E-DERGİ 990
Güven – Ayberk MAZI
Öğrenemedik Öğrenemedik hesap yapmadan yaşamayı Öğrenemedik hesapsız yaşamayı Mutluluklarımız hesaplı Hesaplı sevgilerimiz Korkakça yaşamımız, hayatlarımız Öğrenemedik hayata koşar adım yürümeyi Atamadık üzerimize sinen o ölü toprağı Kaybettik hayata karşı temizliğimizi Kirlendik Kaybettik karşılıksız sevmeleri Yitirdik, yalnızlaştık Herkesten, her şeyden kaçışlarımız Korkuyoruz birbirimizden İnanmıyoruz Sevmek vardı, sevilmek Güven vardı gözlerimizi kapatırcasına Samimiyet bizleri terketti Ve bizler […]
KABADAYI – GALİP ÖNLÜ
Otel Şefi çalan telefona sinirli bir şekilde gözlerini dikti. Hızlı adımlarla ilerleyip açtı. —Merhabalar efendim, buyurunuz… —Merhabalar, Benim odaya mantarlı et sote, tavuklu kabak sandal sefası, iki şişe votka, yarım kutu Smith Wesson Nyclad mermisi, bir berber, bir piyano, bir de piyanocu getirt. Şef sert bakışlı gözlerini havaya dikti, yüzü sarardı. Küçük bir mırıltıyla söylenileni […]
HEPSİ GEÇECEK – Dilek Gündüz
Bir tekmeyle attı yorganı üzerinden, sinyali almaya başlamıştı. Önce elleri ayakları ısınır, sonra göğsündeki ağırlık artmaya başlardı. Aslında öyle çabuk olurdu ki hangisinin daha önce başladığını fark edemezdi. Kalkıp bir pencere açabilse, dünyanın havası içine dolar, ferahlardı belki. Ağzına nane kokusu ve yeşil elma tadı gelirdi. Bir gayret doğrulmaya çalıştı ama sadece omuzlarını kaldırabildi, tekrar […]
ALMANYA ZİYA VE TÜL – Gülser Sağıroğlu
Elma bahçelerinde koşturduğumuz güzel masumiyet yıllarının, en önemli arkadaşlıklarından biriydi Şükran.Tam olarak bizim mahalleye taşındıkları günü hatırlamasam da. Pembe çemberinden görünen uzun örgülü saçları,pazen kısa şalvarı, çizgili keten gömleği,şaşkın bakışlarıyla bizi ve oyunlarımızı sürekli izlediğini görüyorduk.Zaman zaman yüzüne iliştirdiği müzip gülümsemesiyle davet beklediğini anlamazlıktan gelmek istemediğimiz günlerden birinde de onu oyunumuza almıştık. Sıra ip atlamaya […]
Umut sıcaktır – Aytaç Doğan
Ensemde hissediyorum soğuğun nefesini Bedenim buz kesmiş Sıcaktan umudumu yitirmişim Eldivensiz kar topu atmak gibi Kaskatı kesilmiş ellerim Yüzünün sıcaklığını arar olmuşum Gözlerinde ki koyu kahveyi sar ellerime Üşümesin ! Öyle bir anlat ki sıcağı bedenim çözülüversin Soğuğu unuttur bana,aşkla yansın yüreğim Sarıyı anlat bana yensin içimde ki Zift siyahı Umudu anlat bana yeşersin gözlerim […]
SAL-LA-PA-Tİ KI-RIK Dİ-ZE-LER… – Bahtiyar ERMİŞ
tansiyon değil de bu astım beni öldürdü nefes testinde iki buçuk yaşındaki bir çocuk gibi nefes alıyorum sağım solum sobe dedi hayat sonra kekrek bir akşam gibi baktı hangi keskin virajda bariyeri sıyırdıysak o kadar faytona binmek isterdik versek o hangi kazada tüketilmiş sonra büzüştürülmüş paketinde bir çukolata değil bir çöp kurusunda ayaklarımızın altında umursar […]
ÇOCUKLUK SAHİFELERİ – Burak Demir
Çocukluk bende hiç bitmek bilmeyen bir serüven Senle yaşadıklarımız da bu serüvenin sahifeleri Ama sen çocukluğumu nerden bileceksin ki sevgili? Serüven pencerenin camıyla vuku bulmakta Usul usul vurmaktaydı ellerim cama Camın kırılma noktası, kaç şiddetindeydi ki acaba? Hızlı bir vuruşla gelen ilk intiba Güç vermişti ardından gelen bir yumruğa Kırılma noktasına çok uzak sayarken şiddetimi […]
Harita – Tayfun TATAR
Görüyor musun seninle Bir haritanın en yalnız kentinde Bir sokağı denize bağlıyoruz İnceldiği yerden Ah bilmem geliyor mu kulağına Kırlangıçların kesik kesik çığlıkları Bana sorarsan bunca güzel şeyin Bir sebebi olmalı Tesadüf değil ya hecelerime böyle dokunman Onun da bir sebebi olmalı Anlat hadi, anlat bana Gamzenden savrulan papatyaları Suyun gözlerine yürüyüşünü anlat Anlat, yol […]
Biri oynuyor – SEFA YEŞİLYURT
Gökyüzü masaya oturmuş Açık bir pencere var Göğe uzanır aynalar Uzak ve sancılı Sonunda bir ağaç Belirsizce İkiye yarılır Bir saç gidiyor Yanımdan geçti Bir rüzgâr eser şimdi Yön verir yola Maviyi bulunca Çağıracak adını Güllerde yazılı Çöp bidonları biliyor şimdi Caddeyi sarmış kokusu Her günün önünde Gözlerin devam edecek Bir mektup yaz Eski kelimeler […]
KABİLİYETLER KATİLİ – Erçağ Akarca
Kabiliyetlerin katili duruyor ortalıkta hin bir bakışı var Sinsi bir gülümseyiş sürüklüyor yalnızlığa Sanki ağaç köklerini çekip çıkarıyor atıyor sonsuzluğa Zorbaların yanında melekleri tasvir ediyor bir çaresiz portre Ulaşıyor fazlalığın enkazından en dibe Söyleniyor beli bükülmüş bir türkü gibi dilden dile asırlarca Kabiliyetlerin katili ulaşmak istiyor zorbaların hünkarına Tevcih ediyordu arzu hallerini şehrin ileri gelen […]
Ölmenin En Güzel Tonu – Mert Tahta
Özlem Aşkın en güzel rengidir Küçük bir çocuğun Büyük bir sevinci gibi Karışır Ve andırır biraz da Maviye Siyahın da koyu tonudur Arayıp da Bulacağın en güzel renk Budur Özlem Aşkın bitmeyen yoludur Bir hasrettir bu Bir yok oluş Doğrudur Sokaklarda yok oluş Ümittir Umuttur Sorgudur Ama bilmez kimse Biri normalken diğeri yok olur Aşk […]
RÜZGÂR – Şükran Engin Atmaca
Bilun Kadın,günün tamamını toprakla örtülmüş kulübesinin önünde geçirir,bütün gün kendi kendine konuşur, kısa aralıklı uykularını yine bu kulübenin önünde kuş uçumu zamanlarda anlık nefeslerle yapardı.Gel-git akıllıydı ninesi.Hem gel’lerinden hem git’lerinden korkardı onun Birce..Gelse bir türlü, gitse bir türlü.Gel’lerinde; bembeyaz hala gür, süpürge saçlarını iki üç dişi kalmış tarağıyla tarar,toplar…sonra salar yine tarar yine toplardı. Bunu […]
Fütursuzca -Ece Yavaşcan
Kuşlar gibi olmak isterdim Güneşin batışında Bulutların arasından Fütursuzca, özgürce kanatlarımı çırpmak isterdim Süzülürken gökyüzünde Rüzgar tüylerimi tarasın isterdim Şu kirli dünyanın, Pis düşüncelerin içinde Her şeye zarar veren bir tür olmaktansa En masum ve şeffaf duygularımla Çalı çırpı toplayıp Yuvamı kurmak isterdim Hiç bir şey düşünmeden Derin içgüdülerimle İnsanların şu yeryüzünü daha ne kadar […]
Son Yorumlar