E-DERGİ 990
TAHAKKÜM – Lale Emiroğlu
Güneş buğday tarlalarının üzerindeki kızıllığını kaybetmeye başladı. Sert esen rüzgârla buğdaylar dalgalanıp durdu. Coşkun, engin denizleri seyreder gibi zevkle seyretti Rüstem manzarayı. Ona ait uçsuz bucaksız tarlalara vuran bulutların gölgeleri… Ciğerlerinin dibine kadar doldurdu rüzgârlı havayı. Kollarını açtı sanki kucaklayacaktı uçsuz bucaksız tarlalarını. İktidarını hissetti uzun, güçlü kollarının arasında. Yapacak işi çoktu. Kocaman lastikleri olan […]
Boğazda Margarita – Elif Türa
Gün batımının Boğaz’ın sularını kızıllaştırdığı sıcak bir yaz akşamıydı. Caz notalarının müşterilerin alçak sesli konuşmalarına karıştığı İstanbul Boğazı’na nazır geniş ve uzun balkon yeni yeni kalabalıklaşmaya başlamıştı. İnce ve yüksek topuklu ayakkabıların ritmik tıkırtıları, orta yaşlı bir grubun oturduğu masanın önünden geçip, cam balkonun en güzel manzaralı iki kişilik masasının önüne gelince durdu. Garson, masanın […]
Zekânın Uşaklığı – Dilek İşcen Akışık
Zekâ mı karakterin uşağı yoksa karakter mi zekânın uşağıdır? Bana göre, zekâ karakterin uşağı, dolayısıyla ön planda olan karakter. İyi huylu, dürüst bir insanın emrinde çalışan zekâ tabii ki olumlu yönde hizmet verir, hatta başkalarının da iyiliğini hiçbir zaman göz ardı etmez. Tam tersi de söz konusu olabilir, zeki bir kişi hırsızlık, dolandırıcılık da yapabilir, […]
Tutsak – Huri Deniz
Odanın kapısını kapattı ayakkabısını giydi ağlayan sesi duymadan binayı terk etti. Kulağını kapadığı o sesin kendi karanlığındaki son ses olacağını hiç düşünmedi. Hastanenin bahçesinde ağzını kocaman açmış annesinden yemek bekleyen kuşa daldı. Pencerede onu izleyen hemşireye ‘iyiyim’ der gibi kafasını salladı. Kendi durumunu düşündü hayatı boyunca hep aç kalmıştı, hiç olmadığı birini yaşadı. Yağmur yağmaya […]
Segah Makamında Topal Kedi Tragedyası – Esra Şenyüz
“Acımak, kanunun erdemidir” Shakespeare ölüme nefes biriktiriyorum, büyütüyorum hızlansın o içimdeki korkunç ve uzun hayat denen kutsal gerçeklik çabuk geçsin artık yorgun istasyonlarımı silik yüzleriyle kandıklarım bilin ki suskun bir çağın kuyusundayım kaygısız bir zaman dilimi, dilimi acıtıyor hep aynı kelimede ruhsuzluğu insan soyunun aynı umursamazlığa soyunuşu kertenkeleler gibi kuyruk bırakıyoruz sonra yenisi çıkıyor nasıl […]
Yarım – Reyyan Daçe
O gece evden iki yarım olarak çıktı kadın. Bir yarısı kendisiydi, soluğunun son çabasında attı kendini dışarı; diğer yarısı yarım bıraktığı adamın kalbiydi, onu ne yapacağını bilememenin telaşıyla pamuklara sararak elinde çıkardı. Çıkarken koşmaya başladı; merdivenleri ikişer mi üçer mi indi, merdivenler gerçekten var mıydı, hangi apartmanın kaçıncı katından indiğini bilmeden attı kendini sokak kapısından […]
Kelebek Çobanı – Sevim Demiröz
Cebine tıkıştırdığı kuşları üşüyenlerden, Kalemi sadece aşkı yazan şairlere varana kadar, Kelimeleri doğrayıp şiirleri çoğaltan ne kadar kelebek çobanı varsa- (iyi ki) hepsinin mayın tarlalarında gezdim. Buydu beni sarhoş eden belki de, senin için… Annemin çocukken oynadığı bahçelerden yol geçti, Benim üzerime asfalt döktüler. Benim üzerime resmi evrak nişanesi, Benim üzerime asla ayaklarımı barındırmayacak silah […]
TARİHİN YAZMADIĞI BÜYÜK LİDERLER – Cem Özüak
Geçmişteki en büyük savaş ustalarından birisi ve aynı zamanda filozof da olan Sun Tzu’nun çok sevdiğim bir sözü vardır. “Dünyanın en büyük liderlerini tarih hiçbir zaman yazmamıştır çünkü onlar hiç savaşmamıştır” der Sun Tzu. Tarihe adı yazılmayan büyük liderlerin hükümdarlıklarında kayda değer bir savaş yaşanmamıştır ve bu sayede halk barış içinde yaşayabilmiştir. Gerçek büyük liderler […]
KÜF KOKULU ÇOCUKLAR – Beril Erem
Yaşamayı kendi içine bakarak öğrenen şanssız çocuklardandım. Mevcudiyetimin aslında var olandan daha geniş bir alana ait olduğuna inandığımdan bütün çocukluğum, benliğimi geniş, hayali bir vadiye yerleştirme çabalarımla geçti. Okula başladığımda dünyam bir nebze büyümüştü. Ancak herkes ilk önce okuma yazma öğrenmişken; ben yoksulluğumu yoksunluk sayan diğer çocukların hal bilmez, hoyrat uzaklıklarına aldırmamayı öğrendim. O nedenle […]
İçimdeki Med-Cezir-Taner Sarp
Yağmurda ıslanan izmaritlere döndük . Son nefesinde sönmek zorunda olan. Biraz enkaz ,biraz ayağa kalkma çabasıyla ; bir avuç , bir avuç yüze sığar mı düşünmeden! Tarih ayraçlarının , bıçak gibi saplandıkları sokakta kan kaybedip düşerken. Makus telvesini dilimle yaladım ışığın. Tende kaybettiğim savaşı bedende bırakıp çıktım. Bir çift göz nasıl bırakılırsa kimsesizler mezarlığına, öyle […]
ZERRE – Çiğdem Yılmaz
Size bir sır vereyim mi? Doğa kendisini bir bütün olarak oluşturan her bir parçasının farkında. Nerede var olmak istediğimizi bilirse eğer, ait olduğumuz yere dönmemiz için elinden geleni yapar. Nereden mi biliyorum? Hikayemi dinlediğinizde siz de emin olacaksınız ki, bu böyle. Ne mutlu bize ki böyle! Bizler için hayat, pek de sizlerin alışık olduğunuz gibi […]
Bazı sözler yalnız karanlıkta söylenir – Mehmet Özgür Ersan
Yanındayken ne kadar uzağım sana Uzaktayken aramızda duran sessizliği kırarak nasıl yakınım Aklımda senin adın Gökyüzü ben yıldızların kadarım Soluğumda mağrur bir lalenin kokusu Barut esmeri rüzgarda yanmış tenin Eski Datça sokaklarında O eski koyda O eski şark yeliyle dokunsam O eski ölmüş dostları hatırlayıp Ellerim kırılsa Yüzünü yüzüme değdir Kayın ağacı gibi yaslandığın baban […]
KARŞILAŞMA- DİYDEM DENİZ KOÇ
Kuytu bir köşede boynu bükük duruyordu. Yorgun, masum, mahcup, buruk biraz da kırık… Göz göze geldik. İçimin sızısı dayanılmazdı. Yanına gittim. Boynunu okşadım. Yanağına öpücük kondurdum. Dilimin döndüğünce güzelliğini anlattım. İnsanların acımasızlığından bahsetti. Bende kimseye anlatamadıklarımı anlattım ona. Kirpiklerimdeki hüzünle göz göze geldik tekrar. Elimden bir şey gelemeyeceğini anladı. Kabullenmişlikle başını aşağıya indirdi. Keşke ile […]
Son Yorumlar