2020 322
İnsanlar Değişti Dünya Değiştir – Rıdvan Yıldız
İnsanlar değişti dünya değişti Ne edep ne haya ne ar kaldı Düzen bilmez insan neye karıştı Eskiden her şeyin anlamı vardı Hata yapan utanırdı yerinde Kin bileyen yoktu önce birinde Mahcubiyet vardı insan dilinde Sohbetlerde doğrulara yer vardı Kırgınlıklar üç beş günü geçmezdi Öfke gelip gönlümüzde yatmazdı Sabır yolu gide gide bitmezdi Her işte bir […]
Tanrının Şiir Aşkı – Metin Kaya
Yazmak, yaşamı sorgulama ve önyargıları yıkma eylemidir. Bu eylemi bilgi ve estetikle tamamlamak gerekir. Söz konusu şiirse… Yazın sanatı şiirle başlamıştır. Devamında toplumsal bellek geliştikçe, sınıflar kendi ihtiyaçlarına göre diğer yazın türlerine ihtiyaç duyarak; yazmaya, düşüncelerini aktarmaya çalışmışlardır. Şair arkadaşım Nevin Koçoğlu’da şiir dünyasına “ilk göz ağrısı” diye nitelendirdiğim “Tanrının Vişne […]
Su – Arif Ersan
Su temizler mi her şeyi Bir katilin elinin kirini Bir zalimin yüreğini Yüzsüzün yüzünü Arsızın arını Ölenin günahını Suçlunun sucunu Polisin copunu Celladın baltasındaki kanı Su temizler mi her şeyi Su temilemez belki Her şeyi Ama yeşertir Toprağa atılan tohumu Can verir Su hayattır Hayat sudadır. Arif ERSAN 01.12.2013
Uçuş İzni – Zeynep Kasap
Sabah uyanıp işe gitmek için hazırlanıyorum. Çantamı da alıp tam elim bordo atkıma uzanacakken, aklıma geliyor akşama bizimkilerle buluşacağım. Renkli şallarıma, atkılarıma göz gezdiriyorum. Daha zarif daha şık daha hafif görünüyorlar. Bunlardan birini seçeyim derken ani bir kararla alıveriyorum bordo atkımı. İçimden mazeretim hazır ” soğuk’’ akşam daha da soğuk olacak ” Kalın, yünden, boyu […]
Taş Kağıt Makas – Özge Paksoy
Bu gün bildiğimiz dünyanın ışıktan tamamen yoksun kaldığını düşünürsek, karanlık odalarımızın anahtar deliklerinden evrensel bir karanlığa düşeriz. Bu karanlıkta bir lider arayışı bizi körlere sürükler. Körler görünene dayalı olmayan bu yenidünyada görünmeyenin yol göstericileri olarak, tutunmayı, koklamayı, dokunmayı öğreteceklerdir bizlere. Platon’un mağarasında ellerimiz bağlı geçip giden kuklaları seyrederken, ışığın bizi kör edeceğini bilmiyorduk. Korku […]
Denize Attığımız Pırlantalar – Dilek İşcen Akışık
Parkta yürürken ağaçları daha yakından inceledim. Onlardan ders alabilsek ne hoş olur diye düşündüm. “Nasıl yani?” dediğinizi duyuyorum. Söyleyeceğim, merak etmeyin. Ne üzerlerinde barınan hayvanların ne gölgelerinde yatan insanların ne de verdikleri meyvelerin hesabını tutuyorlar. Ayrıca havayı temizliyorlar, gözleri süslüyorlar, duvarlarını onlarla doldurmak isteyenlere de cömertler. Ha bire fotoğrafları çekiliyor, resimleri çiziliyor. Hiç teşekkür beklemiyorlar, […]
Caretta Caretta – Josef Hasek Kılçıksız
Zamanın her ânı hiçbir şeyi tebliğ eder gibi kötücül mevsimler sürüyor önüme. Gerçi derlediğim çiçekler hep yanlış mevsimlerde solup kurudular Nora. Her gece sıtma nöbetlerine tutuluyorum. Mektup sıtması. Yokluk ve yoksunluk nöbetleri. Onca beklemeyi bir yalana sığıştırıyor zaman. Kuşlar, kırmızı kiremitli çatılar ve koca şehir, hep birlikte mektubunu ve güneşi bekliyoruz, seni bekliyoruz Nora. Bir martı […]
Bekleme yapmayın! Sollama yapmayın! (Dil Bilinci -III-) – Tahsin Melan
Geçen yaz Ankara’daydım. Her ne kadar yıllar öncesi bıraktığım Ankara olmasa da benim için bu şehrin anlamı çok farklı. Değişen caddeler, yapılaşmanın ilginçliği, toplumun farklılaşması… Kısacası bana eski hâlini özlettiren çok farklı bir Ankara. Özellikle cadde ve sokaklardaki arabaların kalabalığı ve düzensizliği akıl alır gibi değil. Araba fazla olabilir. Eğer kurallara uyulsa, karşılıklı saygı ve […]
Vuslat – Arzu Seloğlu
Şehrin ismini iki kişi koyabilir;Ya geride nefes bırakmayıp kapıdan son çıkanYa da hiçbir anı,ânı edinmemiş olan. Adalet sancağını iki kişi dikebilir;Ya ben/benim dediği herşeye kibrit çakanYa da kusur perdesini gözünden atan. Mâşuğa iki kişi kavuşabilir;Ya aşıklık edip vuslattan ar duyanYa da mâşuk olduğunun farkına varan
Pıhtı -Kadihan YALÇIN
Bu odada yatardı hep. Hep bu odada yatardı. Duvarın dibindeki şu tahta divanda boylu boyunca yatardı. İstese de başka bir odada başka bir divanda yatamazdı. Hep bu odada, bu divanda yatardı annem! Televizyon izlemeyi sevmezdi pek. Boş durmayı da sevmezdi. Boş durmayı sevmezdi ama hep de boş boş yatardı. Ayağım kıbleye gelmesin diye en başından […]
Kiosk – Bihterin Okan
İki gün önce çalışma odamızın yerleşim düzenini değiştirmeye karar vermiştik. Pek geniş olmayan odayı verimli kullanabilmemiz için, Köln’de aldığım ahşap tahta masamdan vazgeçmem gerekiyordu. Bu oda için o çalışma masası çok büyük gelmişti. Evin yakınındaki baumarketin marangozhanesinde bir ahşap tahta kestirip, tahtaya uygun dört tane metal bacak da uydurduğumuz zaman, ucuz yolla edindiğim bir masam […]
Firak – Cüneyt Ahmet Eker
Ben ne bir Ferhat, ne bir Mecnun idim; Ben Garib dağlarda bir, bir bülbül idim. Deyme yâr olsun ki, tek türküm firak; Muttasıl olsun bu mızrap,hep firak. Yok mizan yok, sulh ki gönlümden ırak, Ben canan olsam ki yâren den ırak, Sanma bahtım, güldedir aklım canım; Bir diken olmaz isen, gülmez canım. Beklerim bilsem yaren […]
Popüler Kültür ve Çelişkileri Üzerine – Tamer Uysal
Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe 1950’li yıllardan bu yana başlıbaşına bir başlık, bir alan olarak ele alınmaya başlayan popüler kültür terimi 1980’lerden bu yana egemen kuramcılar tarafından kitle kültürünün yerine kullanılıyor. Teknolojiye hakim sermayenin yeni medya olarak adlandırdığımız interaktif iletişim kanalları da yüzyılın […]
Son Yorumlar