E-DERGİ 990
MOSTAR’DA SARI SALTUK BABA TÜRBE ZİYARETİ ! Kazım Balaban
Tarihte derin iz bırakan önemli insanlar olmuştur. Yaşadığı dönemde öyle etkin iz bırakırlar ki bu insanlar yüzlerce yıl sonra bile etki ve saygınlıklarını kaybetmeden halkın kalbinde yerini korumasını bilmişlerdir. Bektaşi Babaları, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli öğretisini yaşatmak için gittikleri bölgelerde bu inancı hem sevdiren, hem de etkin kılmaları ile tanınırlar. Bir dergâhta yeterince […]
söyleme -Josef Kılçıksız
kime inansam terkediyor siluetini, ardınca durmak gibi sularında mavi bir kalkışma işgal ettiği düşlerimden çekiliyor deniz… deniz yaralı bir martının ruhunda; battığı yer orası, kumunda vaşak mırıltısı, doğduğu yer de… pullarında yalnızlığa saran gümüş, balıkları anlat… bulduğun ilk portakal kabuğunu kalbine sür; bir yol gör ve onu öldür… söyleme kimseye, nasıl ayıklanır […]
ayrılık vurunca aklına âdemin – OYA ZEYTİN
Koynuna uzanır ya ölüm. İlk siyah kuşların –kuzgunların- göçer Sonra beyaz, temiz ellerinden Anasız babasız sigara dumanında ölür ellerin. Koynuna uzanır ya ölüm. Ertelenmiş bir ağlamanın eşiğinde beklerim. Kuşlarını alırlar, rengârenk kuşlarını Arafımın uzağından göç ederler. Tebdili mekânda rahatlık var derler. -Yoktur- Koca acılar avazı çıktığınca tutunur dudağıma. Beni giymiş giysilerin tenimi dövdüğü, Bir […]
KÜSMEK – Zeynel KÜRKÇÜ
İki cümle şiir sıkıştı. Yüreğimle dilim arasına, Sana geliyorum derken. Yokluğun geldi aklıma. Duymazlığın, Umursamazlığın sonra. Martılar öldü Çocuklar öldü içimde Yollar küstü Kalem küstü Hangi nankörü sevmedim ki Kedi bile küsmemişken, Sen niye lal oldun Oysa ben Küsmedim ne sana Ne de şiire Sokağına gelip Kapına küsmek Kapına gelip Tokmağına küsmek Biliyorum sen Artık […]
ŞART OLDU -Hikmet Güzelkokar
Perçemi dökülmüş zülfün üstüne O körpe bakışlar bana dert oldu Bir mektup yazdırdım, zarfın üstüne Reyhan kokusunu sürmek şart oldu Gözleri bir yandan, kaşı bir yandan Selamlar göndermiş kirpik ucundan Yapraklar toplayıp bahar tacından Bastığı yerlere sermek şart oldu Lebleri gül açmış, gamzesi hare Dokunsam yanarım, baksam biçare Alıp götürmeden başka sehere […]
Sen aysın gündüzüme -ümit şakir doğan
Sen aysın gündüzüme gecenin karanlığında ay gibi aydınlatırsın gecemi ben kıştım sen güneş gibi ısıtırsın beni yaralı kuş misali tek gözle bakmak varya bu hayata acı keder olsa da sen lokman hekimimsin gel şifa ol gözlerinle yarama beş mevsim misali aşklar en güzel mevsimler senle geçer etrafım sarılı kılıçlar oklar gökyüzü kararmadan gel kurtar beni […]
ÂŞIK ŞİİRİNE MÜDAHALELER -1- ÂŞIK ŞİİRİNİ TÜRKÜLEŞTİRENLERİN ŞİİRE MÜDAHALE HAKKI OLAMAZ! Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU
Bir tarihte küçük bir yazı kaleme almıştım; adı “Eski ‘Bahçeler’den Korkan Öğretmen” idi (Sakaoğlu, Erciyes, 8 (92), Ağustos 1985, 25-26) Bu yazımızda, Kemal Demiray’ın hazırladığı, Temel Öğretim Okulları / Türkçe 8. Sınıf (1983) adlı kitabında yer alan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bursa’da Zaman” adlı şiirinden ‘atılan’ bir mısra üzerinde durmuştuk. Bu şiir mesnevi tarzında […]
HAYAT NEYDİ? -OĞUZHAN YAVUZ
Düşleri hayal yapan sıradan insanlardı. Kurulan pembe rüyaların hayal olarak kalmaya mecbur bırakıldığı hayatlara demir atan tiplerdi onlar. Dünya bunca insanla doluydu. Sıkıcı, sıradan, düz. Ya siyahın var olduğu ya da beyazın. Arada sırada yaşamlarına karışan grilik onlar için saçmalıktı. Kesinlikle yapılmaması gereken kurallar yığınıydı gri. Gece ve gündüzün arasını düşünmeyen tiplerdi ya da […]
bu* -adar arslantosun
Yorgunum, yere düşmek bu.. * Acıyan yerlerimi bir bir kanattım, ah bu.. * Çayımı sehpaya döktüm, yüzümü de koydum kenarına. güzel bir türküydü sesin, dinlerdim söylemek bu.. * Yolum düşerse seni de seveceğim. Ama hiçbir terminalde geçmiyor adın. Sana bir şiir okuyacaktım bana sarılacaktın ağlayıp, çaresizlik bu * Akşam, yine çekiyor perdelerini. duvar diplerinde yarım […]
İÇGÜDÜ CİNNET-YASİN TAÇAR
Eski polis hiç de lüks olmayan lokantaya girdiğinde vakit gece yarısını geçmişti. Lokanta küçüktü. Altı yedi masalıktı. İçeri girdiğinde hiç müşteri yoktu. İlgilenen birini de göremeyince kapanmakta olabileceğini düşündü ve çıkmak için yeniden kapıya yöneldi. O esnada bir gürültü duydu. Bir masa ya da sandalye yerde sürtülüyormuş gibi, tiz bir ses çıkmıştı. Kulak tırmalayıcı, […]
Bir vekil öğretmenin gündüz düşleri -Bora Şengül
Sabah beni aradığında ilk aklıma gelen, numaramı nereden bulduğuydu. O ise, telefonu açar açmaz gayet nazik bir biçimde, kendisini affetmemi ,numaramı çaycıdan aldığını, rahatsız ettiğini ve bugün muhakkak görüşmemiz gerektiğini bir çırpıda söyleyerek, 24 saniyede konuşmasını tamamlamıştı. Yaklaşık 3 dakika telefon kapalı halde kulağımda kalakalmıştı.Nasıl olsa anlayacaktı birgün diyordum ama, içim içimi yiyordu. Altı aydır […]
İSTANBUL -Mustafa Aplay
Beyaz bir örtü kaplamış düşlerimin şehrini. Ya benim hayal gücüm çok zayıf ya da hakikaten muazzam bir şehir şu İstanbul. Gurbet hissini hafifletmez belki ama yüreğinizdeki açılmamış kimi kapıları açar. Tarih kokar, deniz kokar, insan kokar. Tadı damakta bırakacak kadar enfestir tadı. Burası işte İstanbul. Hayallerimden öte, kaygılarımdan beri. İlk kez yaşadığım şehrin sınırları dışına […]
Ölüm Sonsuzluktu” -Hakan GÜLÇAY
Ürperen vücudu duanın en kıymetlisine sarılıyordu. Emsallerinden ayrı değildi. Öylesine bir sarılmaydı ki bu, tahta yeni ulaşmış bir padişah gibi. İki elinin ikisi de kavuşmuyordu birbirlerine. Manevi mirasının getirdikleriyle bu yere, saçıyordu çil çil altınları ta tepelerden en derinlere. Farklı ilim bilmez gibi, farklı ilmiyet sanki yokmuş gibi. Her anında bir olurdu böylelikle. Hiç […]
Son Yorumlar