E-DERGİ 990
Tecavüz – Özgür Karakaya
Tecavüz aşma, ötesine geçme anlamlarına gelmektedir.Güçsüzlüğün ürünüdür ve bir saldırganlık türüdür… İstek dışı yapılan eylemdir. Başkasının hakkına da el uzatmadır. İnsanın yaşamına dair özlük haklarına yapılan müdahaledir ve zorla ele geçirmedir. Varlığın da yok sayılmasıdır ve saldırmadır. Kurbanın faille evlendirilerek çözüme gidilmesi ise tecavüzcüyü korumak ve yaşam süresince tecavüzü meşru hale getirmektir. Erkek tahrik oluyorsa […]
Bejna – Şahin Eroğlu
ve dağlar kadınım sümbül menekşe açmış dağlarımız ve ne zaman baksam dağlara hatırıma gürbüz çocuklarımız seni düşündüm büyük çeneli kadınım bu demli bahar akşamı aç kalmak susuz kalmak tütünsüz kalmak hicbir sey olmaz lakin beni masmavi gözünden alikoymuşlar buna yürek nasıl dayansın
ACI TEŞHİS -Mehmet Dağlar
Vazgeçilmez bir tutkunun kollarında öylesine yaşarken, farkında olmadan tükendiğimi gördüm. Yapmam gerekenler beynime çivi gibi batıp kalbimde açıklanamaz sıkıntılara sebep oluyor. Her günün aynı tekrarı hayatın ne denli anlamlı olduğunu bana fark ettiriyor. Oysaki ben, anlamsız buluyordum tüm bu olan bitenleri ve günleri. Hatta hafta, yıl ve bütün bir evreni. En mükemmeli yakalayınca, insanların görünmez […]
SEVGİ YOLU- Semih BİLGİÇ
Bir adım daha gerek Işığa doğru Yol karanlık, ıssız, tekinsiz olsa da. Engelleri bir bir geçerek Hedefe doğru Yürümek bedeni, ruhu yorsa da. Yüzünü aydınlığa dönerek Gerçeğe doğru Yaklaşmak zaman alsa da. Teraziyi hep dengeleyerek Adalete doğru Haksızlık azıp dursa da. Dostluğu yürekte büyüterek Barışa doğru Savaş naraları korkutsa da. Gücünü az görmeyerek Dürüstlüğe doğru […]
Son Bahar -Alicem Akülker
Kim bilir nasıl bir sonbahardı Gönlümün dalları kırılır Gönlüme düşen yaprak Sonbahar da Kalbimden ayrılır Sevdiğim aklıma Nasıl girdiyse Yüreğimde de Öyle kalır.
1 kasım barış ekimi – fazlı humar
Barış tohumları ekeceğiz yeryüzüne nefes alabilmek insanca yaşayabilmek için tutuşup elele özgürce türküler söyleyebilmek barış tohumları ekeceğiz ğöğün göğsüne güvercinler uçuracağız allı pullu uçurtmalar kirli kanlı iktidarlara savaşlara katliamlara inat inatla barış inadına barış diyeceğiz ekmek hürriyet ve gelecek için canlarımız çocuklarımız sevdalarımız için 1 kasımda barış tohumları ekeceğiz Barış yaşamı inşaa eden havanın suyun […]
ANKARA – Hikmet Güzelkokar
Ankara, Ankara ne bahtı kara Çiçekler üşüyor koklama anne Gelincik kızların gittiği yere Karanfil düşüyor toplama anne Zalimin zulmüne düştükten beri Feleğin çarkından dönülmez geri Orada bir yerde iblisin biri Kurmuş düzenini yoklama anne Gençlik su ararken çöl ortasında Fidanlar kurudu göl ortasında Adalet gününde hak tartısında Günah defterini saklama anne Kardeşler meydanda çeker halayı […]
sol avucundaki üzülmüş güz yaprağı yüreğini -DilekDoğan’a- Mehmet Özgür Ersan
ağustos böcekleri sağır/ sokak köpekleri değil koyu kırmızı kan aksın/dinginlik olabilir mi artık suya doymuş bitkiler çiçek açsın derken kana doymuş dünya da kırsın korkunun dallarını /güneş açsın derken işte mezarın burası dediler başında ağustos böceklerinin koro kurduğu belli huzurla ışıklar içinde uyu dalgalara doysun kulakların, yüreğin dinginliğe barış, barış, barış her şeye rağmen barış […]
Ucu Açık Adalet – Cemal Öztürk
Ucu açık adalet üzgünüm! Devlet güvencesi altındaki U/mutsuzluğum O nasıl bir hokkabazlık Bu nasıl şeytani bir baz istasyonudur ki Kılı kırk yaran teolojik tuzaklarıyla Tarihin ipini geçirebiliyor boynumuza… Ucu açık adalet üzgünüm! Sen hesapsızca kutsanmış zulüm Bıktık usandık iki ayaklı ilahların Zehir zemberek teröründen illallah Bize her gün tank, top, copla Tonlarca kaba kuvvetin teolojisini […]
anne kadın – efla berrin fırat
Savruluyor elim böyle boşlukta böyle boşluk boş saç telleri antik yalnızlık harabeleri uğultusu kulağıma çarpan kanatan… kanadı kanatı isminin pencerelerde yürüyor gözler böyle yaşla böyle yaş yaş ses telleri demindi demi sevişlerin? tenime kıl payı ölüm… kül yutan ayna silindi kıvrıldım dizlerime dizlerimle dizlerim nerede? kızdırırdı gidişi kadının anne olan kadının kadın ANNE. sokaklarda serabi […]
Beyrut Düşleri -Josef Kılçıksız
kızgın bir çölün içinden geçerken bir vaha olduğunu sanıyorum Samira dağın arka yüzünü merak ediyorum… her ihtişam batan güne dökülür batan gün kızıl kanlı bendire benzer yaralı bir kalbe benzer Sabra’da… ıssız kırların ortasında kendi cumhuriyetini ilan ediyor yalnızlık hiçliğin tüm bilgisi ruhumuzun acıya en açık en gizemli büyüyünce unutursun dedikleri yerde çocukluğumuzun derinliklerinde gizli […]
SİYAH DOĞURUN- Nazlı ÖZLEMİŞ
Bir sorgulama arifesindeyiz. Yanımızda sadece kanlılar, kanlar. Kanların aktığı yerden kesin boğazımızı. Kanlar kanlara eklensin. Eklendikçe kırmızı doğursun bebekler. Anneler kan kussun. Bir müzik çalınsın hiç dinlemediğim Mozart’tan. Ölüm marşı yeniden… Yeniden bestelensin. Her çocuk için yeni bir ölüm marşı. Her genç için yeni bir ölüm marşı daha. Bu yüzden yalnızca kanlar konuşsun. Bu sefer […]
İnsanlığın teğetleri şimdinin ve sonranın – mustafa ersan’a
amcam mustafa ersan’a Ben içinde bir aynanın buğulandığı yerdeyim Çenesi bağlanmış bir ömrün sonunda Kendime dokunmadan aynayı seyrediyorum Hala sıcak kendi çiylerimi damlatıyorum Gittikçe itiyorum yüzümü bir yabana Sonuna kadar boş boş parıldayan aynaya bakıyorum Sürünüyor yüzüm pürüzsüz ve ürkekçe Düşünüp taşınıyorum geçmişimi Evin bütün odalarında imgeleri hissettiğim Geçmiş günlerin anılarından arta kalan İnsanlığın teğetleri […]
Son Yorumlar