E-DERGİ 990
aşk-ı güzaf-tamer arabacı
Seni yaşamak ölüm gibi Yaşayamamak ölümden beter. Düşünmeler çıkmaz sokaklarında sensizliğin Hayallerim üzerinden Katar katar gerçekler geçer. Zaman zaman kırık mutluluklar, Pürüzsüz nemli günyüzü görmemiş acılar, Varlığın öyle bir düş ki! Görmek seni nefes almak gibi Görmemek hayattan siler. Yokluğun tuzlu tadı Ortasında kaybolmak gecelerin. Şimdi aklım avuçlarında, Uzatıp dudaklarını üflesen, her […]
karanfil – merve telis
Yapmaya çalışırken yıkmış olduklarına bakıyordu sessizce… Derin bir nefes çekip devam etti ufku seyretmeye. Nerde hata yapmıştı, neden hep tüm yalnızlıklar günün sonunda yakasındaydı düşünmeden edemiyordu. Belki de kendi istiyordu böyle olmayı… Tek başına, uçurumun dibinde açan bir karanfil gibiydi. Kökleri sıkı sıkıya bağlıydı toprağa ama bir fırtınada zarar görebilecek kadar da hassastı parlak kırmızı […]
ölüyorum-tolga taştan
bilmiyorum ihtimaller kavuşturur mu bizi bekleyince gelecekse tanrım bekliyorum gelsin ama içimde yoksul bir acı acıtan bir derinlik ölünce geçekse tanrım ölüyorum geçsin
üzgünüm şiirim- sultan maraşlıoğlu
Merhabalar öncelikle, şiire aşık birisi olarak size şiirimi gönderiyorum, 22 yaşındayım Herkesten sakladığım bir şiirim var Sadece girişi olan, Gelişememiş bir aşk! Oysa ne kadar aleniydi sevgim Ben seni Bağıra bağıra ilan edecektim eşe dosta Alkışlarla tescillenecekti aşkımız Elini tutacaktım, Ve kimisi hayran hayran bakacak, Kimisi de kıskanacaktı bizi. Sen benim evim olduktan sonra Rengi […]
arı- sipan dündar
“İnsan sarsılmadıkça yaşamın, yaşamının, yaşayanın gerçekliğine haklılık payı vermez.” Otobüsün sunroof’una çarpıp duran bir arı vardı. Art arda çıkmayı deniyor ama beceremiyordu. Bu durum onu vazgeçirmeye yetmiyordu. Her deneyiş sonrası kanatlarından mı yoksa ağzından mı çıktığına emin olamadığım sesin voltajı artmaktaydı. Bu ses beni rahatsız ediyor, dikkatimi çekiyor ve bana saldırma ihtimali beni korkutuyordu. […]
samatya-ışın güner tuzcular
Zaman İçinde Bir Yerlerde İş çıkışı kalabalık caddede yemek yiyen, kafelerde oturan, sinemaya giden, avare avare sokak müzisyenlerini dinleyen insanların arasından ekseri sahaf dükkanlarının yer aldığı Aslıhan’a kadar hızla yürüdü. Bu dükkanlarda zaman geçirmeye, kitap, plak, resim, haritalarla tıkabasa dolu dağınık raflara göz gezdirmeyi, sahaflarla sohbet etmeye bayılırdı. Rasgele çevirdiği sayfalarda yaşanmışlıklara dair […]
sinemden kalemime- sinem albayır
Şuan kendimi yazmaya hazır hissettiğim an, işte şuan duygularımın taşıp, sürüklenip kağıdı bulduğu an. Her yaşadığım anı en uç noktada yaşamanın anlamını çözemiyorum. Kanıyorum ve yanılıyorum. Üstelik bunca yanılgıya rağmen üsteleyip devam ediyorum. Sizde öylesiniz görebiliyorum. Yanıldıkça ağzım bozuluyor inandıkça küçülüyorum, sonunda yok olacağımdan emin olsam, inanmaya hep devam ederdim. Yok olmayacağım, küçülmek elimde […]
nefes aldıkça – özcan kalbinur
‘Geldik’ dedi, eski bir apartmanın önünde durduğumuzda. Ferforje kapısının üzerinde ‘Huzur Apt.’ yazan adının aksine kasvetli bir binaydı burası. Bir yeri kasvetli diye hissetmeyi garipsedim. Hafifçe gülümsemiş de olabilirim bu yüzden. Aylar boyunca kanepede battaniyeye bürünmüş, hayattan kopuk, odasının perdesini bile en fazla yarı aralayan biri için bu his gerçekten şaşırtıcı değil midir? ‘Geldik’ […]
çıkmaz sokak-mahmut yıldırım
Gündönümü… En uzun gecelerden birindeyiz bugün. Geceleri ıssız ve karanlıktır buralar. Bir yere varmayan, anlamsızca biten bir sokak… Burası çıkmaz sokak… Başımı pencereden çıkarıp sağa sola bakınıyorum. Ağır ve hüzünlü bulutlar soğuk renkleriyle gökyüzüne çökmüş, beş bir yanımı sarmıştı. Beşinci yanım kalbim… Yağacakmış gibi bekliyorlar. Bense derin hislerim yanı başımda, bir elimde koyu kahvem, […]
atölye -nihan feyza lezgioğlu
Binanın en üst katında, köşede bir odaydı. Resim atölyesi. Seneler içinde her yer değişti de bir o mıhlandı kaldı orada. İlk yıllar Mustafa Bey ile yapılırdı resimler. Daha çok, patates baskısı ve parmak boyası aslında. Eller sık sık kirlenir, cam kenarındaki lavabonun önünde uzun bir sıra oluşurdu. Çok kalabalık değillerdi ama suyla uğraşmak eğlenceliydi! […]
tesadüften daha fazlası- gökhan evren
Bir tarafımı hep uykusuz bıraktım.Tesadüften daha fazlasıydı sende gördüğüm şeyler.. Yavanlığını kaybetmiş,heyecanını kazanmış ,belki de hafifletilmiş bi ceza aldım kendime.Sevdim çünkü.. Aslında hiç sende olmamış birini kaybetmenin cinnetinde, yüzünü her gece katlayıp saklamak gibi.Diline satır satır işlediğini, kaleme dökemeyince anlarsın.Hissettiğini de kaybettiğini de..Bi sokak yıkık dökük, binaların arasında adım adım.Tutarlı ve bu kez nereye gittiğini […]
mercan-metban mastanzade
Her sabah evet her sabah Koca bir dağ kaldırıp üstümden Ruhumla salınıyorum yollara Ruhum kayboluyor gün kendinden geçerken Renklerim siliniyor kara bünyemden Bir yansıma gibi yayvanlaşıp kendimden geçiyorum Günler benden geçerken Bir musluğum akıyorum Öyle ki damla damla Ne kana kana içiliyorum Ne temizliyorum ömrümün kir pasını Derdim tükenmek sadece Tükenemiyorum Bir balık […]
zelzele-suna elik
Depremin üçüncü günüydü sanırım. Zor şartlarda bilet bularak istanbul yolunu tutuverdik bir ucundan. İlk defa şehir dışına çıkmanın heyecanı vardı,içimde.Yasadığım ve benim tek dünyam olan kentimin dışına çıkacak farklı insanlar farklı yerler görecektim.Otobüs tıklım tıklımdı fakat boğucu ve sıkışık olan daha çok olumsuz duygular; biraz gerginlik,huzursuluk ve kaygıydı.. Pencere kanarina geçtim seyre daldim. Sonra hızla […]
Son Yorumlar