E-DERGİ 990
Bir Damla Katarsis – Salih Aras
Bu dünya yuvarlak sevgilim sağlam zeminde sevişemiyoruz. Ve bu şiirdeki işteşlik eklerini üç parmağımıza takıp Tabu(t)lara hapsolmuş insanlara fırlatamıyoruz. Öyleki insanlar, kesik başlarıyla beraber Bir süpürge makinesi gibi. Çekirdeğin dörtte bir büyüklüğünde olan bizi, Saklandığımız halının tiftiklerinde bulup, İçlerine çekiyorlar
Şizofren – İdil Çetinkaya
Onlar ışığı kesmek istediler.Ayakta duranı yıkmak ve omuzlarından savurmak istediler.Onlar başlangıcı olan ne varsa başlamadan bitirmek istediler.Gökyüzü kuruyana kadar akıttılar yağmuru.Asla durmadılar.Asla durmayacaklar. Varlığın ve yokluğun ancak zihnim tarafından bilinecektir.Seni anlatsam yuvarlak masanın loş sohbetinde,seni görmediklerini söyleceklerdir.Gittiğini söyleyip yer yer kızsam,ardından küfredeceklerdir.Söyle, yarattığı etki ve yaşattığı tepki yaşımdan büyük adam deliriyor muyum? Kılı kırk yarmak […]
KURŞUN ÇIKMAZI – OKTAY YILMAZ
Güneş tepenin ardından batmaya başlamıştı. Yavaş yavaş karanlık çöküyordu sokağa. Kerem ile Mustafa da, birlikte harabe bir evin penceresinden sokaktaki hesaplaşmayı izliyorlardı.Adamın biri, karşısındakine silah çekmişti.Sokak olabildiğine ıssızdı.Sanki bir ölüm sessizliği bürümüştü sokağı. Silahlı adam söze atıldı. Buraya kadarmış Seyit, dedi. – Senin yüzünden namusumuz iki paralık oldu. – Tüh! Desene namus ucuza gitmiş. Seyit […]
BİR ŞARKIYDI O DA BİTTİ – YASİN TATAR
Hafif kıvrımları dışında, dikdörtgen bir çantayı andıran ahşap saatin, yıllar içinde parlaklığını yitirmiş yelkovanı yavaş birkaç adımdan sonra durduğunda saat dört kırkbeş’i gösteriyordu. O an altta ki metalik, kurşuni kadran olağanca hızıyla bir sağa, bir sola gidip, gelmeye başladı. Evet, işte yine gün başlıyordu. İlk, birkaç vuruşun ayıltamadığı Rahmi Dayı, gittikçe artan sese dayanamayıp, karanfil […]
DAĞLARIN ARDI SAVADİYE – Muharrem DEMİRDİŞ
Utancın 100. Yılında… Hayatımın iki büyük nehrine… Garbis’e, Artin’e.” Dağların arasından yeşil mi yeşil bir nehrin yol aldığı, evlerin bu nehrin kenarına kurulduğu, dört tarafı yüce, yüksek dağlarla çevrili bir şehirde doğmuştum ben. Nehir boyunca uzun, dar ve karanlık sokaklar uzanırdı bu şehirde. Sadece nehir boylarına kurulan sokaklar değil, şehri birbirine bağlayan tüm meydanlar, geçitler […]
Şehrin üstüne siluetin yağıyor – Ayhan KELAM
Şehrin üstüne siluetin yağıyor Salkıyamıyoruz yorgunluğumuzu Otobüs duraklarından. Hüzün kuşkusuz iş çıkışlarında buluyor bizi Sevmeyi öğrendiğimiz dedelerimiz Çoktan gitmiş Herhangi bir cami avlusundan Ve ölü toprağı yağıyor üstümüze Aralıksız ve sessiz Ve kedimize küs Bir sonraki can sıkıntısını çekiyoruz Yaşam tarihimize Coğrafyayı çoktan unuttuk Mesafelerin derinliğinde Elektronik aşklara saklarken yaşamımızı Kuşkusuz sevmeyi de unutacağız Bir […]
DELİNİN GÜNCESİ – Şahin KÜÇÜKSÜSLÜ
Yeniden doğduğu gün… Göz kapaklarım yer çekimine meydan okumaya karar verdiğinde, akıllı telefonumun alarmının çalmasına 2 dakika kalmıştı. Bakmadım; bundan eminim. foton parçacıklarının arsızlığından yine aydınlık bir gün olduğu anlaşılıyor ki siz buna güneşli diyorsunuz. Sabah ritüellerimi katolik bir titizlikle uyguluyorum: Tavandaki, Freud ‘a benzeyen sıva kabarcığı; tamam, sevdiceğimin ritmik rem nefesleri ; tamam, Akşamdan […]
Ethem -Fazlı HUMAR
direnişin orta yerinde göz gözeydi onunla nefes nefeseydi ve umut ile pırıl pırıl bir aşk ile dopdolu idi Asırlık ağaç anlatmak için bir bir ethemi : Dağ gibiydi yüreği bir volkan gibi korkusuzca kükredi kırdı esaretin kirli paslı zincirlerini hürriyetin tohumları avuçlarında katmer katmer açılıverdi ve Asırlık ağaç ethemin önünde saygıyla eğildi fazlı humar 1 […]
” Mansur* Darda!” – Turgut SAY
Bir gömü gibi aradım gövdelerde, Eş ruhumu çaresizce yıllarca! Ne Ermeni prensesi Şirin, Ne Arap kızı leyla, Ne de Beatrice ve Giulietta, Hep boştu içleri! Ve ben Anka gibi çekildim kendi köşeme, Ve doğurdum eş ruhumu kendi yumurtamda, Yanarken kendi yaktığım ateşte, Bir Tanrı gibi ! Turgut SAY *”Hallac-ı Mansur”
FERAGAT – Nuran KARA
Yalnızlığıma katık ettiğim, Senden geriye her ne varsa, Sen dışında… Hasret! Çaresizlik! Sefalet! Al senin olsun… Bende bıraktığın, Her şeyden, Senli sensizliklerden, Kendimsizliklerden, Bütün aşk kırıntılarından, Feragat ediyorum… Nuran KARA
NE AĞRIYMIŞ -AYLİN ÖZER
Didem’e Tırnaklarını çok dibinden kesmişim gibi sanki hayatımın. Kırmızı ojeleler sürüyorum kanamalı bir hasta olduğum bilinmesin diye. Dövmelerle şiirler yazıyorum bileklerime. -Ki intihar ettiğim izler görünmesin- Ağrıyor anne! İntihar eden kalbim ağrıyor! Ne ilaç verseler nafile! Tomografi sonuçlarım: Hayatımın her yeri kanser! Göğsüm, rahmim, beynim, omurgam… Memelerimden zehir, Kadınlığımdan irin, Beynimdem küfür, Omurgamdan kan […]
DAĞLAR – JOSEF KILÇIKSIZ
hürriyetin hangi madenden yapıldığını bilmek istiyorsan dağlardan yana çevir başını gölgesi serin yerdesin güneşe en yakın düz ovalar bir yaradılış zayıflığıdır yalnızca dağların yerini tutacak başka bir yuva bulamazsın… suya bak denizlere doğru koştuğunda nasıl da berrak ve nasıl yapış yapış bir yerde durup kokuştuğunda… bir kaya gibi batmaktansa denizin dibine bir ütopyamız olsun diyorum […]
İHANETİN RÜYASI – ESİN ERGİN
Yüzüme dokunuyorum, bir iz bulabilmek için. Tıpkı cılk çamur olmuş asfalta ayak izi bırakmaya çalışırcasına, hem buluyorum tüm izleri hem kaybediyorum hemen tüm geçişleri. Ne aklım ne elim ne bedenim inanıyor tüm bu yaşadıklarıma. Kollarıma bakıyorum, unuttuklarım orada mı diye. Kollarım ağır bu bedene. Dün gece yaşadığım kayıp anıların ardından, temiz havaya vurmaya karar veriyorum […]
Son Yorumlar