E-DERGİ 990
YABANCI KALABALIK – bahtiyar ermiş
Gül ibrişim ve erguvan; öyle sosyal, öyle cezbeder, öyle buyurgan veya belki de öyle harcayıcı bir kapıyı arasına almış. Pizzayı bilmez idik bilir olduk. Bekliyorum. Ammalı humma: -Merhaba şu, ne ağacı? -Kuş ağacı -İlgim kabarık ve kalabalıktır ağaçlara. Şu da kurt bağrı değil mi? -Orman fakültesini bitirmiş bu(!) -Bak bu da akçaağaç. Karşısındaki heybet […]
GECE, DİL VE LAL – Gül YILDIZ ERMİŞ
Düşüncenin elinde ırgat olur kelimelerim Sarı buğday tarlalarında bir şair sevinci Gözlerin ermişlerin gölgesinde koca bir evren Yıldızlı bir gecede kaybettim ben sevgilimi Okuduğum kaç kitapta yarım kaldım Öksüz kelimelerle ıslandım yaz günlerinde Sessizlik boğuştuğum yitik keder Ağıt yaktım saklı kalem gözlerinde Sığındım senelerce bir mısranın dizlerine Fer fecir yanar […]
GAZETE – Mert Tahta
Uyandım Elimi yüzümü yıkadım Ardından mutfağa yöneldim Hiç gelmeyen sabah gazetemin ikincisi o günün ikindi vaktinde elimdeydi İlki tozlu raflar arasında Aldım elime Manşetleri geçerek 3. Sayfa haberlerini okudum Elimde gazeteyle biraz doğruldum Bardağı önüme hazırladım Kahvemi koydum Aklımdan mıdır sakarlıktan mi bilinmez Etrafa dağıttım Tutamadım Biraz alakadarken etrafımla […]
BEN BAŞBAKANIM – Kemal Kaçamak
Son derece normal görünen ama tuhaf hareketleri olan bir adamdı. İşsiz güçsüz birisiydi. Takım elbisesini giyer, bütün gün mahalle mahalle, köy köy dolaşır; gördüğü herkese bir şeyler anlatırdı. Bazen konuşacak kimseler bulamaz, sokakta gördüğü kedi köpeği kucağına alır, onlarla konuşurdu. Normal bir insan değildi yani. Yine bir gün takım elbisesini giydi, evden çıktı. Bu […]
YOLCULUK – murat öztürk
Selim’in bir gözü arabanın ön konsolundaki sabit ekranda duran, dijital turuncu renkli saatteydi. Saat gece yarısı 12’ye yaklaşmıştı. Bir taraftan dikkatle yolu izliyor, bir taraftan da eve geçince yapacağı işleri düşünüyordu. Evraklarını hazırlayacak, duş alacak, traş olacak, internette maillerini kontrol edip yatacaktı. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu, bu yağmurla havada eve varmasının ne kadar […]
ÇAMLARIN GÖLGESİNDE – Peyman Ünalsın Gökhan
Ne kadar zaman oldu tam kestiremiyorum, ama yıllar sonra dede evinde olmam, hüzünle karışık heyecanlı bir mutluluk veriyor. Bahçeyi ovadan ayıran büyük demir kapının önünde arabayı durduruyorum. Bahçe, Ağustos ayının kavurucu sıcağı ile alev alev yanıyor. İncir ve zeytin ağaçlarının tam karşısında, sıcağın buğulu görüntüsü altında sadece çatısını seçebildiğim iki katlı beyaz taş evin yanındaki […]
AH-LEP -Uğur Demircan
Beş yaşımda, bir akrabam ağaçtan dut silkelerken, elindeki demir çubuğun arkasında bulunmuş, başıma çarpınca da epey ağlamıştım. Kan akıyor, annem telaşlanıyordu. Boyumun kısa olması dışında suç benimdi. Tehlikeli yerde bulunmuş, akıl edememiştim. Onlu yaşlarımda, Pinokyo bisikletimle şehri lastik lastik tavaf ettiğim dönemlerde, ani fren veya keskin dönüşler yüzünden çok düşerdim. Diz kapaklarımın yarası hiç […]
SEVDAMIZ ONDA KALDI – Ümit Köksal
Biz ayrı özlerdik Damlalar suretini çizerdi Yağmurlar kokusunu getirirdi bedenimize Okyanusu coştururdu sevgi bağrışlarımız Kalbimiz isminizdi yani her şeyinizdi. Saflığı öğretirdi bize gözleriniz Gözleriniz bütün anlamları unuttururdu. O ayrı gülerdi Kar tanecikleri arasında açardı çiçeklerimiz. Her daim dudaklarımızda geçerdi ismi Hayallerde görünümünün tadı kalırdı Ellerde resimlerinin izi. Zaman ayrı geçerdi Yakalamaya […]
Ön koşul – ayhan kelam
Önce zincirlerimizi kıracağız Öyle sevmek zor gelmeyecek, bizden başkasını Bir parçamız sayacağız yaşadığımız mekânı Mesela yollar bütünleşip Caddelerle kardeş olacağız Ve yollarımızı sevgi kavşağında birleştirip Dostluk bulvarında dans edeceğiz El ele Bahar gelecek buz tutmuş kalbe Bodoslama dalabileceğiz hayatın arterine Ve yaz güneşi gibi sarılabileceğiz sevgiliye Fakat insan olabilirsek önce…
DOSTUM ALİ – Zeynel KÜRKÇÜ
Bir koğuşta dört ranza Birinde ben birinde Ali Diğerlerinde sevdalarımız Düşlerdik dışarıda baharı Bir gün derdik; Bir gün umduğumuz zaman Kavuşursak Toroslara işte o an Ziyaret günleri dostum Ali Saat beş de uyandır beni Yücelerden akıp gelince Kızılırmak Neye yara onu durdurmak Sarsılırsa deli deli gökyüzü Ziyaret günleri dostum Ali Saat beş de uyandır beni […]
SERUM NACİ – Reşat Coşkun
Yaz mevsimde ilk işleri sabah erkenden kalkmak, mesire alanına gitmekti. Ayyaş takımının gece boyunca boşalan şişelerini, yanlarında getirdikleri çuvallara dolduruyor, ardından da satmak için çarşının yolunu tutuyorlardı. İşin tuhaf olan yanı, şişelerin bir kısmının içinde, gece tüketilemeyen içkilerin oluşuydu. Likör şişelerinde tüketilmeden kalan içkilerin tadına bakmak, ilk meraklarıydı. Ne de olsa likör meyvelerden […]
ZOR OLDU – semih bilgiç
Çıktım aramaya deli sevdayı. İz sürmesi gayet zor oldu. Sordum soruşturdum derin yarayı. Birkaç kuru söz zor oldu. Dağlara baktım sessiz kaldlar. Yollar yapayalnız ıssız durdular. Dostlar anlamayıp bana sordular. Anlatması nedense zor oldu. Ayaz çıktı,içerimi soğuttu. Birkaç yaprağımı kötü kuruttu. Elim ayağım öyle buz tuttu. Isıtması çokça zor oldu. Boşunaymış bunca çekilen çile. Şaştım […]
Bir Düş Ağrısı – Özcan Ongur
Mürekkep olup aksam sayfalara Dizeler boyu dökülsem Bir kuş olsam da Kanat çırpıp uçsam Başka diyarlara doğru. Bir bulut olsam da Yağsam, yağsam, yağsam Boşaltsam kendimi ah Çay’a katılan bir küp şeker olsam Karıştırılıp erisem sıcağında. Bir tekne olsam şimdi Açılsam mavi sular üzerinde Ulaşsam düşlerin kıyısına.
Son Yorumlar