Sayı 33 55
BİLÛN KADIN – Şükran Engin Atmaca
Rüzgar, ilk dağı aştıktan sonra gür çayırlarda çimenlerle oynaşır,sonra yoluna devam etmek ister;ama ikinci dağı öldür Allah geçemezdi. Dağ, rüzgarın Bilun Kadın’ ın olduğu yere geçmesine izin verirse bir akıl bin akla dönüşecek…Dağ bunu bilmez mi? Geçemediği dağın ardında Bilun Kadın vardı.Rüzgarla gidip gelirdi Bilun Kadın’ın yaşlı aklı.Yaşlı kadın, üç gün hiç uyumadan ,hiç susmadan […]
MÜLTECİ KUŞ -Yusuf Gençal
Hangi umut Kazar sulara mezarını Mülteci kuş Bebek gülüşlü Dudağı mor bir ölüm Isırır ellerini, üşümüş sular Öper gözlerini balıklar Kokunda korku Tükenir sende deniz Ipıslak çekilen kıyıda Örter üstünü gece Çığrışır başında Gümüş kanatlı martılar Kumlara iz bırakır İz bırakır kumlara… 03 Eylül 2015 Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya göç akını facia ile sonuçlandı 3 yaşındaki […]
TÜM OLANLARA VE YAŞANANLARA RAĞMEN RİNGTE OLMANIN SEVİNCİ! -ibrahim evin
“kuzey zor ve acımasızdır, boksör. ” n. guillén İçim büyük bir bulantının merkez noktası Bilmediğim dillerin bende yarattığı büyük yanılgı Her yumruk bir uyanış, okkalısından bir yumruk da sen vur dünya! Ne de olsa anlamıyorum dilinden. Yine mi beni seçiyorsun dünya? Neden kolay rakipler ilgini çekiyor? Neden güçsüze vurmayı seviyorsun dünya? Güçlülerle savaşmayı kim ister […]
Güz izi – Ferhat Nitin
Senli mecazlar dolarken penceremin buğulanmış camlarına. Duygular sarılır cümlelere hasta bir kalp misali bitkin, aciz… Ve sensizliğe binen günün ışığı sallanır yine bilindik kuytularda. Yorganıma gece dolarken sen kokan buseler çizerim bu sonbahar akşamına.
BEN İSTERİM – erçağ akarca
Ben susuyorken sende konuşmak isterim alalecele Ben konuşurken sende susmak isterim kalmıştın sanki son hecede Ben sende hem ölmek hem dirilmek isterim büyük vurgundur çünkü bu sentez zor gelen ecele Ben sende gülmek isterim çünkü karamsarlık sonsuzluğun içinde büyük mesele Ben sende bitmek isterim başlangıçlar acı verirken suskun kedere Ben başlamak isterim son bulan varoluşların […]
SORGU -FİRUZE FERZAN
sormak gerek kendine ısmarıç mı havaya düşen ilk cemre geldik yüze çıktık düze ikincisi tertemiz su düşündürür kor ateşiyle üçüncüsü şehrin gök çizgisi yanarken, ölüm yarası gibi yoksulluk hepimiz aynı haritanın içindeyken havaya suya toprağa benzemeden bulamazsın gidersem.
SAHTE HAKİKAT- galip önlü
Uçsuz bucaksız bir sahilin yanı başında dört arkadaş oturuyorlardı. İkisi yanına aldıkları oltalar ile yan tarafa balık tutmaya koyuldular. Bir diğeri olduğu yerde uzandı. Öteki ise kendince bir şeyler mırıldanmaya, ince elleriyle kumullarda bir şeyler çizmeye başladı. Sanki dünya onlara ilk defa böyle güzel, böyle masum görünüyordu. Yerde alabildiğine uzanmış kızıl kumullar, börtü böcek, yan […]
dehlizdesin- İbrahim Özdemir
Bir şeyler üreten, yaşama bir küçük nokta kazandırmak derdinde olanlar için kapısı gıcırdayan bir kilerde, kulpları, kapakları tozlanmış az kullanılmış bir turşu bidonu vardır her zaman . Birileri sessiz ve dağınık bir odada kimilerinin on yıllardır aralanmamış gözkapaklarını açar. Kimilerinin beyninde şimşekler çakar o odadaki birkaç kelimeyle, kimilerine de fazlasını yansıtıp kabullenilmiş çaresizliği öğretir. Kimilerini […]
sone – muhammed hacıreşitoğlu
eritip giderken güneş tepeden; kerpiç evlerimizi birer birer hepimiz çırılçıplak koşuyorduk geceye doğru ikonları ve kutsal metinleri sütunlar da asılı sadık hayvanlarımızı arkamızda bıraktık göz göze gelmemekle mükellefiz gelenler; tanrının okçuları tarafından vurulur vurulan, bedenlerimiz soğuk gölgelerinin üzerine düşüyor ve mahcup ve solmuş yüzlerimiz, çaresizliğimizi gizlemek içindir mutluluğumuz :ortak kaderimiz ortak sevincimiz: umudumuz aşk ise […]
MÜPHEM GÜNDEN ARTAKALAN – batuhan bilgiç
Şehre henüz yaz gelmedi. Serin rüzgâr kaldırımlardaki su birikintilerini titretiyor. Yan caddeye çıkmak için pasaja girdiğimde sarı top sakallı, şalvar kot pantolon giyen emlakçı herifi görüyorum. Tanımamazlıktan geliyor ve sabahın köründe avladığı müşteriye sırıtırken tüm dişlerini göstererek gidecekleri tarafı işaret ediyor. Belki de sahiden tanımıyordur. Bir iki kez borç aldığımda da yüzüme pek bakmamıştı. Arkalarından […]
SON ÖYKÜ-Hasan Hüseyin Güneş
Yine Bartın-Amasra yolundayım ve yine bu yolun her santimetresi bana kilometrelerce acıya mal oluyor. En son öykümü burada yazmıştım, beş yıl önce; sonrasında, Hemingway misali bir tutukluk yaşıyorum. Her gidişimde son öykümü adeta yeniden yaşayarak ve hissederek bilinçaltımın dehlizlerinde kendimi yeniden keşfetmeye çabalıyorum. Son öykümde bal peteğinden gözleri, şiirden bakışları ve hüzünden yapılmış bir kızın […]
dünyasal cehennem-Kübra Kardan
Yorgunluk çökmüştü üstüne. Çaresizliğini, iç daralmasını dindiremiyordu. Sürekli Knut Hamsun’un açlık kitabındaki adam geliyordu aklına. Onun o çaresizliği, o gururu, o mutsuzluğu . Aç değildi belki bedenen ama ruhen açtı o da. Sevginin, konuşmanın, sarılmanın, güçlü hissetmenin açlığı vardı üzerinde. Tıpkı aç insanın midesine giren kramplar gibi kramplar giriyordu göğsüne hisleri çoğaldığı zaman. Aç insanın […]
Ölmeden Önceki Son Mektup-Sumru YILDIRGI
‘’Puslu bir gecenin karanlığı çökmüştü üzerime. Algılayamıyordum nerede olduğumu. Işıklar yandı bir anda, gözlerimi kamaştırarak, görüşümü engellemeyi başarıyordu. Elimdeki kanlı bıçağı gördüm ve…” Janset, büyük bir şehrin göbeğinde on beş katlı bir binanın sekizinci katında oturan yalnız bir kadındı. Yalnızlığını evindeki kedilerle, penceresindeki kuşlarla, parkta tanıştığı köpeklerle ve deniz kenarında onu huzura kavuşturan balıklarla kapatmaya […]
Son Yorumlar