Sayı 52 28
Yalnızlık Miracı – Berrin Efla Fırat
Gündüzün gecenin koynuna girdiği Dolunayın sularda ıslandığı vakit Mistik yalnızlığının işveli göz kırpışına Göç libaslarını kuşandın. Sesinde sakladığın ismin Susmalar kozasında, Usulca kendi vahşetini kanıksıyorsun şimdi. Şüphe ejderhalarının döllediği yeşil bulutlarda ayak izlerin! Kokusunu geri isteyen nergise Kanlı vahiyler indirirken, Tenimde ellerin soluyor… Korkuyorsun. Kirpiklerinde hırs tuzları İçimdeki Meryem aşka gebe Ve Korkuyorsun Yinelenen horlanmalardan… […]
Sözlerimle Başla – Aziz Nayır
Taşa yazıyorum sözlerimi dağ doğursun diye yeniden dudağımın kıyısında tuz tadı çünkü ağlamak çoktandır ince bir yol buluyor kendine yüzüm bilmediğim bir savaşın artığı – kaç keman geçti gözlerimin önünden arşesi kırık kınından çekilmiş kılıç ve kırk parçaya bölünmüş bekleyiş öyleyse birlikte bekleyelim nasılsa gelecek sesin bittiği türkü belki yansımayla belki suda salınımla ellerim benim […]
Çocuk Mönüsü – Salih Sezen
Papağanları ve beni hiç böyle görmediniz Ben de.. Bir süredir çalan orkestra da görmedi Babalar bulmaca çözerken değişti dünya Yukardan aşağı soldan sağa Gedikliydi evde kalmışlar için mumlar Emekli alışkanlıklara rastık çekecek miydi En endemik annem Öyle ya dantelli süveter gerek sırtıma Akşama bir de kibar giyimli yalan gelecek Keşke kadife koltukta oturabilseydim Yakından sulanırdı […]
Çırpınış Risalesi – Süleyman Ethem Erdoğan
Vakit çirkinleşiyor Ve zamanın perdesi Kıpkırmızı bir karın sancısı Artık bir dilenciye para vermek bile Bir el alışkanlığı meselesi Sözlerine itimad edip balıkçının Fırtınalarına süren teknesini Koyu mavi gecenin Ve hayatından bıkması bir beyaz yakalının Hepsi bir işarettir Zamanın kirlenen yüzüne doğru Haklı çıkarır Ailelerin vazgeçmesini Asil bir Türk kadını gibi Beni elleri olmaksızın tutarak […]
Mektup – Senanur Şentürk
Oğlum, Kimsenin beni dinlemeye tahammülünün kalmadığı şu zamanlarda yaralarımı sarmayı denersen sana minnettar olurum. Serçe olduğum zamanlardı. Menekşelerimi gözyaşlarımla kuruttuğum, akrep ve yelkovan üst üste geldiğinde sevindiğim zamanlar… Şiir doluydum. Birileri beni anlasın için, kalabalıklar arasında çırpınıyordum. Duygularım boyumu aşıyordu. Rutubet kokusunun başka kaç kokuyu daha bastırabileceğini hesap ediyordum. O zamanlar iyikilerim bile rutubet kokardı. […]
Zamanın Dudakları – Ferhat Nitin
Saçında sürüklenen rüzgâra sızar yalnızlığı kaçık buluntularda kesik nefesler tılsımında uydurukçu gerçekliğin ve ihanet çukurunda kuş görünümlü yara-salar kıyısında hasret giderme mevsiminin kuşlar filizlenir mi, yankılanan çocukluğuma Umut verir mi kaçınılmazı paslanmış ellerin Kirli ve incinen hatıraları duvarlarında ecelsizce endişenin parlaklığında iniltilerini aşılar mı gökyüzü Yoksa eşiğinde intiharını körükler mi nankörlüğün Yıldız dengi kurşun hayalin, […]
İçimizde Kasım Gibi Bir Şeyler – Josef Hasek Kılçıksız
Tuza, ekmeğe benzemiyordu, barbarların bizden çaldığı Tavanı tıka basa sokak evimize benzemiyordu Orada kaç çeşit çağ yıkıldı, bir o kadar da hayatta kalınmışlık Kaç Kasım gizliydi Lili bavul kayışlarında ? İşgalci bir sus kuşatmıştı zamanı Heykellerin yüzünde abartılı bir ciddiyet, sanki bir yere gitmeye hazır Giden kalan meselesi değildi Burada yol sadece bir kadastro meselesiydi Yarasıydı […]
Subay Nurcihan’ı Neden Almadı? – Belgin Bıyıkoğlu
Dalgaların sesi kulağımda, karşıda işveli bir kadın gibi sere serpe uzanmış Gelibolu’ya bakarken, eflatun sisin içinden süzülen ışıklar birer birer sönmeye başlayınca; çocukluğumun, ilk gençliğimin geçtiği bu kasabadan artık daha fazla uzak kalamayacağımı anlamıştım. Arka arkaya sıralanıp uzun bir kuyruk oluşturan tırların yanından geçerek, zorlukla iskeleye ulaşmış, çaresizce eskiden izler bulurum diye bakınmıştım ama yoktu. […]
Derin – Emine Oğuz
Günler hep aynıydı. Geceler ise bambaşka. Odadaki aynanın üzerinde yazılı cümleyi tekrar tekrar okudu: Kader; bir birimlik ömür denen yolculuğumuzda dermansız dert olup yapışmıştır bize, söküp atamadığımız… Sol eliyle sol memesini yan tarafa çekti. Yapışık iki terli vücuttan ayırdı. Solukları sıklaştı adamın, “Nihayet”. Kasılmalarının bitmesini bekledi. Ve yan tarafına düşüşünü et yığınının… Usulca arkasını döndü, […]
Gelirsen Tek Başında – Zeynel Kürkçü
AdaÜstü mavi gökİçi yeşil ormanDibi mavi yeşil su Ben gel demesem deGelirsen tek başına. Yılkı vakti gelmiş,Kendini gümüş kanatlı Pegasus sananTeneke nallı payton motorları Çekip alır seniSaklandığın yalnızlığın ardından Çok önce kök tutmuşSuskun ağaçların korosu Bir meltemle başlar Özlediğin meşke Ya Rodrigonun keman konçertosuYa da Sümmani’nin Ervah-ı Ezelden Nameleri sarar tek kişilik Sahte bir başınalığını Ben gel demesem de Gelirsen tek başına.Bir Rum meyhanesindeİki […]
Kedi ve Adam – Zeynep Kasap
‘’ Kalabalık, her yer kalabalık. Her yeri işgal etmiş her yeri sahiplenmişler. Sanki dünya sırf kendileri için yaratılmış. Yalnız kalabileceğimiz, özgürce yürüyecek dolaşacak yeri bırak işeyecek yer bile bırakmamışlar bize. Şu duvarın ardındaki bahçe de olmasa ya ne yapardık? ‘’ Bir sıçrayışta atlıyorum duvarın üstüne. Tam bahçeye inmek üzereyken yine yakalanıveriyorum karşıdaki cadıya. Sanki kokumu […]
Hangimiz O..? – Dilek İşcen Akışık
Tıklım tıklım bir etajer. Üstünde yan yana dizilmiş sarı, kızıl, siyah peruklar. Onların önünde göz farları, kalemler, takma kirpikler. Yuvarlak, ayaklı bir masaüstü aynası, bir tarafı büyüteç, bakınca her şeyi söyleyen… Gençliğinin güz mevsimi henüz başlamış bir kadın çatlak duvara dayalı pirinç yataktan kalkıyor yavaşça. Bu cümbüş içinde ilacını bulmak zor. Gardırobun kapağından sarkan simli […]
Nalan – Ayşegül Gezgin
Kalın mavi perdenin aralığından süzülüp geldi sabah güneşi, Nalan esneyerek uyandı. Her sabah yaptığı gibi camı açıp gülümseyerek deniz kokusunu içine çekti. Geçen yıla kadar ilaç fabrikasındaki baş ağrısı yapan keskin laboratuar kokusuna katlanacak olmanın isteksizliği ile yataktan kalkar, nemli kapalı bir havada Berlin’de kalabalık metrolardan hayalet gibi işine sürüklenirdi. Bir senede ne çok şey […]
Son Yorumlar