2014 104
KiMiN KALBiYiZ – BUSE ELLİDÖRT
Bilirsiniz kağıtsızdır sürgünler bir dille ,iki parmak arası sallanış kralın zevkidir. Kölesidir tüm yöneticiler hiyerarşinin katısı ki en katısı düşmektir yeryüzüne gökten sözleşmeliysen Kimin kalbiyiz? Siyah coğrafya da duman ile kırmızısına soğuk diktatörlerin karasına ak diyenlerin mi? Biz! Kimin kalbiyiz? Yetimler,kocasız kadınlar savaşacak her güne ekmeği,bulguru,aşı katacak toprak altında madenci değil emekçiyi yakan yanacak! Savrulmuşuz […]
MANDALSIZ GÜNLER – NESLİHAN ÇELBİŞER
Hüznün kaç karat olduğunu sordu kadın adama. Adam her zamanki gibi onu duymadı. Kadın, pencerenin pervazına açılmış anten deliğinden kayıp giden zamanın hesabını yapıyordu. Daha ne kadar yakması gerekiyordu canını? Kulakları duyuyordu duymasına fakat ruhu sağırlaşmıştı. “Doğalgaz faturası bu ay da gecikti.’’ dedi adam. Kadın tavuğu parçalayıp buzdolabı poşetlerine koyduktan sonra gerçekleştiremediği, boğazında düğümlenen düşler […]
YALNIZLAR OTELİ BU DÜNYA – NİL ALAZ
Yalnızlar otelinde Havalar serin göz kadar odacıklar Çilehane ışıklı caddeye bakar Her akşam bir mülteci gibi Daracık yere sığınır insanlar Yalnızlar otelinde Seni okudum… seni yazdım Bir bardak çayın dumanında Hikâye olan mutluluklar Bitik bir aşkın zil sesi Mani el telefonlar çalar durur Yalnızlar otelinde Gelene geçene nazire Yaşlı, yaslı limonküfü duvarlar Birbirini ısırır d’işli […]
HANFENDİ – AYŞEGÜL CENGİZ AKMAN
Kısa bir an tereddüt ederek bir adım attı. Sonra bir adım daha. Kimse kalbinin ne kadar sıkıştığını farkedemezdi o anda. Olsa olsa çekingen biri olarak algılanabilirdi dışarıdan. Sonra bir adım daha. Adım attıkça parçalanıyordu ruhu, yerlere saçılıyordu dağınıkça. Elinden bir şey gelmiyordu yapabileceği tek şey oradan uzaklaşmaktı. Paramparça etrafa saçılmış ruhunu toparlayamadan ilerlemeye devam ediyordu. […]
DÜŞÜNDÜĞÜN GİBİ – FATİH MEMİŞ
Farkında değilsin henüz denizin, Okyanusun, derinliğin Kısacası yaşamın Susuz kalmamış, kurumamışsın Çekmemişsin bir nefesin hasretini Duymamışsın ciğerlerinde Çırpınmamışsın Bir akıntı geçmemiş üzerinden Boğulmamışsın Yani seni hiç kıyıya vurmamış dalgalar Mutlusun… Acı yok.
SANDIK – MÜNİRE ÖZGENCAN
Dün annemin sandığını açtım ilk kez. Neredeyse bir yıl olacak. Annem zaman zaman açar, içinden bir şeyler alır, bir şeyler koyardı. Pek oralı olmazdım. Havlular, sandık lekesi olmuş dantel masa örtüleri, kenarları oyalanmış renk renk yemeniler, nevresim takımları, seccadeler. Aralara serpiştirilmiş naftalin paketleri. Kahverengi çantasında evlilik cüzdanı, ilkokul diploması, gazeteden kesilmiş bir makale, babama ait […]
İÇİ ACIDI- TUBA KIR
Gün akşama dönmeye başlamış, parktan gelen çocuk çığlıkları azalmıştı. Kadınlar tek eğlenceleri günlerden dönmüş, işten gelecek kocalarına yemek hazırlamaktaydılar. Apartmanlar kuru fasulye, pilav en çok da patlıcan kızartması kokuyordu. Çocuklar okul mesailerini bitirmiş, karınlarını doyurmuş, dinlenmişler, ödevlerini yapmaya nazlanıyorlardı. Köpek sahipleri büyüklü, küçüklü cins köpeklerini tasmalarından salmışlar, tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerini sabırla ve ağır adımlarla seyrediyorlardı. […]
FIRÇADAN AŞK AKIYOR – GÜLBAHAR GÜMÜŞ
Fırçadan a-ş-k akıyor … İnce İşliyor Tualine , rengin , sükutun ince bir çığlığı… Elemli bir siyah , hırçın menevşe , kadife kırmızı , delikan yeşil . Elim kolum yağdan boya mı olur a çocuk ! Yüzüme bir gülücük çiz anne sonsuza dek gülebileyim . … Manası bilinir , Suyun bereketi kurak toprakta , Rahmetin […]
KAPTAN-I DERYA – DERYA ÖZKAN
Bir Şair seni okuyor Ne kafiyeli kelamlar Ne de öçülü heceler Aruz vezni de fâilün Bir ressam seni yazıyor Şövaleler hep ayakta Tualler mor pastel boya Aç rengimi aç eflatun Bir ozan seni çiziyor Bağlaması tunç demirden Telleri kısrak yününden Methiyeler o firuzun Bir mahkum seni söylüyor Dilinde hasret türküsü Ya sen ya sendir ülküsü […]
Benim Çocuğum – Ela Özer
Can Candan’ın yönetmenliğinde çekilen Benim Çocuğum, bir ”aile filmi”dir. Bir çok ödül almıştır. Filmin ilk oluşması ise, 2010 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Listag Aile Grubu’nun içinde yer aldığı bir söyleyişi de Can Candan’ın katılmasıyla ve orada onları dinlemesi üzerine gerçekleştirmiştir. Can, çok duygulanmıştır aileleri dinlediğinde ve kendisine şu soruyu sormuştur: ”Ya benim çocuğum da böyle olsaydı?” […]
MEVSİMSİZ ŞİİR – EZGİ ÖZMEN
Yürüdüm sokaklarında karış karış sen de kalsın dedim al mendilim,duymadın mevsimlerini yitirmiş bir şehrin güneşi olmak isterdim,olamadım. hiç bir sese ulaşamadı sesim. /hiç bir göze değemedi,gözlerim. saklasaydım belki kalırdı/bir bulutun arasından inmezdi gözyaşlarım ey yer küre senin çemberinden çıktı gölgelerim boyumu geçti yalnızlığım bir rüyaya inandım sonra,uyanamadım hatırladıkça daha çok kayboldum yüzünde uyan dedim kendime,kendimi […]
HUZUR İÇİNDE UYU SEVGİLİ GABO! – DİYDEM DENİZ KOÇ
Edebiyatın kuşkusuz en yetkin örnekleriyle Nobel ödülü almış, Kolombiyalı yazar Gabriel Jose Garcia Marquez bedenen aramızdan ayrıldı. Daha 87 yaşındaydı. Birçok insanın asla yakalamayacağı kadar büyük bir aşkla sevilmiş ve sevmişti. Çektiği tüm yoksulluğu bile bir yakınma değil, ders niteliğinde gülümseyerek anlatabilen, farkındalığı yüksek, güzel yürekli bir insandı. Duygulara hitap eden, ağız da güzel bir […]
KRİZ VE ARAYIŞ – MUZAFFER ORUÇOĞLU
Nerden geliyor bu ses bilmiyorum. Ya duyumların duyguların bilincinden, ya da az ötede at kestanelerinin köklerinde kaynayan duru suların gücünden, gönencinden geliyor. Derin ve duru geliyor. Karşılıksız sevmeyi, yıkmayı, yükseltmeyi telkin ediyor; titreşimlerin tınıların kalbine yerleştiriyor kalbimi. Serzenişi kimedir bu sesin? Kalkıyorum. Buhrandayım. Beni kendi özüme götüren iki parelel ana yolu, deliliği ve sarhoşluğu izleyerek […]
Son Yorumlar