Yıllardır, hatta doğmadan önce beni vadinin kör kuyusunda gözleri kapalı hapsetmeye, kendilerine mahkum diretmeye ısrar ettiler bahar görmemiş vicdan çölleri. Çok uğraştılar beni benden edip, kendilerine uşak kılmaya… Ancak adımın özgürlük, soyadımın eşitlik olduğunu bilemiyorlardı… Yıllardır eşitlik ve özgürlük gözlerimin kapaklarını haksızlık kayalarının ağırlığına ve eşitsiz işkence yüküne terk ettiler. Bilemezler ki, terk edilen özgürlüğün ölemeyeceğini ve öldü zannedilen eşitliğin ise bir gün mutlaka dirileceğini…
Ben dirildim!
Ben uyandım!
Bu haykırışım haktan yana, haksızlığa karşı adaletimin sesidir; ve adaletim, vicdan baharından ırak kalamaması asaletinde asıl olandır.
Ve işte şimdi…
Bütün haksızlığa yakarıyorum güçlü sesimin nidasıyla; ve bu ses asla gerilemeyecektir. Zalimlerin bitti dedikleri eşitlik özgürlüğü ve/veya özgürlük eşitliği; içimdeki özgürlük-eşitlik anlayışı bitti demeden asla bitemez. Aksine her şey yeni başlıyor; bütün faşistlerin zulmüne karşı özgürlüğün eşitliği ve/veya eşitliğin özgürlüğü,hepsinin bedelini bir bir ayrı ödetmeye içten kararlı vaadinde. Asıl her şey yeni yeni başlıyor…
Olacak akıbetin bedelini her şey ile ödeyebilecek ve ödetecek kadar çılgın, içimdeki eşitlik- özgürlük anlayışı.
Öyle ki; bir toplumda eşitlik özgür olamıyorsa ve/veya özgürlük eşit olamıyor ise, o toplumda adalet söz konusu kesinlikle olabilemez.
Adaletsizliğin olduğu toplumda adaletimin sesi vicdanım;
asla susmaz.