Bir çok şiirin, hikayenin, türkünün yada sevdanın öznesi olmasa da tümlece kişi özelliği katacak kadar canlıdır deniz.
“Ben denizlere aşinayım artık
Yabancım değil deniz musikisi
İlk aşk kadar temiz bu aşinalık
Deniz sevgilerin en iyisi” (Ümit Yaşar OĞUZCAN)
Gün doğarken ılık bir rüzgar gönderir bize serinliğinden. Umutlar salar yüreğimize.
Güne denizin kokusuyla başlamak ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan nasiplenenler gün boyu denizin o ruhu genişleten mavi büyüsünde yaşarlar duyguları. İster mutluluk olsun ister keder…
Bu ayrıcalıktan nasiplenemeyen, deniz kokusuyla uyanmayanlar için “insan; denizin olmadığı yerde, umut adına, martı olmalı” der Nazım Hikmet.
Sabah, rüzgarın da etsiyle, geceden biriktirdiği hüzünlerle, inler gibi ses çıkarırken dalgalar, acıyla vurur kıyıya… Kah hüznünü serer kumların üzerine, kah kayalıkları döver kırgınlıkla.
“Dalgalar…Dalgalar…
Bulutlardan beyaz ve hür dalgalar
Benim avare ve mahzun gönlümce
Zamanla beraber yürür dalgalar” (Ümit Yaşar OĞUZCAN)
Gün yükseldikçe, deniz de gün ışığını içine doldurur. Güneşi yuttukça dingin bir hal alır, sevdiğinin omzuna baş koyar gibi usulca buluşur kıyıyla, dalgalar vazgeçer hırçınlığından.
Gün biterken, güneş ufuk çizgisinde kızıl bir hal alır ve öper denizin alnını. Gök sıyrılır maviliğinden, denize karışır bulutlar. Hava karardıkça denizde hüzne gark olur yalnızlar gibi. Kalabalıklar içinde yalnız kalmış insan gibi balıklar ve denizyıldızlarına rağmen bir başınalığı yaşar deniz gecede. Deniz fenerlerinin geçici ışığında kendini dinlemeye başlar.
“Bu akşam vakti deniz,
O bütün hasretimiz,
Sanki gelmiş de dile,
Nedametin sesiyle,
Çarparak kayalara,
Yetmez mi, diyor deniz,
Karada çektiğiniz?” (Cahit Sıtkı TARANCI)
Ve ayın şavkı düşer, gecenin zifir koyusunda denizin yüreğine; umudu karanlığa teslim etmesin diye. Yarına dair umudu fısıldar denizin kulağına gökyüzü…
İnsan deniz gibi olmalı, karanlığı yırtmalı ayın şavkıyla ve her yeni güne dalga dalga umut taşımalı.
Bir cevap yazın