Sayı 39 57
RÜZGAR SENDEN ESER-MÜCAHİD YAMAN
Şimdi Rüzgar olsam Gittiğin yönün tersine essem Yüzüne çarpsam Şimdi kelebek olsam Yaşamak için Sebep bulamam Yarını beklerim Şimdi Bir kar tanesi olsam Bütün hücrelerine Temas etmek isterim Taş olsam dağ olsam Bütün derdini yüklenmek isterim Şimdi yeni bir dil bulsam Sözcükte anlamım sen ol isterim Şimdilerde pek bir şey […]
Kırkımdan sonra -Kenan ŞAHBAZ
peleriniyle aydınlık ama ne aydınlık geçmiş dertlerimin üstünden göğsümü kör ediyor ziya adını görüyorum her yerde duvar gazetelerinde devrim aşk ve öfke söylenceleri tut ki her biri sen her biri ikimiz vakitsiz gel artık yalnız kaldı başımda iki tel saç hareleri simsiyah tepeden uykusuz hayaller asude yaşlılık belirtileri bunlar bunca yıl […]
GİTTİN – İdris YILMAZ
Gözyaşlarımı akıtacaksam da yollara akıtırım Belki yağmur katılır arasına Sokağından geçer Evin önünde kurur Belki hissedersin ruhumu Bekçi bıraktım aşkımı kapına Adımların hafızamda Düşüncelerin ellerimde tutsak Sahte duygularına bile hükmün yok Yanlış kararlarla yanlış yolda sürünüyorsun Korku yüklü hayatına ben rahatlığını yay Özgür sandığın hayatında Belki özgürlük tadarsın
DEVİNİM – Süleyman Saybo
Soğuyan akşam, Kırlangıç gülüşlü denize hasret balık devinimi, Sayısız köpürmelere gebe olan ben, Her gidenin arkasında yarayım, Bulutlar çevrili gözlerime, Kirpiklerimde damlarım, Dökülüyor yorgun düşmüş kış ceylanları, Güneşe uzanan doruğunda köprülere, Şırıl şırıl akan koyun ağızlı dere, Kurda kuzu eşliğinde, Sen üzerine kurulu akımım, Çok uzaklarda, Sesin soluğun, Çok yakınlarda, Geçmişin yokluğun.
KABİL’İN ÇOCUKLARI – Ebru SORHUN
İnsanın zaman şartelini indiresi geliyor. Akan ahir zaman yediğim her lokma da can buluyor. Yüzyıllar ötesi ademi kalmayan cihan düşün. Kirli ne varsa içinde mekan tutmuş olan yok. Güçlü olan kafa eziyor; kuleler yapılıyor, deri yüzüyor; deneyler yapılıyor, tasmalıyor; ”çalışsın köle!’ ‘diyor. İnsan insana, insan cihana tükürüyor. Ama artık, tükürük çiseliyor üstüne ey […]
İSTANBUL – soykan altunyurt
İstanbula benzetiyorum seni. Kimi zaman bir vapur keyfi Kimi zaman bir otobüs çilesi En az senin kadar güzel bu şehr-i istanbul Gözlerinin yeşili gibi istanbul Çok az nadide biryerlerde kalmış Ama olan yerleri de en az Senin kadar göz kamaştırıyor Bu şehir varya bu şehir Ya şanslı doğarsın hayatını yaşarsın Yada pişman olacağın şeyler […]
Kır Çiçekleri’nin Altında- aysu altaş
Topraklarla örtülü odaya akşam vakti çoktan gelmişti,zaten orası hiç aydınlık olmuyordu. Sarp kayalıklardan yapılma oval masanın üzerinde kemikleri cilalamak için kullanılan beyaz çakıl taşları dünden kalma biçimde duruyordu. Odaya ne birisi geliyor ne de birisi çıkıyordu,toprakların arasındaki boşluklardan süzülen rüzgarların ıslıkları odayı yalnızlık senfonisiyle dolduruyordu. Ansızın odaya incecik kemikli,çıkık elmacık kemikleri ve uzun […]
Sokak Kadını -Mert Tahta
Teninde dökük döşemesiyle Beton sesleri Dudağında çürümüş tütünüyle Yarı baygın bir pipo Bayan nazik Bilmem bişeylerden Bir sokak kadını -yahut bir hayat kadını – Güneşin şafaktan izliyor kaçışını Kamer kovalıyor Ya da kamerden kaçıyor bu nur Yarı sisli odasından Yanaşıyor mutfağa doğru Upuzun tırnakları Dağınık beline uzanan saçları Ağzında gereksiz laflar Bu gidenler saçmalıklardan […]
Temiz Elbise – ayşegül korucu
Şefika ayakkabılarını giyerken annesi içeriden seslendi “Sakın üzerini kirletme yoksa bayramda gündeliklerini giyersin.” Kız cılız bir sesle “tamam” dedi. Sonra kapılarının önündeki yarısı kırılmış eski aynada kendine baktı bembeyaz elbisesi ve sıkıca atkuyruğu yapılmış saçlarıyla harika görünüyordu. Tabi pazardan aldıkları pespembe ayakkabılarını da unutmamak gerek. Mutlaka bütün çocuklar ona imrenerek bakacaktı. Dışarı çıktı. Oynayan […]
Kadehin içinde süzülen şarabın damlaları – BEGÜMHAN VARLIK
Kadehin içinde süzülen şarabın damlaları , Sessizliğimi koruyan bir tebessüm gibiydi . Aşk , içilen her yudum sonrasında , Dökülen kırmızı rengin ateşi gibiydi . Yaslandığım duvarın arkasında , Gölgemi sunan ışıklar gibi yetersiz kalırdın . Acı , içilen her yudum sonrasında , Kırılan bir cam gibi , keskin yüzümü sana çevirirdi. […]
Nişan Gecesi- Selma KÜÇÜK
Kadir, solgun yüzüne tezat zorlama bir tebessümle evin içerisinde volta atıp duruyordu. Annesi Meryem Hanım: – Oğlum başımda dolanıp durma! Kadir: – Anneciğim, ben dursam ayaklarım durmuyor. – Aman da aman! Benim oğlum büyümüş de nişanlanıyormuş, diyince Kadir’in yüzü kızardı. Annesine: – Anne utandırıyorsun beni. Lütfen böyle konuşma! Heyecandan olacak acıktım. – Bu […]
YALNIZCA YUSUFÇUKLARA SAKLANAN SESİMDİ ARADIĞIM- Süheyla Altinkaya Turan
Uykumu kesen Yusufçukları duyuyor musun Mişa? Ama çocukken göremediğim Ama duyduğum sesleri. Unuttum sandığım, Ama hiç unutmadığım, Yusufçukların ney üfleyen dualarını, İki düzinelik mesafeden, Arşa uzanan bedenimi, Kelimelerimin çarmıhta asılışını, Yumurtadan çıkan yavru şaşkınlığıyla Gördüm Mişa! Çocukken gecelerimin ayaz koynunda Göçlerin ayak ucuna soyunmuş, Uzak olmayan yerlerden gelen sesleri, Vakitsiz dinlerken, Vakti […]
BİNALAR, BİNALAR… -TAMER UYSAL
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından. (Nazım Hikmet) İnsanın anayurdu çocukluğudur… Jorge Amado demişti bunu. Çünkü çocukluğunuz evinizdir. Evinizden önce sokağınız mahalleniz yaşadığınız semt ordaki bahçe okulunuz kediler ağaçlar her […]
Son Yorumlar