E-DERGİ 990
ve imkansızca yazılanı silme çabası- aslı denizhan
yazılmış hikayeyi baştan okumaktı benimki aşikar iken her şey bana bir ipin ucundaki hayatımı çeken ani son sınırdaki çizgim iltihaplanmış yaranın tarifsiz acısıyken silinmiş bir yazının izini yaşarken akıntıya kürek çekmek benimkisi karalanmış sayfalardan hayata bakmak ve imkansızca yazılanı silme çabası.
Ihlamur Ağacı – Melisa Yılmaz
Adam, dünyaya büyük şeyler yapmak için doğduğunu düşünmeye, dünyaya büyük şeyler yapmak için doğduğunu düşünen bütün insanlar gibi, dünyanın onun için küçük şeyler yapmasından boğularak başlamıştı. Kadın ise, küçük şeyleri büyütmek için doğmuştu ve bundan fazlasında gözü yoktu. Kadın küçük bir kadındı; çok güzeldi, çok zekiydi, gecenin en karanlık saatini bile kolayca parıldatabilecek […]
Umutsuz vaka – yok düşleri
Kalıcılığım olmasın istedim… Ondandır gülkurusu sevdalar biriktirmem Bir kalp kırığı bırakırım gittiğim her yerde Anıları arkamdan sürükleyemem. Yabanıl düşlerimin arasında akar ırmaklar Hiç gölüm olmadı Biriktirmek huyum değildi Elimde yalnız gülkurusu sevdalar kaldı, Yeşerme umudu olmayan
Geliyor Uzaklardan -Emrah GÜREL
Şöyle garip sözlerin yok mu? İnsanın çıldırası geliyor. Oldu olacak kızası geliyor. Ne geliyorsa başıma, Bi’senden geliyor. Gözlerine dalıp Yüzesim geliyor. Bi’köşeye çekilip Ağlayasım geliyor. Sonra gülü hatırlayıp Sevesim geliyor. Ama bi’sen gelmiyorsun. (20.02.02)
Konak – Mert Tahta
Ceren Kahraman’a Ormana gittik o gece Konağı yakmak niyetiyle Ben Edip Ruhi Bey Acar ve Kahraman vardı bide Saatlerimiz 02.55’i gösteriyordu Hava yüzümüzü kesiyor İnceden yağmur yağıyordu Ormandaydık o gece Konağı yakmak niyetiyle Edip koştu hızlıca Çakmak çıkardı pantolon arkasından Acar getirdi çapulu ormandan Ruhi Bey yaktı ateşi Alevlenince fırlattım konağa Yanıyordu artık […]
KAÇ -Efe Nazım Arslançelik
*Var olmak ilk defa bu denli anlamlı kılıyordu bizi Biz kim miyiz ? Üçer beşer geceyi çekenleriz. Biz sabahı gece zannedenlerdeniz. Kaç kırık, kaç zaman, kaç gece eder. Kaç sabah kaçtı kaç gecede Ve bir kaç kelime kaldı karanfil kokan sabahlar yerine Bir kaç masanın boşluğu kaldı. Masanın boşluğu kaç para ederdi. Bir […]
AH ÇOCUKLAR – SAFA BERBER
Ah çocuklar, ah ! Şu soğuk kış akşamında Şu gurbetin ağır günlerinde Şu yalnızlığımın Bitmeyen senfonisinde Özgürlüğü hatırlatmayın bana Sevinç çığlıkları Kahkahalar atmayın Ah çocuklar, ah ! Bu kadar mutlu olmayın Bu kadar çok sevmeyin her şeyi Bu kadar çok Sevdirtmeyin kendinizi Ah çocuklar, ah ! Çok kıskanıyorum sizi Çok seviyorum sizi Çok özlüyorum sizi […]
İÇTEN GELİR MUTLULUKLAR – semih bilgiç
serseri mayınım yol bulamam durmaz yangınlarım eridikçe eririm bozuk tuzaklarda beklerim kapanıma takılmaz kuşlar köprüler kapalı geçit vermez dağlar geriye dönemem düzen tutmaz arzular solgun ufuklar bulutlarım kapkara ayaz almış yüreğim titredikçe titrerim ateşine uzatırım elini söndürür fırsat vermez rüzgar yol silikleşir gözlerinin buğusundan bakarım pencereden acım derinleşir nedir yürekten yakan alem sessizleşir olmaz […]
CUMARTESİ-Turgay Can
. Bu sağanak ve bu yağmur Yani bunların hepsi, şuracıkta biriken dünyanın adetleri çocukluğumun sokakları dar geliyor geceye sokak lambası ve ıslak parka hepsi üşüdüğümü gösteriyor elimi uzatsam titrer misin içime. Yer yer kırılıyor tırnaklarım Yer yer artçı sarsıntılarla sallandı hayatım Dönemeçler ve aynalar Evet bu kırık bakışlı olanlar, hepsi aynalar. Kendi gözlerimden kaçırdım […]
TELAŞ VAR- FERHAT NİTİN
Prangalanan hislerle üşüyorum. Bıçak kemiğe bürünmüş. Kirletilmeyen öğütler gibi asi ve aslan. Hayata duruşun masum bir ceylan. Karartılan geceye benzeyen fikirler. Üzerine konan faal bir heves. Ruja dolanan esir rehaveti. Gönül pazarının son demleri. Baskının öcü bu Teslimiyetin gücü Başkaldırıyorum bu serzenişli geceye. İsyanım beni yutan heceye. Kelimelerimin sığmadığı hücrelere. Özür dilenmekte Hüsnü […]
Bir Polonyalı Yönetmen: Krzysztof Kieślowski-Sevcan Sever
Belgesellerle çekimlere başlamış bir sinemacı, usta bir yönetmen hem bir Polonyalı hem Polonyalılar kadar soğuk bir insan; Krzysztof Kieślowski. 1941 yılında Varşova’da doğdu. Göçebe bir çocukluk, sonra bir sinema okulu derken ilk yapıt Tramvay akabinde Urzad adlı belgeseli çekmiştir. İlk yapıt arasında yer almasına rağmen Urzad, bürokrasiye bir taşlama olarak adlandırılır. Çekimler devam ederken Krzysztof, […]
Yer Cüceleri-Aysu Altaş
Toprağın altında;insanları deprem olduğuna inandıracak kadar büyük bir çalışma ve çaba vardı. Bu çaba öyle ki yerindeydi de;minik yer cüceleri insanlarla olan yüz yıllık dostluklarını kutlayacak ve ilk defa toprağın dışına çıkacaklardı. Ancak birkaç bilgiç yer cüce bugünün özel olmasını istiyordu,yer cüce ırkı insanlara damarlarında soylu ve erdemli bir kan taşıdıklarını inandırmalıydılar,ataları gerçekten […]
YERALTI 5 – İbrahim Karaman
Sizler ‘’çelişmemezlik ahlakını’’ öğrendikten sonra fahişe olacaksınız. Size ‘’fahişelerin kraliçesini’’ anlatacağım, bunu bilmek hakkınız. Henüz binek hayvanları yoktu, dünyada yalnızca köyler vardı, sayısı yüz haneyi geçmeyen köyler. Köylerden birine ‘’dişil hastalık’’ musallat olmuştu. Köyde yeni doğan bebekler, genç kızlar, kadınlar bir bir ölüyordu. Çeşme başları, ağaç dipleri, evler hep dişilerin ölüleriyle kaplıydı. ‘’Dişil hastalık’’ […]
Son Yorumlar