Senle evlenirken o kadar güzel şeyler hayal etmiştim ki çünkü beni sevdiğini düşünüyordum. Bir kadın olarak senden istediğim tek şey benimle ilgilenmendi. Evliliğimizin başında bana ne kadar önem verdiğini hissettirmen ne kadar da güzeldi ama zaman geçtikçe içimde sana dair ne kadar güzel şey varsa kayboldu. K.”
Mektup Bay Z yi hüzünlendirmişti ama mektuba duygusal yaklaşmamalıydı bunu kendisi çok iyi biliyordu çünkü mektupların her biri önemli bir ipucu olabilirdi. Sonra diğer mektupları okudu. Biraz ara verdi. Saate baktı. Vakit gece yarısını geçmişti. Yatmak için hazırlandı. Başucu kitabından on beş sayfa kadar okuyup yattı.
Sabah erken kalktı. Kahvaltısını yaptıktan sonra bir taksiye atlayıp fabrikaya gitti. İşe başlamadan kendine kahve aldı. Paltosunu ve şapkasını çıkardı. Sigarasını da yaktı. İşyerinin penceresinden diğer fabrikalarının ayazla karışık dumanına baktı. Sonra gelip masasına oturdu. Bu arada telefonu çaldı. Arayan müdürdü.
Müdür Bay Z ye C bankasına para yatırması için muhasebeden 400000 bin lira alıp doğruca bankaya gitmesini söyledi. Bay Z muhasebe servisindeki kasadan müdürün söylediği parayı aldıktan sonra doğruca C bankasına gitti.
Bankaya girdiğinde ortalık insan selini andırıyordu. Hemen üçüncü kata çıktı. Üçüncü katta onu görevli memurlar bekliyordu çünkü Bay Z gelmeden bankadaki görevlilere Bay Z nin geleceği haber verilmişti. Yuvarlak masaya geçip oturduktan sonra önüne her zamanki kahvesi konuldu. Para çantasını görevli memurlara verdikten sonra sigarasını yaktı. Para yatırma işi bitince sandalyesinden kalkmak üzereyken karşı masada görevli bir kadın gördü. Saçları kıvırcık ve çenesinde de bir ben vardı. Buldum dedi içinden hem de ne kadar kolay oldu. Aslına bakarsak işin aslı hiç de böyle olmadığını Bay Z de tahmin ediyordu çünkü biliyordu ki kolay görünen bir vakanın ardındaki gizemi çözmek imkansız gibi bir şeydi. Bu arada Bay Z hiç bozuntuya vermeden C bankasından ayrıldı.
Fabrikaya geldiğinde öğle yemeği vakti gelmişti. Önce müdürün yanına çıkıp ona bankadaki işlemlerin bittiğini söyledi. Ardından yemekhaneye gitti. Düşündüğü gibi B ondan önce gelmiş dört gözle onu bekliyordu. Bay Z masaya oturdu. B:
-İlk günden bir gelişme beklemek biraz hayal olur bunu biliyorum. Sen mektupları ve fotoğrafları gördün bari onlardan bir ipucu çıkardıysan onları paylaş dedi.
-Mektupları dün gece okudum. Fotoğraflara da baktım. Yalnızca kadına dair bir takım ipuçları yakaladım ve ilk öğrenmem gereken şey kadın neden kaçtı ya da kaçırıldı.
-Peki, sence hangisi?
-Bu konuda ilk günden bir şey söylemek biraz zor…
-Mektuplarında benden soğuduğunu söylüyordu. Sence terk mi etti beni?
-Her şeyi söylemek mümkün şu var ki kadınının önceleri seni çok sevdiği açık fakat sonradan senden soğumuş çünkü senin ona karşı davranışların pek hoş değilmiş onun yazdıklarına bakılırsa.
Bu arada yemeklerini bitirip sigaraya çıkmışlardı. Bay Z yukarıdaki konuşmalar dışında başka bir şey söylemedi zaten B de ısrarcı olmadı. Sigaraları bitince Bay Z müdürün yanına çıkıp öğleden sonrası için izin aldı. Doğruca tarihi meyhaneye doğru yola çıktı.
Meyhaneye geldiğinde mektupları tekrardan okudu. Kadının yerini biliyordu ama neden köleliğe benzer bir işi tercih etmişti bu konuda hiçbir fikri yoktu. Bankanın politikasına göre bu iş için başvuru yapanlar dikkatlice incelendikten ve gereken mülakatlar yapıldıktan sonra işe alınıyorlardı. Bay Z nin bundan başka bildiği tek şey üçüncü kattaki köleyi andıran görevlilerin her ne pahasına olursa olsun oradan ayrılmalarının yasak olduğuydu. Bay Z biraz düşündükten sonra garsondan bir bira istedi. Tekrardan mektuplara baktı ama bankaya dair hiçbir ipucu yoktu.
-Bu işe ne zaman başvurdu ki?
Bay Z düşüncelerini toparlayamıyordu. Düşünceler havada uçuşuyor ve birden mantık sınırlarının dışına çıkıyordu. Acaba dedi B eşinin bankaya başvurduğunu biliyor muydu? Birasını içtikten sonra bir telefon kulübesine yanaştı ve B yi arayıp saat sekizde aynı kafe buluşmaları söyledi.
Bu sefer Bay Z, B den önce kafeye gelmişti. Tam kendine kahve söyleyecekti içeri B girdi. Hem B ye hem de kendine kahve söyledi.
-Eşin çalışıyor muydu diye sordu.
-Hayır, çalışmıyordu dedi B.
– Peki, odalarınızı ayırmadan iş başvurusu yapmış mıydı?
-Bu soruyu neden soruyorsun yoksa eşimi buldun mu?
-Hayır, eşini falan bulduğum yok. Yalnızca öğrenmek istiyorum.
-Eşimin iş için başvuru yapıp yapmadığını bilmiyorum ama çalışmak istediğini bana söylemişti.
-Çalışmak için belli bir şirket ya da fabrika ismi söyledi mi?
– Garsonluk gibi bir iş baktığını bir ara söylemişti.
-Sen buna nasıl bir tepki verdin?
-Açıkçası ben eşimin çalışmasını istemiyordum bunu kendisine evlenmeden önce söyledim.
-Çalışmak istiyorum dediğinde ona bir şey söyledin mi?
-Herhangi bir tepki vermedim çünkü geçici bir heves olarak düşündüm.
-Çalışmak istediğini söyledikten sonra sana karşı davranışlarında herhangi bir değişiklik oldu mu?
-Hım. Bunu hiç düşünmedim çünkü bunu söylediği sıralarda ilişkimiz bitmek üzereydi.
-İyi düşün. Ona bu konuda bir şey söyledin mi?
-Düşünüyorum ama bir türlü aklıma gelmiyor sanırım hiçbir tepki vermedim.
-Nasıl olur insan çalışmasını istemediği birinin çalışacağını işittiğinde nasıl tepki vermez?
-Hım. Haklısın.
-Ona kızdın mı ya da küfür mü ettin?
-Yok, ne kızdım ne de küfür ettim.
-İyi düşün muhakkak bir tepki vermişsindir.
-Şimdi hatırladım. Ona bir mektup yazmıştım. Mektubun küçük bir bölümünde neden çalışmak istediğini sordum?
-Devam et.
-Sanırım yalnızca sorudan ibaretti çünkü gerçekten merak etmemiştim.
-Peki, o sana ne cevap verdi?
-Hiçbir mektubunda bu konuya değinmedi.
Bay Z aradığı cevabı bulamamıştı. Kafeden ayrılırken sigarasını tekrar yaktı ve karanlığa doğru yürüdü.
Eve geldiğinde masanın üzerindeki mektupları tekrardan incelemeye başladı. İş konusunda en ufak bir ayrıntı onun çok işine yarayabilirdi ama mektuplarında işe dair hiçbir şey bulamadı ve B nin doğru söylediğini düşündü. Sonra fotoğrafları eline aldı. Ne kadar da güzel bir kadın dedi içinden. Masadan kalkıp kulağa oldukça hoş gelen bir müzik açtı. Kadın hakkında çok az şey biliyordu ve daha çok bilgiye ihtiyacı vardı.
-Yarın B ile buluşup kadın hakkında daha ayrıntılı bilgi almam gerekiyor.
Bay Z yi asıl şaşırtan şey birinin bu çağda nasıl köleliğe benzer bir işi kabul etmesiydi. Kendisi de çalışıyordu ama köle değildi. Kendine yetecek kadar para kazanıyordu zaten bir süre daha çalışıp kendine yetecek bir servet edindikten sonra görevinden istifa edecekti.
-Acaba, dedi bende mi köleyim? Ah yine ne saçmalıyorum nasıl köle olabilirim. Kimseye kölelik falan yaptığım yok. Bankadakiler gibi kimsenin önünde diz çökmüyorum.
Neden böyle bir şey düşündüm ki? Sevdiğim bir işim, güzel bir evim, sevdiğim bir arkadaşım ve kitaplarım var. Topu topu sekiz saat çalışıyorum ve günün geri kalanı bana ait. Mesaimin dışında kimseye hesap vermiyorum da. Bay Z istemeden kendini sorgulamaya başladığında vakit epey olmuştu. Her neyse deyip eline her gün okuduğu kitabı alıp yatağına uzandı.
Bir cevap yazın