E-DERGİ 990
Ahude -Hakan gülçay
Yazdım önceleri. İçimden geçen sonraları karalayarak söyledim. Söylediklerim aslında söyleyemediklerim idi. Korktuklarım. Umurunda olmadı. Niye olsaydı? Mutlu sansın diye, geçirdim yüzüme koca bir maskeyi. Öyle bir kocaydı ki, yaşı bilmem kaçtı. Belki o mutlu olurdu, niye ki? Umurunda olmadı. Oysa sonuna dek açıktı gönlümün tezek kokan ahır kapıları. Utandım. Yazdığım sayfalar, söylediğim sonralar hep sonralara […]
Dağa Ovaya Hoyratça Bakma Ne Olur -Ayhan AKDENİZ
Küllenmiş bir kor iken ocakta , Uçup da gidiverdi, Unutulmuş kapı aralığından, Kuvvetlenen, esen hoyrat bir rüzgarın, Kapılıp, ardınca… Düştü sonradan, bir yerlere, Orada alev alev, Dalga dalga yayılıp, Ama hep kırmızıya keserek, Dağı, ovayı, tüm yamacı, Kımıl kımıl hareketlenen, Kurdu, böceği önüne katarak, insafsızca, sararak olgun başakları, Yakıyor, kavuruyor tuttuğu herşeyi, Hiç yaklaşılmıyorki […]
ALİCE’E MEKTUPLAR -Yusuf Doğan
Sevgili Alice! Bu mektubu sana asırlar sonrasından yazıyorum.. Biliyorum, unuttuğumu sanıyorsun, aksine seni yaşıyorum. Gönlümün odaları senin mavi gözlerinle dolu. Kalbimin her çarpışında sana uzanıyor nefesimin yolu. Senin kutupları kıskandıran beyaz elbisen hala aklımda. Gözlerimi her kapattığımda bütün endamınla duruyorsun yanı başımda. Upuzun, ince, narin bedenin ve hanim ellerin, Hala sıcaklığını yaşıyorum duymaktan bıktığın nefesinin. […]
KIRDA – Ali Akkoç
köyü henüz aydınlanmak üzereydi. Köyün üzerinde yağmurun yağacağına delalet iki kara bulut geziniyordu. Sokak lambaları da ha söndü ha sönecekti. Köyün dışına doğru koyunları sürmekte olan Mahmut’la Hasan Hüseyin kendi aralarında sohbete dalmış koyunların peşi sıra yürüyordu. Yak bi cigara dedi Mahmut. Mahmut abi biri görür bizimkilere söyler. Yak sen bir şey olmaz. Hasan […]
Göğsü Kınalı -Ayhan AKDENİZ
Beyaza büründü şimdiden, karşıdaki o dağ , yamaçlar , kıvrım kıvrım bükülen yollar , şu engebelik, tümsek ve çukurlar… Üstleri hep usulca örtüldü , bir beyaz çarşafın , insafına terk edildi . Sessizlik , şimdi dört yakada bir ıssızlık , çayırlar, ovalar , kaval yankısından yoksun o tepeler , ve çıngıraklardan ve çanlardan […]
Ekmek Kavgası -Meltem Uçkun
13-14 yaşlarında bir çocuk koşuyordu sabahın erken saatlerinde iki sokak ötedeki fırından taze ekmek almak için. Ekmeği alıp hemen eve koşacak, kahvaltısını ettikten sonra da boya sandığını alıp doğruca şehrin en kalabalık meydanında tezgahını kurup ayakkabı boyayacaktı. Her gün sabahları yaptığı gibi o sabah da yine öyle yapacaktı. Öğleden sonra da doğru okula gidecekti. Mahalledeki […]
YOLCULUK – İBRAHİM KAYA
Gidilecek tek yer var,varılacak son nokta. Bir kısrak gibi hızlı ve narin süzülen su, Yürürken uçtuğunu sandığın yeryüzü. Ve perde perde karanlıkla boğuşan gözlerim. – Üzerinde ki toz zerresinin ağırlığı ne kadar dır? Bir ömür mü?, bir koşulsuz bağlanmak kadar mı? Yada heybendeki şekerlerin… Bir ninenin verdiği yahut kendinin sahip olduğun. – Suçu atmak […]
Son Dakika-Sinem Can
Saçlarımda umudun yitikliği Gözlerimde yalnızlığın somut hâli Dudaklarımda zehrin bitik tadı Ellerimde ölü çiçeklerin kokusu Nefesimin son dakikası Pek düşünmekteyim Ölümün vereceği huzuru Şimdi bir gece yarısı Güneşi hiç görmemek üzere Kapatıyorum gözlerimi geceye
TURFANDA-Burcu Yalçınsoy
Gözlerim yüzüme vuran güneş ışığından kamaşmıştı. Rüyamda son yarım saattir ‘turfanda bunlar turfanda ’ sesleri yankılanıyordu. Anlam veremedim. Turfanda’nın ne olduğunu bilmiyordum. Ne tuhaf kelimeydi. […]
TURUNCU BİR AKŞAMDA -Ayşe N. ŞIK
Camlarımız buhar Odamızda bir sobanın turuncu alevleri.. Kapkara yağmurlu bir akşam, Kararan gün değil alnımız Yağan yağmur değil Gökler halimize ağlamış. Gözlerin camlardan daha buğulu Yüreğimiz alevlerden sıcak! Cennet yandı bu ateşten, Cehennem utandı da söndü. Bırakıp elini gitmek istedim, Bırakamadım Yüzüm yine sana döndü. Beni sevdiğin sanırım […]
GÜLÜMSE ÇOCUK – Zeynep Güldem
Baksana güneşe güneş yüzlü çocuk Güneş doğuyor mavi bulutlar Nazlı nazlı mavi düşler misali Gözlerinden akıtıyor Bizi biz yapan ne varsa Kaybettik öz vatanımızda Harfleriyle, kelimeleriyle, mısra mısra Sakla kucağında bize ait ne varsa Şehrinin bahçelerinde Ağlayan çocukları gözyaşlarıyla sakla Sakla sakla ki yüreğinde Bir gün nereye gidersek gidelim Gelecekte el olmayacağız vatanımızda […]
KALE’M – Mustafa Aplay
Kalemim dondu. Işık asil bir çekingenlikle masama sokuldu. Son 10 senesinde titremekle meşgul olan ellerim hareketsiz kaldı. Aklım, ciddi bir adale sakatlığı geçirdi. Yüreğim fena bir aparkat yedi, ağzı yüzü dağıldı. Çok manyak yaşadım ben şu hayatı. Fark etmedi insanlar. Bütün aynalar anlaşmıştı ve beni kandırıyorlardı sanki. “Aynalardaki ben” in ben olduğumu […]
DERİN UYKULAR -erçağ akarca
Derin uykular alır götürür insanları Birbirlerinin arkasına sıralanmış Sıralanırken sırları aralanmış Solmuş bir çiçek gibi solmuş bitkinleşmiş Bazı hamleler için bazen erken bazen geçmiş Derin uykular gelince insanlar miskinleşmiş Miskinleştikçe çirkinleşmiş Çirkinleştikçe kirlenmiş Kirlendikçe düğümlenmiş boğazına sözcükleri Anıları hayalleri […]
Son Yorumlar