2016 498
DAMLA- Nesrin Bulduk
Salkım salkım dökülüyor Gökyüzünden dökülüyor Yeryüzünden dökülüyor Beynimden Yüreğimden Gözlerimden dökülüyor Bu dökülen Hep dökülen biziz Bulutlardan geçiyor Çiçeklerden damlıyor Beynimden Yüreğimden Gözlerimden damlıyor Bu buharlaşan Bu dumanlaşan biziz Hızla geçiyor hızı geçiyor Işık hızı Öpüş hızı Ömür hızı geçiyor Beynimden Yüreğimden Gözlerimden geçiyor Bu geçen Hep geçen Nereye geçen biziz Ağırlardan taşıyor Taşlardan […]
Venüs’ de 5 çayı- Elif ışık
Sevmeye hazırsan, başlayabiliriz dünyanın bir parçası mı olayım, Yoksa tiyatronun kendisi mi? Görmez benim gözlerim bütünü Parçaya inmek lazım. En derinden kendisini sevmek Saçlarını, parmak boğumlarını. Seviyorum dünyayı, seni, hücrelerini Varoluşundaki müthiş mucizeyi Elbet bir gün biter bu oyun Ama biz dünyanın ta kendisiyiz parçalanmaya hazır bir atom bir magma belki de Gunes […]
SON İKİ -Erhan ÖZDEMİR
İkimiz de oturmuş karşılıklı Birbirimize bakıyorduk anlamsızca Bir de tepedeki saate O konuştu önce Havadan sudan nasıl oluyorsa öyle Ben başka şeyler bekliyordum ama Hava su da olurdu gerçi Evet dedim, güzel her şey, hava, su Zaten insan bir şeyi bırakınca güzel olur hep Gülümsedi, Aşinaydı ironik şeylere besbelli Senin ihtiyacın ne biliyorum […]
Gidene Gazel – Adar Arslantosun
Bütün gidenler bir iz bırakır ardında aklında, yüreğinde, bir yerlerde.. sen, iz bırakacak yeride götürdün kendinle bu karanlık bir şeydi benim seni sevmem belki de hiçbir şey olmamış gibi dönmek geriye ihanet gibi geliyor artık. ******** bir renk vardı siyah dışında desem ki sen o’sun şu güneşin battığı yer. Bir ekmeğim […]
NEY GİBİ – Büşra Firuze Ak
“Ney gibi oldum” cümlesini kullanıyordu bu aralar. İçi oyuldukça oyulan, her bir boşluğunda nidası gök kubbeye yükselen… İnsandık işte, oyulduk, yaralandık, yaralarımız sızım sızım kanarken yürümeye hiç durmadan devam ettik. Nasıl bir sınavdı nasıl bir kaderdi ki bizi feleğin çemberlerinden geçirerek, öldürmeye değil diriltmeye ikna etmişti. Ney gibiydi işte, dış kabuğu alabildiğine şatafat dolu […]
Yüzünü dökme küçük kız… Ayça Alancık
Yüzünü dökme küçük kız Bırak üzülmeyi Yalnız sen misin bir düşün Unutan sevilmeyi Her siyahın bir beyazı Gecelerin gündüzü de vardır Yüzünü dökme küçük kız Kızma onlara Yalnız sen misin bir düşün Zincir oranda buranda Her tutsağın bir kaçışı Uykuların uyanışı da vardır Yüzünü dökme küçük kız Yaşamın anlamını bul Sonra dinle kendini Yolunu bil […]
Önce kendini bil…. – Canan Tuncer
Önce kendini bil…Ara kendini çok daha görününden öte …Bu aramalarda tek rehber Öz’ünde var Ol’an Er’ine sarıl … Eğer bu aramalarda derya’lara düşersen seni orda tek bırakırsa Korkma balık Ol yüz… Eğer bu aramalar sana kocam dağlar ile üstüne taşları sıralar atarsa Korkma toprağın altına gir sürünerek dağı alttan geç… Ol’madı kuş Ol uç… Eğer […]
DERVİŞ ADASI – Büşra Firuze Ak
“Burası neresi” diye soruyorum, benim içindeki diğer ses hemen cevap veriyor “Burası Derviş Adası.” Kulağa hoş geliyor, Derviş Adasında olmak, adada benden başka kimse yok. Etraf soğuk, göl ise alabildiğine berrak ve saf. Göle doğru eğilip baktığım zaman sanki bütün âlem orada. Usulca yanaşıyorum gölün kıyısına usul usul seyretmeye başlıyorum, göle vuran bir diğer beni. […]
Bunların Hepsine Fotoromanlarda Rastlanır-Sevim Demiröz
Dirayetimizin sınavında hep bütünlemelere kaldık kabul edelim. Önce parmaklarımız çürümeye başladı, sonra gözlerimiz, sonra biz… Tab edilmeden yandığı anlaşılan filmler gibiyiz. Bozuk, atılası ama hep “ne güzel şeyler vardı içinde” diye sohbetlere konu olası. Çocukluğumda tanıdığım güzel bir terzi vardı: “Hayata dikiş tutturacağız diye teğellerimizden olduk” demişti. Siyah önlüğümün beyaz düğmesini dikiyordu. Uzun uzun baktım […]
BİR GALATA MASALI-Zeynel KÜRKÇÜ
Ben ana rahmine düşmeden Benden önce başlamış, Ömrümün bu zamanının Beşte iki vaktinde İçine düştüğüm bu masal. Galata ’dan aşağı Sultanlar Beyler sarayı karşısı. İncir ormanını aşıp Kurtlar inermiş şehre, Bozkurtlar, açlık gidermeye Kalafat yeri Ceneviz’den kalma Mavnalara yüz sürmekte zımpara Yaraları bereleri örtsün diye Gemiler yanaşırmış rıhtımına Galata ’nın Yelkenleri atlas bezinden […]
Laikliğin Getirisi – Özgür Karakaya
Dilimize Fransızcadan geçen laik sözcüğü Yunanca “Laikostan” gelmektedir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet, din hürriyetine sahip olmalarını içermektedir. Tek dine sahip olan ülkelerde mezhepler arasındaki çatışmayı önleyebilmektedir. Laiklik, toplumları dinlerin baskıcı tutumlarına karşı koruyarak inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanmayı ya da suclanmayı engellemektedir. Laiklik aydınlığı temsil ederken tersi karanlığı getirmektedir. Fanatik zihniyetten geri duruşun da bir […]
DERİN BAĞ- DİYDEM DENİZ KOÇ
Düzenli sıralanmış pahalı evlerin olduğu sokakta ilerleyen polis arabasına günlük konuşmalar hâkimdi. Biraz sonra karşılaşacakları manzaradan habersiz yine gereksiz bir başvuru için vakit kaybettiklerini düşünüyorlardı. Birbirlerine, paranoyak bir arkadaşın ısrarı işte, böyle bir zenginlikle kim bilir nerede tatildedir diyorlardı. Kapıdaki güvenliğin yönlendirmesiyle kolaylıkla buldukları yeşil renkli villanın önünde arabayı durdurdular. Kuralların gerektirdiği gibi kapı zilini […]
TEMMUZ’UN ON/BEŞ’İNDE BİR HAZİRAN SELAMI – Mehmet Özgür Ersan
1 Burada yalnız ayda bir görüyoruz güneşi Gözlerimizi ovuşturuyoruz Değişen birşey olsun diye Ama değişen birşey olmuyor O yine vaktinde geliyor Oysa aydınlatılacak ne çok şey var 2 Yürürken sokaklarda koca yığınlarla karşılaşıyorum Çok değil bir iki yıl önce sokaklarda idim Direnmek boş diyenlere Gülümseyerek ‘Canını acıtacağını bile bilsen ilerleyebilmelisin’ demiştim Şimdi o gün evlerinde […]
Son Yorumlar