Sayı 2 21
Editörden
Merhabalar; Gecikmeli de olsa yeni sayımızla sizlerle birlikteyiz… Bildiğiniz gibi ilk sayımızın üzerinden çok kısa bir süre geçmiş ve yeni sayı hazırlıklarına girişmişken Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve polis terörünün ardından tüm Türkiye’ye yayılan bir mücadele dalgasının içinde bulduk bizlerde kendimizi… Durum böyle olunca da yaşananları sindirmek, değerlendirmek ve yansımalarını görebilmek açısında dergimizi geç yayınlamaya […]
Oradaydılar / Yelda Karataş
Kuşkusuz önce Turgut’u gördüm, Büyük Saat’in yanında Tevfik Fikret’le duruyorlardı, hiç şaşırmadım. Cemal, Edip, Melih, Tomris ve diğerleri katıldı onlara… Can Baba doğal olarak oradaydı, Aziz ağabeyle yeni küfürler, espriler arıyorlardı Gezi Parkı ile kafiyeli. Birden Kemal Türkler’e takıldı gözüm. Kederli bakıyordu nedenini sormadım, biliyordum. Uğur geldi yanına, sonra Bahriye Üçok ve Behice Boran, Ruhi […]
Kızıl Karanfil / Yelda Karataş
Che sana Latin diyorlar, inanmıyorum Bizim Deniz’in gözlerinde asılısın sen Bolivya dağlarında yakalandığın yalan Son gördüğümde al- yeşil entarinle Taksim’deydin Çocuklara yol gösteren Ethem’din, Suphi’ydin Bir ceviz ağacı heybetiyle yüzünde güneş parlıyordu Dersim’de açan o ölümsüz Sakine gibi Yoldaşlığı her dilde söyleyendin Ve şimdilerde Atina’da, Brezilya’da görüyorum seni O soylu barikatların ardında Perslerin sabrıyla […]
Ethem Sarısülük- Mehmet Özgür Ersan
kalbim acır ölmek değil öldürülmek dokunur insana mamağın varoşlarında dövüşüyor gibisin hala zifiri bir karanlık yağıyor üstüne öleceksin erik dallarından çiçek fışkırdığını bile bile ellerini ellerimin üstüne koyuversen yapraklar dökülmeseler çocuk yorgun ankara akasyaları kaskatı kesilmese gözlerim senin külrengi yalnızlığını bilmeseler yapraklar dökülmeseler su var ya su yeryüzünü bırakıp gitmese geceleri kırılmış camlar kadar mahsun […]
Zaman Atışları / Mine Köker
Elimle dokunduğum kâğıdın yüzündeki yazılar çivi yazısı gibi kabarıktı. Gözlerimi eski pencereden uzaklara bıraktım. Deniz sakin değildi. Beyaz köpükler çok kızgınmış gibi geldi. Sahile vurdukça, masayı yumruklayan insanları hatırladım. Kahvemden bir yudum aldım. Karşıma gelin çeyizi gibi serilen bu yalnızlığın ardı, okuduğum romanların giriş bölümüydü sanki. Sonra kendi işime döndüm. Bir reklam ajansında, üstünde çalıştığımız […]
Sergey Yesenin / Mehmet Özgür Ersan
“Ben kendimi ekime feda ederirn ama, şu bilinsin ki elimdeki altın sazımı asla.” Sergey Yesenin Tolstoy, ‘Acının Yolu’ romanında devrim döneminin tipik bir kahvesinden söz etmektedir. Dönemin şairleri, gazetecileri, edebiyatçıları, macera düşkünü anarşistleri kısacası dönemin tüm aydın profilinin bulunduğu kesif dumana batmış yarı bohem ortamından bahseder. Bu hava içinde kahvedekilerin hayran olduğu gür sesiyle […]
Miguel De Unamuno’nun “Sis” Eserinden Güçlü Sorular ve Cevaplar / Mustafa Kemal Gültekin
· Doktorlar ikilem içindedirler: Ya hastayı öldürmekten korktukları için ölüme terk ederler ya da ölüp kalır korkusuyla onları öldürürler. · İnsanların eşyalarından kullanmak zorunda kalması bir mutsuzluk. Kullanma bozuyor, hatta bütün güzelliğini yok ediyor. Nesnelerin en soylu görevi seyredilmektir. · Peki şimdi, nereye gidiyorsun? · Bütün mesafeleri yok ederek ilerliyor da ne oluyor? · Daha başka bir şey öğrenmek ister […]
Sanatçının Bir Genç Kadın Olarak Portresi: Yüzüm Kitap / Çiğdem Y. Mirol
Kitapçı raflarında sanki diğer kitapların üstünü iki eliyle kapatır gibi onlarcası yan yana dizilmiş “onu alma beni al” diye bağıran, otobüste, metroda ev oturmasından dönen kadınlardan yorgun yüzlü öğrencilere kadar herkesin elinde gururla sergilediği, falanca kitapçının en çok satan kitaplar listesinde kaç aydır falanca sırada olduğu her gün bir yerlerde tekrar edilen, popülerleştirilmiş, nesneleştirilmiş, kişiliksizleştirilmiş […]
Sahisi, En Sahisi / Mine Yörük
Durup bekledi orada. Elindekini sıkıp,oturduğu yerin tam karşısındaki duvara, aşağıya dikti gözlerini. Hiç ayırmadı. Yummadı da. Bakamazdı insan. Kesintisiz bakamazdı o ‘bakma’ya. Duvar delinirdi, harç dökülür, tuğla patlar ve kahır yağardı üstüne insanın. Öyle de olmuştu. Sağında bir köşede yer tutmuştuk. Dik değil bükülü durduk. Patlayan tuğlanın içindeki suretlerin utanmaz oylumu dik durmaya engeldi. Gidilmez […]
Anna Karenina: Opera mı Sinema mı? / Okan Akıncı
Anna Karenina’nın geçtiğimiz yıl sinemalarda boy gösteren yeni bir uyarlaması, belki de klasiklerin bugüne kadarki uyarlamaları arasında en enteresan olanıydı. Çünkü bu film oldukça farklı bir tarzda çekilmişti. Aslında uzun zamandır beklememe rağmen sinemalarda yayına girdiğinde kaçırmıştım ve izlemek bugüne kalmıştı. Filmi merakla beklememin tek nedeni Anna Karenina’yı çok seven bir kitap tutkunu olmamdan ibaret […]
Tyger / William Blake / Didem Öykü Aydın
Tyger! Tyger! burning bright In the forests of the night, What immortal hand or eye Could frame thy fearful symmetry? In what distant deeps or skies Burnt the fire of thine eyes? On what wings dare he aspire? What the hand dare sieze the fire? And what shoulder, & what art. Could twist the sinews […]
Sokağına Tutsak Bir Çocuğun Telaşı / Mehmet Özgür Ersan
İç ayaklanmalarım Kıyısız bir ıssızlık bulma Sevincinde Böylesi ancak Kuşlardan küllenir Ve bizimkisi İpeğin kılıca aşkı Yaşama Mermi gibi fırlayıp Yatağından Çığlıklarını kuşlara Sesini dut ağacına İşleyen ellerin derdi Kendi boşluğunda Düş kuyusuna düşer İrkilir her şiirle Yeniden yeniden Başlayan uykularda Tohumda çürürse Yorgun düşer bedenim Yanacaksa ruhum […]
Unuttuğunu Unutanın Hikâyesi / Melek Ekim Yıldız
Gözünü deliğe dayayıp gelenin kim olduğunu gördüğünde aklından peş peşe üç düşünce geçti: beni eve kadar takip etmiş. Verdiğini geri istiyor. Gözlerindeki hüznü büyütmüş. Geriye çekilip ne yapacağını düşündü. Kapıyı açacak mıydı yoksa evde olmadığını düşünmesini sağlayacak bir cevapsızlığa gömülüp, geldiği gibi gitmesini mi umacaktı? Böyle olacağını daha onu ilk gördüğü anda biliyordu. Bildiğinin sıkıntısı […]
Son Yorumlar