DERİNLERE DALIŞ/Lale GÖZGÖZ
Su altı dünyası her insanın ilgisini çekiyor mu bilmiyorum? Oranın başka bir alem
olduğunu, düşüncelerimden sıyrılmak için gittiğim sahil yollarında kumlar ayağıma
sarıldığında fark ettim. Türkiye coğrafyasını su altı dünyasına yolculuk için biçilmiş bir kaftan
olarak görüyorum. Üç tarafı denizlerle çevrili üstelik su altı canlısı olarak da çok zengin bir
ülke. Karada ya da havada yaptığın yolculuklardan farkıysa seni özel hissettiren bir
duygunun eşlik etmesidir. Su altıyla buluşmam yüzme bilmiyor olmama rağmen mümkün
olabilen tüplü dalışla başladı. Dalış yoluyla çıktığım keşfin zihnimde, bedenimde değişimler
yarattığını görebiliyordum. Mesela derin dalış ya da kıyı dalışı dahi yapsan insan olarak su
altına uyumlu olmayan bedenimiz çeşitli reaksiyonlar gösteriyormuş. Bunlardan ilki ve en
hissedilir olanı kulaklarımızdaki basınç dengesidir. Bu dengeyi sağlayamadığında dalışa
devam etmen pek de mümkün olamıyor. Böyle bir durumla karşılaştığında oluşacak sorunlar;
basınçtan ötürü kulakta tıkanma, çınlama ve ağrı olarak kendini gösteriyor. Şu an benim
yaşadığım gibi. İki gündür sağ kulağım tıkalı ve yaptığım hiçbir manevra sıkışmış havayı
kulağımdan çıkaramıyor.
Yaşanılan bu küçük sıkıntı su altına olan merakımın önüne geçecek mi? Hayır. Hele de
aşağıdaki dünyanın bir kısmını gördükten sonra. Dünya diyorum çünkü su altındaki canlı
çeşitliğinin, doğal oluşumların ya da batık şehir, gemi ve uçakların varlığını tarih
sayfalarından biliyorum. Bu batıklarda yaşamların geçtiğini hatta son bulduğunu görebilme ve
onlara dokunabilme şansının bana sunulması kalbimin hızlı çarpmasına neden oluyor.
Türkiye’nin kıyı bölgeleri olan; Ege, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz bizlere çok fazla dalış
alanı ve tarihte yolculuk imkânı vermiştir.
İnsanın su altı dünyasıyla uyumlu olmadığını söyledim fakat bu uyumu yakalamak
için göstermiş oluğumuz çaba sonucu bir balıkla, bir ahtapotla ya da karetta karettayla arkadaş
olabilirsin. Müthiş bir duygu değil mi? Düşüncesi dahi insanı bu denli heyecanlandıran şeyin
gerçekleştirilmesinin zor olmadığını gördüm. Su altı dünyası yeryüzünden farklı olarak, seni
her şeyinle kabul ediyor olmasıdır. Mesleğin, cinsiyetin, dilin, dinin, rengin, siyasi düşüncen
ne diye sormadan insanı içine alabiliyor. Bu deneyimin sana vereceği şeyler arasında koca bir
huzur ve boşluk hissi var. Boşluk diyorum çünkü su altını uzay gibi düşünebilirsin. Hiçbirimiz
uzaya gitmesek de nasıl bir yer olduğunu okuduklarımızdan, izlediklerimizden tahayyül
edebiliriz. Yer çekiminin olmadığı, zaman, mesafe ve yer yön mefhumunun yitirildiği bir yer.
Ne kadar derine yüzdüğünü onu gösterecek bir ekipmanın yoksa bilemezsin. Sen sadece
derine paletini vurarak açık suda yol alırsın.
Derinlere vuracağın her paletle su altı dünyasının gizli kapıları sana açılmaktan geri
durmayacak. Biliyorum. Çünkü; benim deneyimimde karşıma küçüklü büyüklü adlarını
bilemediğim canlıları çıkardı. Tünellerine girmeme izin verdi. Gündüz yaptığım dalışta
benden kaçan balıklar gece dalışında yanımda, hatta gözüme taktığım maskenin hizasında
eşlik ederek bana saklandıkları kayaları, yosunları gösterdiler. Gece gördüğüm diğer
güzelliklerden biri de kırmızı denizyıldızıydı. Misafirliğe gittiğim yaşlı komşu yakınlığıyla
“Evindeymiş gibi rahat et” der gibi yosunlarına yaslanmış sakin ve güven içinde benim su altı
gezimi izliyordu.
Gördüklerimin hepsini tek tek anlatmak uzun bir sohbete götürür bizi. Bu sohbetin
karşılıklı olması için senin de su altı dünyasına dalmanı, paletlerini var gücünle bir
balıkmışçasına vurmanı isterim. Elbette esas olan bunu senin istemendir. Sadece hayal et
kendini, suyun içindesin hem de bir balıkadam ya da balıkkadın olarak. Hatta hayal gücümüzü
biraz zorlasak denizlerin tanrısını görmeyi istesek olmaz mı? Mesela ben yaptığım dalışlarda
su altında gördüğüm tünellere, duvarlara hayranlıkla bakarken hepsinin doğal oluşum
gerçeğini bir kenara koyup bunları yapanın denizlerin tanrısı Poseidon’un olduğunu hayal
ediyorum. Sonuçta mit (mitoloji) uydurma değil sadece gerçekliğin az olduğu söylenceler
değil midir? Bu yüzden o gördüklerim ve göreceklerimin Poseidon’la ilişkili olması beni daha
da heyecanlandırıyor. O gördüğüm kanyonu belki de birçok yerde oluşturarak onu merak eden
tüm canlılara “Ben buradayım.” diyor.
Poseidon’un seni izlediğini ve güvenle suyun derinliklerindeki yolculuğunu
düşünebilirsin. Su altındasın tüm özgürlüğünle, ruhunu yoran düşüncelerinden uzak, tüy gibi
hafif bir şekilde süzülüyorsun. Sonunu göremediğin bir yolculukta olmak elbette aciz olan
insanı korkutuyor. Derinlere indikçe de karanlık eşlik ediyor olacak sana. Elindeki küçük
fenerinin aydınlattığı ışık kadar görebilir ve hız yapabilirsin. Yaşamının birçok noktasında
koşturmaların olsa da su altında aceleci ve sabırsız olmaman gerektiğini anlatır sana. Hani
kontrolün bizde olduğu düşüncesi içimizi rahatlatır ya su altında durum tersinedir, kontrol
denizdedir. Dalgası, sakinliği ve derinlere gizlediği merak duygusuyla seni alıp götürür.
Su altının sende yaratacağı değişimlerden az çok söz ettik aslında. Ama sende
gözlerini kapatıp başka neler olabilir diye bir düşün? Bu arada dalış öncesi edindiğin
insanlarla ilişkin güven üzerinedir. Dalış esnasında badin senin, sende onun kurtarıcısısındır.
Mesela onsuz bir dalış gerçekleştiremezsin. Yan yana yüzersiniz ondan uzaklaşma diye bazen
elini tutar. Bunu keyfi ya da romantizm için değil; “Yalnız değiliz, birlikteyiz ve güvendeyiz.”
demek içindir. Sırtınızda taşıdığınız o tüplerle gerekirse birbirinize nefes olursunuz. Orada
iletişimi gözler ve beden dili sağlar. Sadece suyun ve senin hava kabarcıklarının sesiyle
keyifli bir yol alırsınız. Bu sana karaya vardığında insanlara karşı yitirdiğin güveni yeniden
kazandırır. Gördüğün hayvanların birçoğunun birlikte hareket ettiğine şahit olur
yalnızlığından sıyrılmak istersin. Su altı dünyasına adım atarak bu isteğini gerçekleştirmiş
oluyorsun.
Ayaklarına değen suya kayıtsız kalmamak gerek diye düşünüyorum. Kalma ki
keşiflerle dolu yolculuğun başlasın. Heyecanlandığın, korktuğun anların ve güven dolu
dostların olsun. Her palet vuruşunda indiğin derinlik kendi içine dalışın olmalı. Kendine
merakın seni o güzelliklere götüreceğini biliyorsun. Bu deneyimi tek başına değil, güvenin
karşılıklı olduğu badin ve bir sürü balık dostların ışığıyla gerçekleştireceksin. Denediğinde
kaybedecek ne olabilir.? diye sor ve suya bırak tüm olumsuz düşüncelerini. Bırak ki su senden
alıp çok uzaklara götürsün.