2017 490
Ah be çocuk ! -Sinem ÖZCAN
Ah be çocuk ! demedim mi ben sana. Küçük bir dünya düşle diye, Gökyüzünü de boya, Kuşları da rengarenk, Sonra… Yaşamaya başla. O muazzam manzarada. Sen sen ol, Fırça darbesi olmasın. Yabancı ellerin… Törpülenmesin boşu boşuna yüreğin. Sen çiz. Sınırların belli olsun. Çünkü… Bu, senin resmin… Bu hayatta… Sinem ÖZCAN
GİZ -Abdurrahman SARITAŞ
Bu kez gözleriyle gülüyordu adam. Çünkü yanındaki kadının gülüşüne ayak uydurmalıydı. Kadın başka konuşuyor başka bakıyordu. Adam adım adım aşka geliyordu. Kadın anlattıkça anlatıyordu. Adamın içinde doğan sarılma dürtüsü. Sarılsam nelere şahit olurum diye düşündü. Kafasını salladı belki de sadece düşüydü. Bir nedeni de yoktu aslında sarılmak adına. Daha önce kimse sarılmamıştı ki adama. […]
BİLEN YOK-İsmet kaya
Karanlık, zifiri karanlık. Güneş doğsa bile aydınlanmayacak kadar karanlık. Bu karanlıkta menzilsiz bir yolcu. Ağır mı ağır yürür. Nereye gider, niçin gider bilen yok. Geri döner mi onu da bilen yok. Sırtında azık torbası Dolu mu dolu Yılların dertlerinden. Üstünde kederlerinden örülmüş yırtık pırtık hırkası, Yüzünde yılların sakalı, Kirli mi kirli. Altında elemlerinden […]
KIZ ÇOCUĞU – Ayşegül Ünal
“Bir lokma mutluluk lazımdı şimdi ona. Eline alıp yutuvereceği ama boğazında kalmayacak. Kursağında kalmış heveslerin ne zaman başladığı belli değildi. Doğum günlerinden nefret ederdi veTanrı’ya yalnızca çocuklar için dua ederdi. Bir ne kadar Müslüman olduğundan emin değildi bir de insanların ne kadar insan olduklarından. (2017)” Yıl 1996… Sekiz yaşlarında bir kız çocuğu. […]
Kağıt uçaklar -Elif Işık
Çok uzaklarda bir kırlangıç göçü var Aç kanatlarını Göğün denizine katıl Biliyorum kabuslarının dolu gibi yağdığını Üşüyorsan, durma öyle uzak Sarın gökyüzüne Açar sana kollarını güneş, Karşılar seni bulutlar, Buseler kondurur minik papatyalar. İlkbaharın hazin sonu Palas pandıras bir yaz Kağıt uçakların külleri nerede Kanatlarına bırakmıştım birkaç parça tebessüm Ulaşmış olmalı ki Yüzümü […]
Ay-ı NurÂşk -ABDULRAHİM AĞIR
Hayatı bir güne sığdıran gariplerden Gerçekle hayalle yaşatan kişilerden Sonu Olmayan , sonsuzluklardan Biride Ben Değil miyim ? Değişmek elde olmadığından Dertler bir türlü son bulmadığından Ömür, belki dolmadığından Çileye kâder diyen ben değil miyim ? Feryat, sitem etmek boşa ise Can tatlı, hayat acı ise Aşkımı Sana Söylemektense İçimden Ağlayan Ben Değil miyim […]
KOYU -SEYİT FİLİZKOL
koyuluğu battı gözüme, yüzüne bulut değmiş denizin. koyu olan herşey gibi, ıssız, yalnız, içine kapanık. bilhassa kalabalık içinde, tekilliği belirgin, koyu olan herşey gibi, yüzüne bulut değmiş denizin. sararmış atlaslarda sular kirlidir: örümcek ağı salınır diplere, tozlu mercanlar, çürük mafsallı balıklar, fosil ahtapotlar. avlanır kurak iklimin, nasırlı ellerinde, asırlık kabir suratlı balıkçılar. hem nicedir garipsiyorum, […]
Aşkın İçinden -Hale Öztekin
Sanırım bir anda birine âşık oldum ve onun bundan, ona karşı olan yoğun hislerimden haberi yok. Sürekli ondan bahsedebilecek gibi hissediyorum, ondan bahsetmek bana iyi gelmiyor; bunu biliyorum ama bahsetmeden duramıyorum. Bütün yollar ona çıkmıyor ama bütün kelimeler onu anlatıyor, bütün kelimeler bir şekilde onu buluyor. Bir anda hayatımın büyük bir bölümü haline geldi […]
Dönülmeyen Girdap Seyhan Kara
Süsünden, sanatından, dolayından feragat edip sonradan görme geceye teslim oldu yine kararsız bir eminlilikle. Şehrin titreşen ışıkları kararsız, şarkının ezgisi ise emin. Tezatlıklarda boğuldu kendini tanıyamadı o gece. Anlamsızlıklar içinden sadece bir anlam olsun çıkarmaya çalıştı, olmadı. Kendini zihninin olmayan rotasında gözü kapalı bir yolculuğa bıraktı. Rüzgârın uğultusu gafil avladı, içeriden çekilen oh sesini duyamadı. […]
ZAİYATTAN GERİYE KALANLAR -FERHAT NİTİN
Rıhtımı olmayan bu kentte hayaller yetişemiyor yokluğuna. Demek ki deniz aşırıymış aşk işgal edilmiş yüreklerde. Ayrılıklarda birleşmiş lisanlar Evet yok olup gidiyor insanca. Bir hayalin umulmadık kıyılarında Kayboluyor birden gıcırdayan eski bir sandalyede anılar.
UMUT-evren inançoğlu
Güneşli güzel bir ilkbahar gününde eski bir kafenin dış mekanındaki masalardan birinde oturmakta olan Fodo büyük bir keyifle kahvesini yudumladı. Tableti ile internette gezinip haberleri okudu. Haberler sinir bozucuydu. Gözü saate ilişince toplantısına geç kalmak üzere olduğunu fark etti. Daha önce sadece e-posta ile haberleştiği iki kişi ile bir kitapçının kafe kısmında […]
Kanadığım Dünya Meyveleri -Uğur LERMİ
İçimde su toplamış bir çağın yaraları, Kendi sözcüklerini taşıyor, Kayıp Atlantis mağaralarına. Rüzgâr, Bir başka sonsuzun koruyucusu. Azalıyorum! Yerlere dökülüyor kanadığım dünya meyveleri, Bir Maya piramitinin üstünden. Sesimde yalnız, gürültüler… Akşam oluyorum, Küsen güneşin esaretinde. (1989)
Sesi Mavi -emrah cavak
Alt dudağından kurtardı üst dudağında bitmekte olan sigarasını. Yere attı. Ipinceydi dudakları ,aynı sesindeki mavi çocuk gibiydi. Hem maviydi sesi hemde bir çok başka renk . Belki sabahları taze bir beyazlığa uyaniyordu, kahvaltıda mutlu bir sarılık vardı sesinde. Belki öğle vakti yorgun bir güneşin uğultusunda limoniydi. Belki akşam, dingin bir belirsizlik içinde kalıyordu sesi […]
Son Yorumlar