E-DERGİ 990
Özlem – Özlem Talu
Karlı dağlar arasında rüzgarla uçtum Okaliptus kabuğu koptum derelere döküldüm İnce bir sazlık çöpü uzanıp göle salındım Kazların gagasıyla suyundan içtim Kırçıl keçilerle yamaçta gezdim Çayın gümbürtüsünde salınıp dondum Kır atın yelesinde uçuştum Dalgaların tuzu kaldı dilimde. Can parçası doğdu ana rahminden Bebe boynunda koku oldum ciğerlere çekildim Nar tanesi buğdayla karıştım Adımlar tek tek […]
Keloğlan ile Sığırcık Kuşları – Tahsin Melan
Bir varmış, bir yokmuş. Evveli evvel iken; develer tellal, pireler berber iken; ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken; güzel ülkemizin bir yerinde fakir mi fakir insanların yaşadığı küçük bir köy varmış. Fakirlermiş ama mutlularmış. Her şeyleri yokmuş ama var olanla yetinmesini biliyorlarmış. En önemlisi karınları tokmuş; kimselere de borçları, minnetleri yokmuş. Dolayısıyla huzurlu mu […]
İki Bir – Salim Altıntaş
Anlaşılan sevindirici bir haber almıştı Tayfun. Çok mutluydu çünkü. Acaba ağzım kulaklarıma varıyor mu, diye düşünüp yanaklarını çekiştirdi. Kaşını, gözünü oynattı. Yüzünü buruşturdu. Deyimin burunla bir ilgisi olmadığı halde burun deliklerini şişirdi. Kulaklarını aşağı yukarı hareket ettirdi. Yetmedi başka başka tuhaf hareketler yaptı. Baktı ne yaptıysa olmuyor. Ağzı kulaklarına varmak deyiminin hatalı olduğunu düşündü. Tayfun […]
Ben Senin Kaderinim – Gürhan Gürses
Sırtında heybesiyle, ayağında çarığı, başında serpuşuyla çok heybetli duruyordu münzevi. Kalbine bir kıymık batmış gibi sancıyordu, gözleri şaşılacak denli iri ve karaydı. Doğuştan hak eliyle gözlerine sürmek çekilmiş gibiydi. Bir hayal gibi duruyordu. Vardı ama yoktu gibi. Gözünün karalığı ömrünün karanlığına delalet ediyordu. Üstünün başının hırpaniliği onun aşk ehli olduğunun kanıtıydı. Bu dünyadan vazgeçmiş gibi […]
Mavi Türkü – Zeynel Kürkçü
Denizdi adamın adıKadınınki gökyüzüKadın eğdi başını denizi gördüAdam başını kaldırdı gökyüzü Kadının rüzgâr elleriAdamın teninde fırtınaAdam deniz her şey var içindeSevgiden yana Kadın güneş yıldızAy gibi bulut gibiYani bereket yüklüYani daha tazeYani daha temiz Deniz maviGökyüzü maviDillerindeki türkü masmavi Zeynel KÜRKÇÜ
Kahvaltı – Süleyman Ethem Erdoğan
Yine rüyamda gördüm seni Nefessiz bir müsabakanın Önünde duruyorduk çırılçıplak Hemen yanımdaydın Kelimeler birbirine dolanmıştı Harfler karman çorman Ne söylesem pişmanlık vesilesiydi Zihnim bulandı Tekeddür hâkimdi Tıpkı bir cesedin çürümesi gibi Ağır ağır oldu Ve bitti Uyandım İlk iş tanrıya küfrettim Yüzümü yıkayıp Bir kahvaltı hazırladım Sabahın üçünde mahzâ Ve yorgun bir kahvaltı Kahvemin son […]
Temmuzun Gözleri Çığlığıdır – Mehmet Özgür Ersan
göçüp durur o kara kız anlatamaz bir türlü gülümseyişini gecelerin sonsuzluğunda alazlanan düşünceler içindedir gökyüzü ve yıldızlar bırakmaz yakasını bir türlü denizde martılar göğümüz mavi mi mavi oysa rahimleri parçalayan nice gözyaşına inat dal karanlığında gecenin it izi mi at iti mi sürer durmadan demir pençeleşmiş ellerimiz cebelleşir içimize sinmiş yüzyılların gün erimi güneş solumu […]
Çocuk – Tuğba Ay
Yanaklarını ıslatan yaşları sildi çocuk Göğe baktı saf masmaviydi güneş göz kapaklarını ısıttı. Çırpınan kuşlar adeta uçmak hevesinde Derin bir iç çekti çocuk keşke dedi keşke.. Herkes gökyüzü gibi sevse İnsanlar diye düşündü çocuk onlar sevgiyi bilirler mi ? Gökyüzü gibi sevebilirler mi ? Yutkundu gözleri buğuluydu seçemiyordu birçok şeyi İnsanlar gökyüzüne bile bakmazken nasıl […]
Yok Olasıcalar – Gönül Tokayeva
göğüs kafesimdeki tüm kuşları vurdular en çok üzüldüğüm kırlangıçlarım oldu kumru teyzelerime ne demeli peki güvercin komşularım şahin amcalarım ah çenemden şikayetçiler gözünüz aydın olsun bülbüller gibi şakıyamıyorum artık rengârenk kanaryalarım yok her yer her şey siyah beyaz siyah beyaz deyince kartal dayılarım nerede ya serçe yürekli bacılarım içim acıyor, yastayım sapanları kırılasıca yok olasıcalar […]
Demli Sözcükler – Hatice Altunay
Bir nehirdir akıp giderdi usulca Biz dilinde büyürdü masum bir bebek Belleğimizde tüterdi bir somunun sıcaklığı Beşikten mezara kadar sevgi taşırdı bunca yürek Bilmece bilmece konuşmazdı yarım ağızlar Bilgisiz sözcüklerle demlemezdi karanlığı Bir nehir akıp giderdi boylu boyunca. İnsan olmanın kıvancını derinimizde duyardık İncinmezdi bir çınarın hüzünlü parmakları İzlerimiz ulanırdı ilmek ilmek Anadolu’ya İğne oyasının […]
Yargı’nın Satılmasına Hazır Mısınız? – Funda Ergenekon
Yargı’nın Satılmasına Hazır Mısınız? (Tahsin Yücel & Gökdelen) Bir dünya düşünün… Çok uzak bir gelecekte olmayan, ama distopik bir dünya olsun bu… Tek tip yapılaşmanın olduğu… Geçmişin yok edildiği… Yoksulların hiç sayıldığı ve hatta sınırların dışına sürüldüğü… Her şeyin ama her şeyin satıldığı bir dünya. Eğitimin, hastanelerin, otobüslerin ve hatta kaldırımların bile özelleştirildiği bir dünya […]
Bozuk Saat – Gülşah Babayiğit
Kan revan içinde kalmıştı. Avuçlarında tuttuğu yüreği, dostun dilden hançeri ile ikiye bölünmüş. Sevgi ile kaydedilmiş her hatıra, ihanete karışıp, nefesi kesilene kadar acı olup akmıştı avuçlarından. Kalpten kalbe giden yolun üstündeki tüm köprüler yıkılmış. Enkazın altında kalan yine bir kadın olmuştu. Gece nöbeti ağırdır. Uyanık kalmayı başarabildiğin anların çoğunda, hayalle gerçek arasında bir çizgidesindir. […]
Kölelerin Döndürdüğü Dünya – Selçuk Karadağ
Geminin ahşapları bir koro gibi gıcırdıyordu. Bu geminin içerisinde uyumak imkansızdı ve İmbo’nun da uyumak gibi bir derdi yoktu. Genç yerli çocuk ince bir kemik parçasını kırmadan bileklerine bağlı kilidin içerisinde döndürmeye çalışıyordu. Ve kemik parçası aynı hayatı gibi kırıldı. İmbo’nun en büyük şanssızlığı belki de 1807 yılından önce Dünya’ya gelmiş olmasıydı. Haydar ismini kendisi […]
Son Yorumlar