E-DERGİ 990
Müstakil Sözler – Rıdvan Yıldız
Düşünceler rıhtımından çekiliyorum Denizi sorguya çekerek Yeni köyler üretiyor uluyan köpekler Gecenin karnını delerek Ben yurdu namlunun ucunda bir adamım Hüzün bu ülkenin nakaratı Şehrin sıkıcılığından çektim rengimi Sessizlik ısmarladım eşyalardan Beton soğuyordu/ toprakta zehir Kusursuz dualar akşamın altında Enkazlar da bağışlamaz yenilgiyi Şarap mahzeninde bulanık sözler Okşamıyor sarhoşluğun rengini Eşikler konuşuyor güneşle Yaban otları […]
Sunay Akın’dan Önce Kadınlar ve Çocuklar – Zeynep Özkan
Bir şair düşünün. Tarihi bilgileri özverili bir araştırmayla derleyip toplayarak mini bir ansiklopedi hazırlıyor. Bu ansiklopediyi şiirlerle süsleyip, edebiyatla zenginleştiriyor, bilimle ve sanatla harmanlıyor. Ve ortaya Sunay Akın’ın bu müthiş eseri çıkıyor. Yazar kitabını Kaptan Cousteau’ya adamış. Bu nedenle kitabı okumaya başlamadan önce okyanusların en derinlerine dalmaya, batık gemilerin izini sürmeye, yaşanan deniz facialarının nedenlerini […]
Merhaba Distopya Ben Seni tanıyorum Corona’dan Değil Çok Daha Eskiden – Özge Paksoy
Çağımızın felaketi insanı yaşamdan çeken adı malumunuz Corona virüsü olarak tarih yazıyor. Oysa mağaraya dönüş bize bir şeyler anlatmalı. Mağaradan çıktığından beri cani, uyumsuz insan. Şimdi Platon’un mağara gölgelerindeki zincirlere dolanıyoruz. İnsan derken insan kendini dışlasa da türüne ait olmanın acısını yaşamaktan kaçamıyor. Corona günlerinde romantizm yapacak halde değiliz. Bu bir felaket. İnsanlık bu felaketi […]
Gün Olur Asra Bedel – Ceren Yıldız
Bir günlük zaman diliminde binlerce yılın öyküsü olan Cengiz Aymatov’un bütün dünyada geniş bir ses getiren roman tutsaklığa, baskılara ve sürgünlere karşı umudunu hiç yitirmeyen insanların öyküsüdür .Kitabın kahramanı olan Yedigey savaşta yaralanır. Zamanla geçecek bir durum söz konusudur, onun için hem dinlenebilecek hem de yaşamını idame ettirebileceği bir iş bulması gerekmektedir. Eşiyle bulundukları yeri terk edip başka […]
Kazık – Berrin Yelkenbiçer
Banyodan çıkarken hâlâ çalışan sifonun gürültüsüne rağmen sesi duydu, sanki hafif bir fısıltı. İyi de onun evinde, hem de gecenin bu saatinde fısıltı da neyin nesiydi? Yine kendi kendine mi konuşmuştu acaba? Ama o kendiyle konuştuğu zaman fısıldamazdı ki, öyle gür bir sesle konuşurdu ki bazen etrafındakilerin “ Deli mi ne!” bakışlarıyla karşılaşırdı. Kendi […]
Öykünün İçine Girmek -Belgin Bıyıkoğlu
Peh! Atölyedeki arkadaşlarım öykümü beğenmediler. Ne büyük bir hevesle yazmıştım oysa. “Karakterler oturmamış” dedi, biri. Bir diğeri “Kızın çektiği acıyı, çaresizliği iyi yansıtamamışsınız”.Her zaman suskun kalan Handan Hanım bile, “Küçük erkek çocuğunu hiç konuşturmamışsınız, yok saymışsınız” diyerek adeta hesap sordu. Başka biri “Bu kızın bir adı yok mu?” diye haykırdı. Üniversite öğrencisi kız “Paraları niye […]
Savaş ve Aşk – Mehmet Sinan Gür
“Çok buyurgansın. Hiç toleransın yok. Affedici değilsin. Çok inatçısın. Ben erkek olduğum halde senin gibi davranmıyorum. Sevmek birini olduğu gibi kabullenmek demek değil mi? Beni yeni mi tanıyorsun?” “Ya sen? Beni yeni mi tanıyorsun? Kabullenmekten söz ediyorsun. Niçin beni böyle kabullenmiyorsun?” “Ama sen benim kişisel yaşantımı hizaya sokmak istiyorsun. Bu benim yaşantım. Kabullenmek derken başkasının […]
Kabuk -Nesrin Bulduk
Bir ağaç kovuğunda tutkulu yalnızlığımız korku tutuyor kabuğu ören ellerimizden yağmurun gücü toprağın kokusu işleyemez dokularımıza sözümüz güvenimiz inancımız yoldaşlığa yeryüzünde değil gökyüzünde değil zamana kök salan bir ağaç kovuğunda tutkunuz korkulara oysa kuşlar uçurmuştu tüm renklerini güne
Sanki Hep – Aziz Nayır
Nedense dönüp dolaşıp o sokağa çıkıyor adımlarım unuttum nasıldı dokunuşu mayısın sanki hep aynı telaş – gittikçe azalan günlere sözsüzlüğümüz mümkünse iyi ol herşey kötüye gidiyor kara bir yangın pencere önlerinde – kimse kimseye dokunmuyor sözler bile değmeden geçiyor menzili güzel bir yer olabilirdi dünya ama insan dediğin sahiden acımasız kendi eliyle boğuyor suretini ıslak […]
Yanıltıcı Geceler – Galip Önlü
Gece; sadece güneşin batması, ayın parlaması, birbirine yakın görünen yıldızların göğü donatması ve etrafın siyaha bürünmesi demek değildir. Gece bizlere; kişinin ruhuna güzel hisler kattığı, duygusallığın efendileştiği ve kalbin içinde bulunan mevkiye yerleştiği, berrak, kısa ve masum bir zamanı ifade ediyor aslında. Bu safiyetliği oluşturan gecede, kişinin istisnalar dışında mesrur olmaması gariptir zira bu ihtişamlı […]
Etemenanki ya da Cam Kent – Aysel Karaca
“Hangi kent benzer bu büyük şehre… al, mor atlas kaplı, altın, mücevher, inci süslü… yeryüzündeki kötülüklerin ve fahişelerin anası büyük Babil…”1 Günümüzden yaklaşık 5.000 yıl önce var olmuş, ve binlerce ton kumun altında kilitli kalmış bir kenti anlatıyorsak, orası artık bir kent değildir. Olsa olsa, binyıllardır nesilden nesile aktarılan bir masalın, sonsuz aşkın ve ihanetin […]
Sınav – Berrin Yelkenbiçer
Hepimiz ciddi bir sınavdayız, hayat aniden “çıkarın kağıtları, yazılı yapacağım. ” dedi, sorular hep çalışmadığımız yerden ; yöneticiler, liderler, hükumetler sınavda; her şey yolundayken yönetmek çok zor değil, şirket de yönetilir, holding de, ülke de, hah, şimdi bir de bunu çok ciddi bir krizdeyken yap, herkesin ödü patlıyorken yap, çalışma motivasyonu çok düşükken yap, […]
Neden Bulgakov Okumalısınız? – Funda Ergenekon
“En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır” Rus edebiyatı, her yaştan herkesi kendine çeken ve gerçekten etkileyici yazarları ve romanları ile neredeyse ikonik bir marka olmuştur. Rus edebiyatında hangi yazarları biliyorsunuz, diye sorduğumda, aklınıza hemen Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol gibi üç büyüklerin gelmesi çok normal. Ya da Rus edebiyatında hangi kitapları okudunuz sorusuna, bir çırpıda Suç ve […]
Son Yorumlar