E-DERGİ 990
Aşk Ağır Bir Yük – Mehmet Kabakçı
Zeynep’e aşkta duyarlılık ve fedakârca tutumlar istemediğimi, bunun sonra üzerimde iç daraltan bir ağırlık oluşturduğunu söyledim. Benim gibi incelikten yoksun, katı bir egoistin bile fark edebileceği biçimde gözleri doldu ve söyleyecek bir şey bulamamanın verdiği çaresizlikle yutkundu. Elini tutmam, yüzüne bakıp onu çok sevdiğimi ve asla yalnız bırakmayacağımı söylemem gerektiğini biliyordum. Ama bunu yapmadım. Gelip […]
Barışın Dört Çocuğu – Hazal Çakmak
Karanlığın serinliğini cilalamak isteyen küçük eller, atlastan gecenin zencefil kandillerinin yıldızlarına erişmek isterler. Onların dünyalarında piramitlerle Tac Mahal’in tepesi arasına kocaman bir salıncak kurulabilir, mutfak seramikleriyle pişti oynanabilir, buzdolabından deniz altındaki restorana çıkılabilir, masanın altından Broadway’e; Disneyland’dan renklidir. Savaş zamanında çocuklar için kocaman bir masada Churchill ve Hirohito oyuncak silahlarla oynuyorlardı ama oyuncak silahlarla oynadıklarını […]
İnsanlar Değişti Dünya Değiştir – Rıdvan Yıldız
İnsanlar değişti dünya değişti Ne edep ne haya ne ar kaldı Düzen bilmez insan neye karıştı Eskiden her şeyin anlamı vardı Hata yapan utanırdı yerinde Kin bileyen yoktu önce birinde Mahcubiyet vardı insan dilinde Sohbetlerde doğrulara yer vardı Kırgınlıklar üç beş günü geçmezdi Öfke gelip gönlümüzde yatmazdı Sabır yolu gide gide bitmezdi Her işte bir […]
Tanrının Şiir Aşkı – Metin Kaya
Yazmak, yaşamı sorgulama ve önyargıları yıkma eylemidir. Bu eylemi bilgi ve estetikle tamamlamak gerekir. Söz konusu şiirse… Yazın sanatı şiirle başlamıştır. Devamında toplumsal bellek geliştikçe, sınıflar kendi ihtiyaçlarına göre diğer yazın türlerine ihtiyaç duyarak; yazmaya, düşüncelerini aktarmaya çalışmışlardır. Şair arkadaşım Nevin Koçoğlu’da şiir dünyasına “ilk göz ağrısı” diye nitelendirdiğim “Tanrının Vişne […]
Su – Arif Ersan
Su temizler mi her şeyi Bir katilin elinin kirini Bir zalimin yüreğini Yüzsüzün yüzünü Arsızın arını Ölenin günahını Suçlunun sucunu Polisin copunu Celladın baltasındaki kanı Su temizler mi her şeyi Su temilemez belki Her şeyi Ama yeşertir Toprağa atılan tohumu Can verir Su hayattır Hayat sudadır. Arif ERSAN 01.12.2013
Nevres Hanım – Ruhsar Ünsal
Nevres hanım ailemizin babaannelerinden biriydi, soğuk bir günde tek katlı bahçeli göçmen evine gittiğimde beni sıcacık, yüksek ve parlak pirinç başlıkları olan,nakışlı bol yastıklı bir karyolanın durduğu tek göz odasına aldı, duvarda kocaman bir saat tiktaklarıyla,köşede döküm soba kızarmış kapağıyla , büyükçe bir ekranı olan o zamanların meşhur markası sony renkli televizyonuyla ! bir anda […]
Ama Ne Kahverengi Bir Mevsim Değil Miydi Güz? – Hakan Yılmaz
ama ne kahverengi bir mevsim değil miydi güz? güz gibi kokuyorsun terinden sararıp dökülüyor izleri hikayenin ama ne güzel bir mevsim değil miydi sonbahar? yoksa aynı olmuyor mu hazanlar? hüzün gibi gülümsüyorsun sanki ruhunun dalları çatırdıyor gitmek kadar bir artı yolculuk var ediyorsun koşup, hemen şuracıkta sarılı vermek kadar da bir, bir biri eksiltip yolu […]
Kavşak – Sertaç Çıralı
derin sularda ayaklarının kumu araması gibi ellerini açıp gökyüzüne yağmur beklemek çiftleşme öncesi keskin kokular yayarak koşup koşup suya atlamak yanık teninle bazen huzursuz kalan nefesine derin bir oh bazen bir eyvah bazen de eyvallah demek beklediğin gelmediğinde yakılan sigara bir çocuğun gülümsemesine asılan çerçeve bir kuşun kanadında havalanan heyecan yanağına konan ilk öpücüktür annenden […]
Gümüş – İlknur Gök Gültekin
Üzerime kapılar kapananı yıllar olmuştu. En son ne zaman bir insan görmüştüm, inanın hiç hatırlamıyorum. Tek bildiğim şey şu tahta kapıya kilit vurulalı uzun zaman olduğu… Biliyor musunuz? Burası bir dönemin en işlek kütüphanesiydi. Gece gündüz tıklım tıklım olurdu. Aradığınız kitabı bulduysanız, ayakta kalmadıysanız sizden şanslısı yoktu. Günün değişik saatlerinde gelen insanları gözlemlemek o zamanlar […]
Uçuş İzni – Zeynep Kasap
Sabah uyanıp işe gitmek için hazırlanıyorum. Çantamı da alıp tam elim bordo atkıma uzanacakken, aklıma geliyor akşama bizimkilerle buluşacağım. Renkli şallarıma, atkılarıma göz gezdiriyorum. Daha zarif daha şık daha hafif görünüyorlar. Bunlardan birini seçeyim derken ani bir kararla alıveriyorum bordo atkımı. İçimden mazeretim hazır ” soğuk’’ akşam daha da soğuk olacak ” Kalın, yünden, boyu […]
Taş Kağıt Makas – Özge Paksoy
Bu gün bildiğimiz dünyanın ışıktan tamamen yoksun kaldığını düşünürsek, karanlık odalarımızın anahtar deliklerinden evrensel bir karanlığa düşeriz. Bu karanlıkta bir lider arayışı bizi körlere sürükler. Körler görünene dayalı olmayan bu yenidünyada görünmeyenin yol göstericileri olarak, tutunmayı, koklamayı, dokunmayı öğreteceklerdir bizlere. Platon’un mağarasında ellerimiz bağlı geçip giden kuklaları seyrederken, ışığın bizi kör edeceğini bilmiyorduk. Korku […]
Denize Attığımız Pırlantalar – Dilek İşcen Akışık
Parkta yürürken ağaçları daha yakından inceledim. Onlardan ders alabilsek ne hoş olur diye düşündüm. “Nasıl yani?” dediğinizi duyuyorum. Söyleyeceğim, merak etmeyin. Ne üzerlerinde barınan hayvanların ne gölgelerinde yatan insanların ne de verdikleri meyvelerin hesabını tutuyorlar. Ayrıca havayı temizliyorlar, gözleri süslüyorlar, duvarlarını onlarla doldurmak isteyenlere de cömertler. Ha bire fotoğrafları çekiliyor, resimleri çiziliyor. Hiç teşekkür beklemiyorlar, […]
Caretta Caretta – Josef Hasek Kılçıksız
Zamanın her ânı hiçbir şeyi tebliğ eder gibi kötücül mevsimler sürüyor önüme. Gerçi derlediğim çiçekler hep yanlış mevsimlerde solup kurudular Nora. Her gece sıtma nöbetlerine tutuluyorum. Mektup sıtması. Yokluk ve yoksunluk nöbetleri. Onca beklemeyi bir yalana sığıştırıyor zaman. Kuşlar, kırmızı kiremitli çatılar ve koca şehir, hep birlikte mektubunu ve güneşi bekliyoruz, seni bekliyoruz Nora. Bir martı […]
Son Yorumlar