E-DERGİ 990
Halime – Hatice Dökmen
Sabah saatleri olmasına rağmen Kadıköy İskelesi’nde parmakla sayılacak kadar insan ya vardı, ya yoktu. Büfeciler, çingene çiçekçiler bile tek tük görünüyorlardı ortalıkta. Balon Kafe’yi geçip Moda Sahili’ne doğru yürüdüm. Kalın montum, yün bereme rağmen denizden gelen esintiyle üşüyordum ama aldırış etmedim. Akşam yaşadığım tek kişilik kutlamada alkol şişede durduğu gibi durmamış, fondip yaptığım her kadeh […]
Kırık Bir Şarap Kadehi – Kemal Berker Gerdan
Bu nasıl bir karanlık Gözlerin aydınlatır sanardım Boğuluyorum sen yokken Dipsiz bir kuyunun içinde Beraber kaldırdık onca kadeh Çok severdin kırmızı şarabı Ben ise sevmem Ben severdim sigarayı Sen ise sevmezdin dumanını Şimdi ise var elimde Sapsarı bir sonbahar yaprağı Bir şişe şarap ama kırmızı Eşi olmayan kırık bir kadeh ile … Kemal Berker Gerdan
Kırk İkindisi – Adnan Deniz
Bir iç sese kilitli Zaman birikintisi Adını koy sen Öğle, akşam Bir köy ikindisi Bilir misin? Gurbet akşamlarının Hüzünlü serinliğini Bilir misin? Sıla’nın her gece Doğurgan dişiliğini Hep sen emzirdin zaman Düşlerime kötülüğü Hep senin yüzünden Yağmur gibiydim hep Kırk ikindisi. Uzaksın çok uzak Gönül deryamda yüzen Balıklar gibisin aynen Hep sen kokuttun Hep senin […]
Babam ve Gepetto – Dilaver Korkmaz
Ben bir marangozun oğluyum Usta bir marangozun Şekil bulur maharetli ellerinde Belki en sert ağaçlar bile Menfaat için eğilmemeyi Gerekirse kırılmayı bir ağaç gibi Ve burnum uzamasa da O öğretti yalandan korkmayı Rende, keser, testerede değil Yüreğinde gizli sırrı Gepetto bile mesleği Babamdan öğrenmiş olmalı Ağaçtan insan yapmak kolaydı Anlattı babam Gepetto’ya Asıl zor olan […]
Dalına Binen de Giden – Yasemin Evren
Bir öğretim yılı çalıştım ilk atamamın yapıldığı Afyon’un o dağ köyünde. Bana kalsa çok mutluydum. Ama, ev arkadaşım evlenip Adana’ya gidince ben yalnız kaldım. Ailem bu duruma bir çare düşünürken ben “inşallah bir çozüm bulamazlar da burada kalırım” diye dua ediyordum içimden. Köylüyle içli dışlı olmuştuk iki hanım öğretmen. Sanki ailelerinden biriymişiz gibi kol kanat […]
Adalet Ağaoğlu’yla “Dar Zamanlar”dan Modern Zamanlara – Emre Karadağ
Türkiye’de romanın gelişiminin, yöneliminin önemli isimlerinden biridir, Adalet Ağaoğlu. Bu amaca hizmet eden en önemli eserinin Dar Zamanlar üçlemesi olduğunu söylemek de herhâlde yanlış olmaz. Bu eseri özel ve incelemeye değer kılan nedir, gelin, biraz daha ayrıntılı işleyelim. Ölmeye Yatmak (Dar Zamanlar I) Küçük ve tutucu bir ilçede bir grup çocuğun ilkokul eğitimlerini tamamladıktan sonraki […]
Atlar Geldi – Aziz Nayır
Renginden bildiğim bir mevsimdi eldeler ışığında anlamak istediğim kırmızı ne zaman gök, sarı ne zaman orman mavinin katlinde solgun gün batımları . bana sorsan kararlıydım çekip gitmeye yolların dar dönemeçlerinden çekiniyordum bir gökkuşağı arıyordum gecemi boyayacak yağmurun olmadığı bir mevsimdi demek ki . atlar geldi, terkileri boş, terlemiş atlar geldi uzun yolların kalabaları tükendi azalarak […]
Mevlüde Hanım – Berrin Yelkenbiçer
Ben tanıdığımda artık Mevlüdanım teyzeliğe ve deliliğe varmıştı. Birbirine bitişik dört ahşap evi sağdan saydığında en baştakinde o, hemen yanındakinde biz oturuyorduk. Çocukluğumun dolu dizgin yılları. Dizlerimdeki ve dirseklerimdeki yaralar geçmeden yenileri açılıyor, öyle güzel. Kızlı erkekli çetelerimiz var. Tokyo’nun uzaklarda bir şehir değil de parmak arası terlik olduğu zamanlar. Biz o terliklerle soluksuz koşabiliyoruz. […]
Çoğul Yalnızlık – Dilek İşcen Akışık
Değerli şair Arif Damar, Yok Yere adlı şiirini nasıl da içten kaleme almış: Yalnızlığım kalabalık gitgide Soğuk güneşler gibi çekildim kentin sokaklarından Yoksa koruyamam bu sevinci, kırılır kolum kanadım yoksa Hani yok mu ya hani ne derler hani işte yok yere Yalnızlığım yalnızlığım gitgide Yığınları yerine koyuyorum sıradağları diziyorum ardarda Bunu ben ister miydim […]
Aşk Çarpışması – Saltuk Buğra Karadağ
Kırık ayna……. yamalı duvar Suyun üzerinde çıplak ayaklarıyla bir vaşak düşüme saldırıyor Dişlerinin arası kan boğmacası Bir şey var aramızda Alnında hissediyorum güneşi Kızılca ve mahfuz……….. sonra dilimde bir ürperti Hıncını salıyor üstüme Uğultulu yalnızlık……. akıyor genzimden yırtılıyor etlerim bir bir Gücünün farkındayım Ellerim! Onlar da farkında Dipsiz….. Ve………. Süresiz dört yanım Yangınlar çıkarıyorum bir […]
Yaz Temziliği – Seda Arguz
Orada öylece oturmuştum masanın başında. Yanımda ki paşasakalı ağacının arılarıyla sohbet ediyordum. Bahçedeki küçücük toprak parçasında envai çeşit dünya kendi halindeyken, lavantalar serbest konuşmacılar, bahçenin sarı gülleri fazlasıyla manidardı. Arılar sistemin çilelerinden dem vururken ben de bir gözümle çimlerin üzerindeki kurumuş yaprakları izliyordum birazdan olacakların çok da farkında olmadan. Mevsimlerin döndüğü dönemde de değildik güneş […]
Ankara – Dilaver Korkmaz
Gayrı meşruyduPencereme doğan güneşAnkara yasaktı banaBen sevdalı Ankara ya Prangalıydı kanatlarıSelam götüren kuşlarınDikenli teller vardıKirpik uçlarında Çağırma işveli sesinleYolların demirden duvarAnkara yasaktın banaBen tutsak Ankara ya Umutsuzluk içinde yeşerirkenSen ne kavgalar gördün belkiBilmem kavuşur muyuz yineKan kırmızı gecenin sabahında
Koço Hüseyin – Reşat Çoşkun
Annesi, “Cansu, o içtiğin ne!” diye ünledi! Hışımla çocuğun kolundan tuttu. Çocuk yarım yamalak bir konuşmayla “Anne süt içtim. Bu süt çok acı.” dedi. Annesi, pis süt olduğu için acı, bundan sonra her bulduğunu bana sormadan yeme içme, tamam mı? Çocuk tamam, dedi. Annesi çocuğun elinden aldığı bardağı öfkeyle taşa çaldı. Etrafa saçılan çam kırıklarının […]
Son Yorumlar