2013 0
Doğu Ekspresi / Cüneyt Kuru
Kaçıncı sefer kaçıncı kaçış, Kolunda çanta elinde çocuk, Kara tren şimdi hızlı tren, Raylar üzerinde göçerler, Ak düşmüş saçlara, Kaç yaşında kerata, Sen aynı sen dedi, Yaşıtsınız oğlumla, Başı önde sözü dilde, Gittiğinde 90 daydı yıllar, Kaçıncı Baharda soldun sen, Yolculuk nereye, Ankara’da kocaya, Dur , Adın nedir çocuk, Anam Umut der amca, Doğu ekspresi […]
Son Dönem Türkiye Sinemasından Birey Temsilleri: Musa, Kozmos, İsa / Emek Erez
Son dönem Türkiye sinemasında bireyin temsiline dikkat ettiğimizde, nihilizm, içsel çatışma, genel olanın dışında olma, antagonizma, ahlak yıkıcılık, metafizik gibi durumsallıklarla karşılaşıyoruz, bireyler üzerine kurulu bu sinemasal anlayış filmler üzerine düşünmekten çok bireyler üzerine düşünmeye, bireyi sorgulayan, sorgulatan bir felsefi algıya dönüşmekte. Bu nedenle son dönem sinemasının üç önemli ismi (Reha Erdem, Nuri Bilge Ceylan […]
Ah Fikriye / Buse Ellidört
Ah Fikriye Fikriye boyamış evini yeşile yeşermiş perçeminde ki beyazlar üzüldüm görünce gözlerini ah fikriye yapma dedim etme dedim yeşilin kırmızı olması hayaldir suçlama rengimi suçlama kalbini ah fikriye yandım sana ocaklarda gördüm yok olmuş korların kor olmuş kolların kıştım yaklaştım yine yaklaşsam yanarım ah fikriye Buse Ellidört
Bir Taşra Hikayesi “Meryem” / Zeliha Demirel
Hikaye bizden öte biz hikayeden… Atalay Taşdiken’den Mommo-Kızkardeşimden Sonra Bir Taşra Hikayesi “Meryem” “Gerçek Meryem’e saygıyla” notuyla başlayan hikaye gerçekliğe dair… klişelere kurban edilmeyen klişeleri bünyesinde toplayan bir film… Atalay Taşdiken’in senaryosunu yazıp yönettiği “Meryem” bu hafta izleyici ile buluştu. Altın Portakal’da yarışacak ilk 10 film arasına seçilen “Meryem” kaderin rol biçtiği […]
“Ben olmasaydım, Türk edebiyatı ‘yüzsüz’ kalacaktı” / Neslihan Yazıcılar
Ara Güler; Yazımızın başlığı usta fotoğrafçımız Ara Güler’in bir sözüdür. Bilirsiniz, Türk edebiyatının pek çok ustasını onun objektifinden hatırlarız; ayrıca dünyanın pek çok ünlü sanatçısını da… O büyük usta ayrıca; “Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.” der. Ara Güler, 9 Ocak 2013 gecesi, Merih Akoğul’un sunuculuğunu yaptığı Akbank […]
Çıldıran Serçenin Baladı / Mehmet Özgür Ersan
Çıldıran Serçenin Baladı Tezer Özlü ‘ye Süren, akıp giden bir yaşamın içinde Sürüklenip gitmek O ne inanılmaz coşku Anılarım sonsuz gerilerde Bütün görüntülerin renkleri soluyor Ama kaybolmuyor hiçbir şey Acıda tatlıda olsa Benim yitip gitmemi bekliyor Bugün yine ufka daldım Uzun uzun seyrettin Güneşin doğuşunu batışını Bulutların rüzgârla birlikte koşusunu Yok, olmuyor böylesi görüntüler Yeşilse […]
Kahvaltıya Gelsen / Nursel Dinler
bir sıcak somun, bir tabak zeytin, biraz da peynir, çayımız da buharda; neyine yetmez ziyafet dediğin, nedir? kahvaltıya gelsen kahve altı yapsak seninle diz dize göz göze, muhabbette kurulu saat mi olur ? gözlerin iki fincan mey; içen kendini cemal, içmeyen kamil sanır, sır dediğin nedir ki? nokta da kendinde saklıdır… içsem; […]
Editörden
Dergimizin ilk sayısında sizlere “Kirpi Edebiyat, ne yazık ki geniş çaplı edebi tartışmaların arasında hayata gözlerini açmıyor. Milyonlarca insanın tutkuyla kitap okuduğu bir yerde doğmadı. Sanatın değerini yüceltmek için edebi ürünler üretilen bir dünyada değiliz artık.” diyerek seslenmiş ve geniş edebi ve sanatsal tartışmaların yokluğundan şikayet etmiştik. Ama yaşadığımız son aylar bizleri bambaşka önceliklerin ve […]
Շուրջպար՝ արդար արեւուն տակ / Bedros Dağlıyan
Ինչպէս բոլորս գիտենք, տարիներ է որ արիւնով կ’ողողուին այս հողերը: Նման վայրագութեանց հեղինակները չեմ կ’արծեր որ Աստուծոյ հաւատք ունենան: Եթէ կը հաւատան, հաստատ որ ան մեր գիտցած, հաւատացած Աստուածը չէ, այլ ուրիշ Աստուած մը ըլլալու է… Աստուած ինչպէ՞ս կրնայ յօժարիլ իր արարածները սպաննողներուն աղօթքին: Չըլլայ որ ան ալ գործակցի այդ վայրագ սպաննութիւններէն հաճոյք վայելող իշխանաւորներուն… […]
Şiirin Yaban Çocuğu: Turgut Uyar / Yelda Karataş
Yaban bir çığlıktır onun şiiri. Tarlalardan gelir, dağları ormanları dolaşır. ‘üç beş güvercin görse Meksika sanır’ ve ‘sağa eğik bir yazı’’hiç değildir’. Bütün kavramları sorgular ama şiirin kavramlarla yazılmadığını çok iyi bilir. ‘Tonyalı balıkçılar’ arasında bulabilirsiniz ancak onu (Tonya’da deniz yoktur biliyorsunuz) Sesi kimseye benzemez, en yakınlarının dediği gibi öldüğünde ‘hepimizi işten attılar’. Sevgiliye gönderilebilecek […]
Barışa Susamak / Pınar Doğu
Sekiz yaşındaydım. Annemle Kopenhag’da dayımlarda misafiriz. Sitenin bahçesinde Danimarka’lı çocuklarla birlikte oynuyorum. Tek kelime yabancı dil bilmememe rağmen oyun diliyle anlaşıyoruz. Anadillerinde bir şeyler soruyorlar sürekli. Cevap veremediğime üzüldüğümden dayım Danimarkaca bir cümle öğretiyor:” Danimarkaca konuşmayı bilmiyorum.” Bir gün Türkçe konuşabilen bir kızla tanışıyorum, beni evlerine davet ediyor. Salonda bıyıklı, sakallı bir adamın posteri. Nereli […]
Barış / Oya Uslu
Biriyle karşılaştığımda ona “Barış” diyerek selam versem, bir zeytin dalı uzatsam, omzumda beyaz bir güvercin de olsa hatta öylece sarılıp öpüşsem; bana aval aval bakar mı? Oysa ne güzel, ne anlamlı böyle selamlaşmak… Ve özü de öyle… Çünkü selamın anlamı ‘Barış içinde yaşa’ demek. Unutuldu tüm özler, içi boşaltıldı ve zıddına dönüştürüldü. Akla kara, zalimle […]
Orta Oyunu / Yeliz Şenay
Kadim zamandır acının yoldaşıyım Davudi bir sesim,ağlama duvarında inleyen Vaad edilmiş topraklarda yağmalanmışım Şehrimde kırılıyor bütün hani’ler Kan sağarken ademoğlu şehadetlerden Cinnet sınırında orta oyununda kabileler.. İsra(f)il sura üfleyince Seyirci kalacaklar kopan kıyamete Mührü Süleyman’ın altı köşesinde Mahşer yerini taşlayacak ölü çocuklar…
Son Yorumlar