E-DERGİ 990
Bu Yazı Dünya için ve Benim Dünyam Sensin – Sevim Demiröz
Bilmem kaç tonluk binaları, Bilmem kaç voltluk ışıklar aydınlatırken, Bize hediye gibi sunulan bir ölümden bahsetmek istiyorum. İnsanın insana ihaneti diyorum, fazla uzaklaşmış olamaz. Baksana, her yerde kan, parçalanmış cesetler, can çekişen hikayeler… KÖR, SAĞIR, DİLSİZ -devlet, insan diyetine girdi. Bizi faiş fiyata sattılar Sevgilim, g*tü iyi kollamak lazım. Dış sesimize sağırlar. İç sesimiz zaten […]
Bayram Sabahları -Seçil Oğuz
Acının en büyüğünü gördü gözleri. En büyük matem, her gün kanatırken ciğerini, söndürmedi gözlerindeki ışığı. Ocağını söndürenlere inat, dik durdu. Sofrasını kurmadığı tek bir gün olmadı. Kaygıları alnını terletip dururken, tırnaklarını yiyerek pencere önlerinde çocuklarını beklerken, bunu sadece o bildi. Göstermedi hüznünü. Çalan kapıları, gülerek açtı. Yoksulluğun en büyüğünü o gördü. Yine de toplayıp getirirdi […]
ELA BİR DÜŞ – Hikmet Güzelkokar
Dalıp gitmişken uzaklara Saçların geliyor aklıma İpekten bir şal Sarınırken rüzgârlara Bırak! Resmini çiziğim Tuvalimde kal Ve sonra Gözlerin geliyor aklıma Ela bir düş Giyindiğin elbise Gök kuşağının orta yeri Ya da okyanus gecelere Düşen yıldızlardan bir ateş Ya o dudağındaki tebessüm… Aklımı sardıkça gamzelerin Serper Emirgan’ın nisan bahçelerini Adalardan duyarken ağustos melodilerini Bütün sevgililerin […]
Anlatın Bayım - Zozan ERDEM
Bana umutlu şeylerden bahsedin bayım Bana umut etmenin iyileştirici ve mutlak gücünden bahsedin. Bayım Güneş nasıl hergün doğar nasıl batar Nereye gider ne yapar Bana dünyanın gündelik yaşamından bahsedin. Dünya bütün acılara rağmen nasıl dönebiliyor Üzerinde tonlarca su varken nasıl oluyor da içinde bir cehennem ateşi barındırıyor. Beni inandırın bu geceden […]
UTANIR OLDUM- Kamil Küpeli
Sivas yangınıdır düşen Lice’ye Kardeş insanlıktan utanır oldum Kül yağıyor alevlerden geceye Kardeş insalıktan utanır oldum Bunlar insan ise ben değilimdir İnançsız canlıyım kul değilimdir İnsan yakıp alevinden ısınan Tekbir ile canlar alıp inanan Böyle vahşetleri ibadet sanan Kardeş insanlıktan utanır oldum Bunlar insan ise ben değilimdir İnançsız canlıyım kul değilimdir Cehalet beylerin işine yarar […]
KİNSİZ REHBER- Zeynel Kürkçü
Tutki tutsaksın yalnızlığına, Çıplaksın, üryan, geldiğin gibi. Alçakça riyakârlığın ortasındasın Sus kimse duymasın yine de yürek acını Kanın akarken güneşe, bedel niyetine Hatırla ne canlar verdin toprağa Ellerine zulüm kınası yak, silinmesin Zor olsun unutulması çektiklerinin Kinsiz rehber olsun geleceğine Zeynel Kürkçü 29.06.2016
Sivas’93
çığlıkların külünü gör bakışların külünü sesin külünü güzden dokunaklı genzinizi yakan yanık insan kokusu Mehmet Özgür Ersan 2013
Olacak Şey Miydi? – Cennet Güvenç
Olacak Şey Miydi? Genç kadın, bir bahar sabahı, kuşların cıvıl cıvıl sesini duyarak yepyeni bir güne uyandı. Kuşların sesini dinlemeyi oldum olası çok seviyordu. Bu öylesine tanıdığı bildiği bir ses ki, kuşlar ona adeta her sabah “günaydın” diyordu. Kuşdili bilse hani emin olacaktı; ona günaydın dediklerine. Genç kadın penceresini açarak mis gibi bahar sabahını içine […]
Tentürdiyot – Lütfiye Roza Küçük
1. Yaramı sarmaya çalışma, Eğilip sarmaya çalışırken belki de senin yaran kanar. 2. Muaf : Pirüpak Onca kan var yüzünde, dudaklarına oturmuş kan pıhtıları, bulaşmış dişlerine, Saçlarından gözlerine damlayan ter taneleri, Bileklerinde bir zincirin keskin soğuğu, Yırtılmış bir gömlek, kim bilir kaç yerden çekiştirilmiş Ve soluğunda sıcak bir acının soğuk nefesi var. Bunca kötülüğün,kirin ve […]
Rüyasını dokuyordu /Sarıyer’de bu sabah balıkçılar – Mehmet Özgür ERSAN
Bıçakla oyulmuş çıkarılmış Avuçlarının içinde Kendi gerçeğimi görüyordum İçerken ellerim titriyor ağlıyordum Aklına bir martının gözleri takılmıştı Çok şükür hıçkırmasını biliyordum Bölük pörçük akşam oluyordu Gözüme kargalar konuyordu Sırılsıklam utanacaktım Yoksa yüzümüz olmazdı geceye Şiir deniz gibi kımıldıyordu Kımıldandıkça içim kanıyordu Rüyasını dokuyordu he sabah Sarıyer’de balıkçılar Sarhoştum kirpiklerim yanıyordu Utanmasam beni terk etmişsin Hırsımdan […]
SOLUKSUZ – Nesrin Bulduk
En derin karanlıktan taşıyorum ışığımı renkleri yakan karanlığa taşıyor soluğum nereden geleceğini bilemeyen bir çılgın karanlık hayat bir sihirbaz oyunu güvercinler yerine kan çıkıyor eldivenlerinden kansız bir bedenin soluğundan başlatılıyor oyun karanlığın ulaşamayacağı soluklardan alıyorum ışığımı soluğum soluk bir gölge-ışık oyunu geleceğini bilemeyen bir çılgın hayat son gördüğüm kıyıda bıraktı oyununu.
Yavaşlatılmış Ayrıntılar -C e m a l Ö z t ü r k
Yıllardır yaya yoldan geliyorum İçimden hep uçmak gelirken sana Ayaklarım yer çekimine bağlı Nedensellik zinciri boynumda Hafif hafif tüyelim buradan Havada kaybolan duman gibi Bu hayatı kederli dolaşıp gidelim Mumdaki alev yanan zaman gibi Adım adım geçelim dünyadan Yavaşlatılmış ayrıntılar gibi kocaman Düşük yoğunluklu çatışmaların içinden Kırılan kalpler gibi yıkılan evlerin C e m a […]
İSYAN -Ersan Arif
O da ne Öldürmek mi bir insanı Yoksa öpmek mi Genç ve güzel bir kızın Dudaklarından Ölmek mi bir köşede Sarhoşken sızıp Koparmak mı bir çiçeği dalından Bir kurşun hızıyla Kırmak mı kanadını serçenin Ayırmak mı anasından yavruyu Hedef olup kör kurşuna Sarılmak mı kara toprağa Tohum olup yarmak mı toprağın karnını Başkaldırmak mı güneşe […]
Son Yorumlar