E-DERGİ 990
Hicran -Hakan gülçay
Hicran o gece çok düşündü. Düşünden feragat etti de derdine taşındı. Duraksadı. Yüzünü yukarı, yağan yağmura kaldırdı. Bakındı etrafa, duası Hamd’a layık mıydı? Önce etrafı sıcaksadı. Hemen sonra alnı. Bilirdi Hicran, bu ateş denilenle hem ısınılır hem de yedi düvel cayır cayır yakılırdı. Fayda etmezdi karşıtı. Ne fayda etsindi? Su dahi donunca kırılırdı. Razı oldu […]
İmkansız… – Volkan BAĞÇECİ
Birini seversin… O seni sevmez.. Biri seni sever.. Sen onu sevemezsin.. Böyledir işte.. Nefes aldığın şehrin kalabalıklarına karışmış, Milyonda bir ihtimalin üzerine atılan zarın, Düşeş gelmesi kadar imkansızdır, Tüm koşullar uygun olsa da… Koşullar sizi bir araya getirse de, Başkalarının ördüğü duvarın arkasında oturup ağlarsın haline… Her gün sevdiğini sıkarsın gözlerine Ama öldüremezsin gözlerinin aynasındaki sevgini, […]
ZAİYATTAN GERİYE KALANLAR -FERHAT NİTİN
Rıhtımı olmayan bu kentte hayaller yetişemiyor yokluğuna. Demek ki deniz aşırıymış aşk işgal edilmiş yüreklerde. Ayrılıklarda birleşmiş lisanlar Evet yok olup gidiyor insanca. Bir hayalin umulmadık kıyılarında Kayboluyor birden gıcırdayan eski bir sandalyede anılar.
Gitmişliğin Var solumdan -MURAT KARCI
Git gide, batıyor göğsüme gardın Ortasındayım kiminle çarpıştığımı Bilmediğim bir harbın Tükeniyorum, gün gün mevsim mevsim Ve son demindeyim artık sabrın Büsbütün kaybedeceğim aşikâr Belkide toprak olur bedenim, yakın Bak gitmişliğin var şurada solumda Bir de gitmemişliğin var sahilde ki banklarda..
Karanlığa anlatıyorum- ÜMİT ACARER
Karanlığa anlatıyorum bir akşamüzeri statikleşmiş hayallerimi, Gam yüklü bir bulut gibi sürüklenip duruyorum dört duvar arasında, Yalnızlığımı çatıdan damlayan su sesiyle paylaşıyorum, İçime inen umutsuzluk perdesini İnşirah tadında sürkalize ediyorum, Ruhumun inci tanelerini sarıp sarmalıyorum cana canan olur gibi, Ölümü solukluyorum hicranlardan ırak, Korkularımla başbaşa kalıyorum kahırla dolup taşmış loş sokak lambasına karşı, Vicdan muhakemesi […]
Canlarım -fazlı humar
. uyandığım anı attığım adımları taşıdığım lokmaları hissediyorlar yüzlerin yüzsüz dillerin dilsiz merhabaların mecalsiz olduğu şu günlerde yolumu gözlüyorlar böyle biçimsiz böyle şekilsiz bir adamı şiirler şarkılarla konuk edip nedensiz sebepsiz seviyorlar serçelerim benim güvercinlerim bir sohbet iki muhabbet düşkünü sevdalarım hilesiz hurdasız yalansız dostlarım nasılsınız […]
Kütüphanedeki Kadın – Onur Belli
Elinde kitabı ve kalemiyle gözlerini hiç ayırmadan sözcükler içinde kaybolmanın keyfini çıkartıyordu. Arda kitabın kenarlarından insanlara bakıyordu. Elindeki kalem hayatla savaşını anlatıyordu. Yalnızlıktan yorulmuş gözleri ağlayacak kadar dolmuştu. Fakat o kendini kelimelerin denizine bırakmıştı. Sanki bütün kitaplar onun elinden geçmek ve onun kaleminde yerlerini almak istercesine savaşıyorlardı. Kelimeler heyecanla onun eline dokunmak, kalemler onun […]
ERİMELİLER- Hakan Doğan
Güneşi erken gören toprağın çocuğuyum ben. Sabahın ışığını karanlık ve bir o kadar acı ve kan kokan mağaralarına girdirmeye çalışanların komşusuyum. Güneş ufuktan suretini göstermeye başladı mı silah sesleri de susar, korkunç siyahlık yok oluverir. Bu yüzdendir ki güneş bizimdi. Karanlık ve ölüm kokan mağaralara hapsolmuş bizlerin. Güneş adil, Güneş karanlığın düşmanı. Hayat […]
Lüferin Gözünden – ilker evin
Güneyden Ege tarafından Giriverdik boğaza Sağda palamut Solda uskumru sürüleri var Bizse koyun sürüsü gibiyiz Hızlı, ama ürkek ve bilinçsiz Öndekiler nereye biz oraya Balıkçıların ağlarından sıyrılıyoruz Evlatlar açız diyor balıkçılar Hep birlikte Bir heyecan Bir telaş Yunuslar kovalıyorlar zira Arkadan çeviriyorlar Oradakileri feda ediyoruz Sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyorum Suda olmasak kan […]
İçimdeki Med-Cezir -Taner Sarp
Yağmurda ıslanan izmaritlere döndük . Son nefesinde sönmek zorunda olan. Biraz enkaz ,biraz ayağa kalkma çabasıyla ; bir avuç , bir avuç yüze sığar mı düşünmeden! Tarih ayraçlarının , bıçak gibi saplandıkları sokakta kan kaybedip düşerken. Makus telvesini dilimle yaladım ışığın. Tende kaybettiğim savaşı bedende bırakıp çıktım. Bir çift göz nasıl […]
VE SAÇLARINDA BARUT -UĞUR YILMAZ ARLIER
Savaş tanrısının Tecavüzüne uğradı toprak, Ana rahminde mayın taşımaya zorlandı; Yağmurun tik tak’ları yağdı üstümüze Zamanın tutulan nabzı soluklarımıza ayarlandı.. Sonra turuncu bir akşam Sonra sesleri vardı uzakta ateş gibiydi Sonra sesleri.. nasıl olduysa soğudu.. Dudaklarında, her an kapıyı çalacak Bir ölümün ıslaklığı Ve saçlarında barut kokusu.. Sahi, neydi o sarılmalarımız? Belki biraz tarçın, […]
GEREK YOK DEMELERE – semih bilgiç
zorunda mıyız gidenlere nedir telaşımız ayak uydurmak cümle sonlarına nokta koymak gerekir mi sorsak bilenlere belki hep isteyenlere en iyisi açık kapı bırakmak x x x x x x x x x oldum olası böyleydi yaşamak açılmışız dalgalı denizlere bakan çok ondan enginlere ufuk çizgisinde gözlerle aramak x x […]
VİTRİNDEKİ ÖLÜ -YUNUS KEMAL
bitti daha gitmemişken ayakların gecenin ardı bir avuç hüzün suya düşüyor gözlerin saçların ıslak ne tuhaftır bak trenler kendine yolcu bir kuş ölüyor yüreğimin tenhalığında sana benziyor ağaçlar bir simli vitrin ki bu ayrılık başka mevsimin kokusu çekip giderken bir sarı gül ve bitti ne sen kaldın ne kuşun ölüsü
Son Yorumlar