E-DERGİ 990
Çay Bahçesi / Özgen Aydos
26 yaşındayım. Hayalim; kıyısı denize uzanan bir şehirde çay bahçesi açmak. Bir birahane ya da bistro değil. Aile çay bahçesi. Çünkü çay bahçelerine kavga etmeye ya da sevişmeye gelmez insanlar. Oraya gelen insanların egoları, hırsları ve birbirleriyle kavgaları yoktur. Ya sakince sohbet ederler ya da çaylarını içerken denize bakarlar… Ne düşündüklerini, neyi arzuladıklarını, ne için […]
Kentsel Dönüşüm ve Sınıflar / Emre Çelebi
Bundan binlerce yıl önce henüz toplum sınıflara ayrılmamış, insanlar bir arada yaşıyor ve tüm yaşamsal faaliyetlerini çıkar gözetmeden birlikte yürütmeye çalışıyorlarken “kent” denilen yapılardan söz etmek mümkün değildi. İnsanlığın ilk toplum düzeni olan komünel yani sınıfsız topluluklarda genellikle toprağa bağlı olmayan bir yaşam sürülmekteydi. Fakat insanlar daha sonra toprağın işlenebilirliğini keşfettiler, işlediler de. O günden […]
Hiç Kimse / Dicle Ürünay
Hiç kimse 15. yüzyıl’ın Avrupası’nda cadı avlarında yakılan bir buçuk milyon kadından biri olmak da istemezdi. 1900’lü yılların başında Amerika’da bir siyah olarak dünyaya gelmek de istemezdi. 1940’lı yılların Nazi Almanyası’na bir Yahudi ya da bir çingene olarak gözlerini açmak da… Kimse 1988 Halapçe’sinde Ebabil kuşu olmak istemezdi, elma kokusuna koşan bir çocuk da… 2 […]
Nasılsın? / Nursel Dinler
” – Nasılsın ?” diye sormıyorum. Nefesim yetmiyor.Yokluğunda göğsüm nasıl sıkıştıysa etrafını kabuslar sarmış canım,nasıl çırpınmışsa, bir sürü anımız tozlandı. ” -Güzel gözlüm” derdin.yokluğunda göz pınarlarım kurudu. Düşünebiliyor musun bir nehrin dağa küstüğünü? Yokluk böyle bir şeydi sanırım. Kimi yokluktan çalıyordu. Kimi öfkeleniyordu, vurup kırıp döküyordu. Ben yokluğunda delirmeyi seçtim. Ağaçlarla, dallarla, sokak […]
Şkestina Dîrokê / Remzi Çakın
Şkestina Dîrokê Ronahîya berxwadana welat re ducan Dayika welatê min. Ew reştarîyên ku dikevin tarîya sibê Dijminê ronahîyê rojê ne. Taştîya sibê de Li zindana Ümranê Firavina rojê de Li zindana Amedê Tarîya şevê de Li zindana Bayrampaşa Te re nêzîk Min re nas Tê zanîn – nê zanîn 32 dil û canê ku Ewîdarên […]
Hazır-an Cevahir bir gülümseme / Necmi Otçu
gölgesi para etmeyen bir ağacın telaşında sıkış tıkış geldik yan yana şuncalar buncalar oncalar onlar bunlar şunlar teyzeler amcalar halalar -yengeler enişteler -kızlar oğlanlar derken bir derkenarda yumruk sıkmayı açtı goncalar hepimiz her şeyimizle geçmişimizle geleceğimizle düştük hemen şimdiye antiasit süt içirdikçe gözlerimize “Cevahir” bir gülümseme bütün yitiklerimizle katıldı içimize gün yirmi dört […]
Leonardo di ser Piero da Vinci’nin İncileri / Begüm Sırmatel
Günah şeyler meyanında yakılan aşklar tekrar tekrar canlanırmış. Kendisine hayran Rafael ile haset Mikelanj arasında harcanmasındı yaratıcı delilikler. Henüz ‘Saray ressamı’ ünvanının yanından geçmemişken saray müzisyeni olmuş biricik sevgilim, keşfettiğin her şey ne kadar sevdalı bakıyor ellerine. Ellerin ki sağdan sola yazışların, bir müzisyenin elleri olduğunu ayna tekniğinin de dansıyla bir şekilde ele vermektedir. Seni […]
Doğu Ekspresi / Cüneyt Kuru
Kaçıncı sefer kaçıncı kaçış, Kolunda çanta elinde çocuk, Kara tren şimdi hızlı tren, Raylar üzerinde göçerler, Ak düşmüş saçlara, Kaç yaşında kerata, Sen aynı sen dedi, Yaşıtsınız oğlumla, Başı önde sözü dilde, Gittiğinde 90 daydı yıllar, Kaçıncı Baharda soldun sen, Yolculuk nereye, Ankara’da kocaya, Dur , Adın nedir çocuk, Anam Umut der amca, Doğu ekspresi […]
Son Dönem Türkiye Sinemasından Birey Temsilleri: Musa, Kozmos, İsa / Emek Erez
Son dönem Türkiye sinemasında bireyin temsiline dikkat ettiğimizde, nihilizm, içsel çatışma, genel olanın dışında olma, antagonizma, ahlak yıkıcılık, metafizik gibi durumsallıklarla karşılaşıyoruz, bireyler üzerine kurulu bu sinemasal anlayış filmler üzerine düşünmekten çok bireyler üzerine düşünmeye, bireyi sorgulayan, sorgulatan bir felsefi algıya dönüşmekte. Bu nedenle son dönem sinemasının üç önemli ismi (Reha Erdem, Nuri Bilge Ceylan […]
Ah Fikriye / Buse Ellidört
Ah Fikriye Fikriye boyamış evini yeşile yeşermiş perçeminde ki beyazlar üzüldüm görünce gözlerini ah fikriye yapma dedim etme dedim yeşilin kırmızı olması hayaldir suçlama rengimi suçlama kalbini ah fikriye yandım sana ocaklarda gördüm yok olmuş korların kor olmuş kolların kıştım yaklaştım yine yaklaşsam yanarım ah fikriye Buse Ellidört
Bir Taşra Hikayesi “Meryem” / Zeliha Demirel
Hikaye bizden öte biz hikayeden… Atalay Taşdiken’den Mommo-Kızkardeşimden Sonra Bir Taşra Hikayesi “Meryem” “Gerçek Meryem’e saygıyla” notuyla başlayan hikaye gerçekliğe dair… klişelere kurban edilmeyen klişeleri bünyesinde toplayan bir film… Atalay Taşdiken’in senaryosunu yazıp yönettiği “Meryem” bu hafta izleyici ile buluştu. Altın Portakal’da yarışacak ilk 10 film arasına seçilen “Meryem” kaderin rol biçtiği […]
“Ben olmasaydım, Türk edebiyatı ‘yüzsüz’ kalacaktı” / Neslihan Yazıcılar
Ara Güler; Yazımızın başlığı usta fotoğrafçımız Ara Güler’in bir sözüdür. Bilirsiniz, Türk edebiyatının pek çok ustasını onun objektifinden hatırlarız; ayrıca dünyanın pek çok ünlü sanatçısını da… O büyük usta ayrıca; “Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.” der. Ara Güler, 9 Ocak 2013 gecesi, Merih Akoğul’un sunuculuğunu yaptığı Akbank […]
Çıldıran Serçenin Baladı / Mehmet Özgür Ersan
Çıldıran Serçenin Baladı Tezer Özlü ‘ye Süren, akıp giden bir yaşamın içinde Sürüklenip gitmek O ne inanılmaz coşku Anılarım sonsuz gerilerde Bütün görüntülerin renkleri soluyor Ama kaybolmuyor hiçbir şey Acıda tatlıda olsa Benim yitip gitmemi bekliyor Bugün yine ufka daldım Uzun uzun seyrettin Güneşin doğuşunu batışını Bulutların rüzgârla birlikte koşusunu Yok, olmuyor böylesi görüntüler Yeşilse […]
Son Yorumlar